18

28 1 0
                                    

En son yazdığımdan bu yana hayatımda tonlarca şey değişti.
Yaşadığım hayatın geçmişinde geçmiş penceresinden dönüp bir bakış attığımda, gözlerimin önüne gelen o yaşanmışlıkları atlatmış oluşum beni çok derinden korkutuyor.
Aslında bir daha yazmak istemeyeceğimi düşünüyordum çünkü şu an birçok insanın varlığını hissedemediği şeylere sahibim.

En son yazdığımdan bu yana kaç zaman sayfası terk etti zamanın pençesini sahiden?

Yayınladığım son bölümümün hangisi olduğunu gerçekten bilmiyorum, fakat gerçekten bu hiç umurumda değil.
Sadece şu an, içimde aniden hissettiğim şeyleri paylaşmak istiyorum.

Zaman o kadar geçti ki, defalarca yeni sayfalar açıldı ömrümde.
Önce hastalandım, hem de en korktuğum şeyi yaşadım. Bunu her zaman içimde yaşattığımı, geçmişimde silip yok ettiğim yazılarımda anlattığım genç kadının kendim olduğunu fark ettiğimde daha büyük şok yaşadım.
Hiç yapmayacağım bir şeyi yaptığımda ve bunun hata oluşunu asla kabul etmeyişimdeki o ruh halinin dört gün sonrasında şu an görmediğim bir dostumun "Sen yaptığın şey yüzünden asla onu hak etmiyorsun." deyişinde kendime geldim. O andan sonra azabın derinliklerinde yüzmeye başladım.
Asla yaşatmamam gereken kişiye asla yaşatılmaması gereken şeyi yaşattığımda, kendisinin derin acısını gözlerimle gördüm.
Ölmek istedim ama bu basitçe bir ölümden çok daha fazlasıydı.

Yine de bende farklı bir şeyler olduğuna inanmıştı, iyi ki de inanmıştı buna.
Çünkü vardı, o iyileşeceğime inansa da iyileşmeyecektim.

Korktuğum şey gerçekten gerçek olmuştu.
Bunu ilk öğrendiğimde yaşadığım ıssız acının tarifini üzerinden iki sene geçmesine rağmen hala yapamıyorum.
O ilk anda hayatımın bir daha aynı olmayacağını biliyordum.
Ona gittim ve "Benimle olma, bu asla düzelmeyecek." Dedim.
Kendini kurtarmalıydı bu derinlikten.
Onun yaşaması gerekmezdi, asla gerekmiyordu.
Düzeleceğime inandı ama hiçbir zaman öyle olmayacaktı.
Olmadı da.

Çok şey yaşadık üzerinden, aylarca yatamadığımda krizlerin pençesinde boğuştuğumda o hep yanımdaydı. Uyanıp kendimi bilinmezce öldürmeye çalıştığımda, bilinçsizce yaşama veda etmek istediğimde beni hep tuttu.

Hala tutuyor ve ben ne kadar kabul iznimi kendi beynime vermiyor olsam da, şuan yaşamımı ona tutuyorum.

İki yıl sonrasında, elde etmiş olduğum şeyler için sana teşekkür etmek istiyorum, bu kısma veda ederken. Çünkü her şey gerçekten ve tüm bütünsel gerçekliğiyle senin sayendeydi.

Şimdi yaşıyor olduğum evde, geçmişte bıraktığım anılarıma tekrar bakıyorum.
Sadece şuanda yazıyor olduğum için değil, hiçbir zaman bakmayı bırakmadım. Her zaman peşimden geliyorlar, her zaman hissettiriyorlar kendilerini.

Benim gibi hastalanan biricik kedim o hep çok istediğim açık renkli L koltuğumun ucunda kulaklarını şuan dinliyor olduğum müziğe doğru çevirmişken bile, arka çaprazımda bulunan pencerenin dışından hissettiriyor o ruh kendini.

Şimdiye gelecek olursak, şuan bu arada olmuş olmamın sebebi olan o alakasız absürt komedi dizisine bağlanıyorum kendi zihnimle. Ağlamamam gereken yerlerde kendimle ilgili bir alaka yakalayıp sürekli krizlere girdiğim için artık dökmek istiyorum zihnimdeki o griden siyaha çalan renkleri.

Şu an oturuyor olduğum rüyamda (ki bu aslında gerçekliğin ta kendisi) etrafıma bakındığımda beş yıllık İstanbul geçmişimde hep istediğim şeylere sahip olduğumu görebiliyorum.

Zihnimdeki siyaha çalan renkler hep yanımda olmuş olsa da, yaşıma sahip insanların çoğunun olmadığı konumda ve olmadığı başarılardayım.

Okulunu bitirmeden, okul boyu hastalıkla pençeleşirken ve yaşadığım aptalca duvarlardan sıyrılıp kendi istediğim mesleğe sahip olup bu genç yaşımda ailemdeki hiç kimsenin bu kadar erkenden başaramadığı şeyi yapabildiğim için kendimle çok gurur duymalıyım biliyorum.

Fakat asla ve asla kendimle gurur duymam gerektiğini bilerek yetiştirilmedim. Bu yetiştirilme için çok geç kalındı ve şimdi asla başta ki oluşması gereken kadar derinlikte oluşmadı.
İşte tam da bu sebeple alakasız yerlerde, alakasız yorgunluklarda üzerime saldırıyor o yoğun yetersizlik.

Yine de yaşıyor olduğum için bile gurur duymalıyım kendimle. Almak istediğim ve şu an üzerine oturup yazıyor olduğum bu açık renkli L koltuğum için bile gurur duymalıyım. Kendisi, tıpkı evimdeki diğer her şey gibi fazlasıyla anlamlı. Örneğin ikinci katta yaşıyor olmak, gri bir mutfağa sahip olmak, kapalı bir balkonda oturup sigaramın derinliğinde ağlayışlarımı havayla karıştırmak ve evimi rustik bir şekilde dekore edebilmek gibi. Hatta kendime bir resim alanı yapmam ve ikinci bir odaya daha sahip olup onu mini bir stüdyoya çevirmek bile tüm bu gurur duyulası tesadüflerin örnek eserleri olabilir. İşin özüne baktığımda şu anda yaşamımın birçok noktası istediğim, hayal ettiğim şeylerle çevreli.
Evet, bununla gurur duymalıyım ama arka çaprazımda bulunan pencerenin dışından hissettiriyor o ruh kendini yine ve ne yazık ki üzerime saldırmayı asla bırakmıyor.

O ruh yüzünden hep çok korkuyorum.
O ruh yüzünden, hayalini kurunca hep ürpermiş olduğum ve her zaman yaratıcı bir örneğine denk geldiğimde adeta kendimden bir daha birleşmeyecekmiş gibi ayrılacak kadar etkilendiğim işleri yapan kişilerin işine sahip olmama rağmen mutsuzum.
O ruh yüzünden, birinden etkilendiğimde korkuyorum. Günlerce moralim bozuluyor, zihnim kendisine halattan sıkıca yapmış olduğu intihar ipiyle beni hiç düşünmeden kendisini öldürüyor. O zarif kişiye olan aşkımın güzelliğini yaşayamıyorum. Ona dair hatalar bulmaya çalışıyor ve sonunda rahatlıyorum. Rahatladığımda ise hislerim geçmiş oluyor ve o hissizliğin boşluğuyla korkunun beni umarsızlaştırmış haliyle yoluma devam ediyorum.
Korku beni mutsuzlaştırıyor, bunu nasıl açıklayabilirim bilmiyorum.
Her ağladığımda kendimle konuşuyorum, bir şeyler değişecekmiş gibi hissediyorum ama o hislerim o ruh yüzünden boşa çıkıyor.
O ruh ile mücadele etmekten vazgeçtim çok uzun süre önce çünkü diğer insanlar bilmese de onun beni gerçekten yaşamın penceresinden aşağıda gözüken ölüm çukuruna fırlatabilecek kadar,ve bunu kendi elleriyle değil benim ellerimle yapabilecek kadar, güçlü olduğunu biliyorum.

Bu bilinç, şu anda yaşamama devam edişimi ben her ne kadar inanmıyor olsam da çok yoğun oranda sağlıyor.
O bilinç, şu anda benim ufak bir anlığına olsa da kendimle gurur duymamı sağlıyor.
O bilinç sayesinde cümlemi noktaladıktan tam bir saat sonrasında, kendimi gerçekten yeryüzünden silersem dünyaya büyük bir iyilik yapmış olacağımı hissedeceğimi biliyorum.

O bilinç sayesinde yaşıyor ve o bilinç sayesinde her gün ölüyorum.

O bilinç ve arka çaprazımda bulunan pencerenin dışından bana korkusuzca gülümseyen ruh sayesinde her nefesimi ölümle alıyor ve alıyorum.

Yeni Bir Bembeyaz SayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin