Söylediğim sözlerin bittiği o derin noktadayım. İnsan kendisini kaybettiğini anlar mı sahiden?
Ben; belki bi şeyler yazarım bu gece, içimden geçen çok ses var.
Ben o zamanlar göz yüzüne bakıp izlediğim hayalleri geceler boyu süren, şimdi içim daralırcasına seyrettim. Göz yüzüne bakıp durdum defalarca kez, bir güneşin nefessiz kalmasındaki çabayı gizlemek isteyişi gibi, çabaladım durdum istemişim gibi.
Ben; hayallerimi kaybettiğimi fark ettim, dolaylı yönden kırılan dünyalarımı anladım ve bu anlayış senin nefesini çekişim kadar etkiliydi.Gözlerimi kendi dünyama çevirdiğimde her şeyi fark ettim. Kendime yaptığımı, yaptırdıklarımı ve göğsümün içinde küçülen kalbimi. Etkilediğim şeyleri, dünyamın daralışını,bakışlarımın insanı içten içe yokluğa sürükleyen yıkıcı, kan kırmızısı dalışlarını. Açıkça yok eden her şeyi hissettim.
Bu gece benim çok canım yandı. Atlattığım şeyleri tüm varlığıyla atlatmadığıma uyandım. Kurşun kaleme neden başladığımı hatırladım. Derim ki hep: "Kurşun kalemin tahta hissinin samimiyetini veremez hiçbir şey. En samimi acıların kaleme döküldüğü gerçekçi histir onun ki."
Gerçekten de öyle.Bu gece tekrar hatırladım tüm her şeyimi.
Yıldızlı geceden bana kalan hislerimi yaşamak istedim. Az önce kulaklığımı sıkkın hislerle taktığımda, yıldızlara dalacağımı bilmiyordum bile. Gökyüzüne bakıp, göz yüzlerine umutla baktığım her şeyi hatırladım. Bu gece benim canım burada çok yandı. Gökyüzündeki yıldızları bir kez daha seyrettim ve yine canımın çok yandığı gelecek gecenin ne zaman olacağını merak ettim. O zaman nerede olacağımı seçememek, canımı derinden yaktı.2 sene öncesini hatırlıyorum şimdi. O zaman ne umutla bakardım her şeye. Aslında başarılarım vardı, içimi yakan onca şeye rağmen başarmak istediğim şey için başarılıydım. Ama başarılılığım, istediğim şeyi yapmama yeterli olmadı. O andan sonra, yalnız ve yanlış hislerim bir daha gitmedi bünyemden. Beni hayata tutan derin tutkumu kazanamadım bir kez daha hiçbir sebeple. O andan sonra kimse hiçbir şeyin normal olabilitesini sorgulamasın. Olmadı, olamaz.
Yaşadığım her şeyi, gökyüzündeki yıldızlarda görüyorum şimdi. Sevdiğim ilk adamdan uğramak üzere olduğum tecavüzü, babamın beni ilk dövüşü,bireyliliğimin zedelenmesini.
Hiçbir ilişkimin düzgün gitmemesi, aşık olduğum ilk adamın beni dövüşündeki soğuk hisleri.
Sabırsızlıklarımı, sabırlarımı.
Yazamadıklarımı, yaşayamadıklarımı.
Sıkkınlıklarımı ve asla toparlayamayışlarımı.
Yapmak istediğim şeylere enerji bulamayışlarımı.
Ve başaramadığım her şeyi.Bunca şeye rağmen,normalliğimi nasıl sürdürebilirim ki?
Derinden çektiği dumanlı tecrübeleri iyi yöne yormaya çalışsa da insan; bir daha aynı olamayacağını bilmelidir.
Ben bu gece çok yandım. Ama doğru bildiklerim için yandım. Bilmeme engel olan her şeye küfrettim. Beni engelleyen her adımı atlatacak cesareti bulmama karşın, güvenmediğim adalete sinirlendim.
Her şeyi planlasa da kişi; yapabileceği gücü kendi kanının her zerresine yükleyebilse de adalete güvenemeyişinden geri adım atar bazen. O adım, ona hep engel olacaktır. Her ne olursa olsun, o engel zincirleri her daim zor kırılacaktır.
Bu gece benim canım çok yandı. Her zaman da yanacak. Hissizleşemeyeceğim asla. Çünkü hissizleşemeyecek kadar hisliyimdir ben.
Sonsuza kadar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Bir Bembeyaz Sayfa
Non-Fiction...Mesela, bu sene uçlu kalem kullanmamayı, aşık olmaktan korkmayı ve hayal kurmamayı öğrendim. Babamın hep diyor olduğunu "Hayal kuran sefalet ile ölür." lafının anlamını bu sene köküne kadar hissedip yaptığımız o yarım saatlik telefon görüşmesin...