Güze hüzün yakışır bana yalnızlık

29 1 0
                                    


Sonbaharı ayrı bir seviyorum nedense. Buna hiç anlam veremem. Oysa bütün kayıplarım Ekim ayını bulmuştu. Ekim ayında kaybetmiştim babamı. Ekim ayında kaybetmiştim anne yarım dediğim teyzemi. Ekim ayında kaybetmiştim evlenmek üzere olduğum sevgilimi. Her şeye rağmen sonbaharın yeri başka bende. Hiçbir kıyım, hiçbir yıkım sarsamadı bendeki yerini güz aylarının. Yağmuru hep sevdim. Hüzünlenmeyi hep sevdim. Sanki bir parçamdı hüzün benim.

Kahkahalarla gülerken bile gözleri hüzünle bakan kadınlar vardır hani... Hayatın sağ gösterip sol vurduğu, daha çocukken yaraladığı, genç kızken kanattığı, bir kadınken de örselediği kadınlar... İşte ben o kadınlardandım. Hayatımın büyük bir çoğunluğunda büyük mutluluklara eriştim evet. Ama hiç kolay olmadı bu. Tırnaklarımla kazıya kazıya buldum hayatın benden özenle sakladığı mutlulukları. Tırnaklarımla kazıya kazıya yerinden çıkartıp koydum hayatımın ortasına. Ne dağlar aştım, hangi savaşlardan çıktım bir bilseniz... Hayatım roman olur diyemem ben ama güzel bir trajikomedya çıkabilirdi hayatımdan aslında :) Ne kurşunların, ne bombaların ürkütücü seslerine şahit oldu minik, çocuk kulaklarım. Ne camlar parçalandı, tuz buz oldu gözlerimin önünde... Bilseniz...

Bütün ömrü yaprak dökümü olan kadınlar vardır. Birer birer dökülmüştür hayatından bir şeyler. Güz onlara kendi hayatlarını gösterir adeta. Sevdiklerini kaybetmiştir, dost bildikleri sırtından vurmuştur, sevdicekleri aldatmıştır, ne bileyim işte ana - babaları bile ihanet etmiştir belki. Babana bile güvenmeyeceksin diyen insanlar vardır hani, o felsefeyi benimseyen insanlar... İşte o kadınları da zorla o insanlardan yapmıştır hayat. Kafasını çıkardığı an vurmuştur kafasına balyozu.

Ama yine de ben sonbaharı ayrı seviyorum nedense. Yağmur denen nimetin kıymetini bilmeyenler kapanırlar evlere. Bense salarım saçlarımı, koşarım hemen dışarı. Nedendir bilmem yağmuru bu denli sevişim. Akmak için bekleşen gözyaşlarımı bir türlü bırakamadığım içindir belki bulutların ağlamasına hayranlığım. İçimde çakan şimşekleri gösteremediğimdendir belki, pek severim şimşek çakmasını. Bir türlü haykıramadığım, gürleyemediğim için hayranım belki gök gürlemesine. Bütün çabama rağmen ruhumun hala karanlık kalan yanlarına benzetiyorumdur belki gökyüzünün kapalı hallerini. Toprak altındaki sevdiklerimi özlediğim içindir belki yağmur sonrası toprak kokusuna bu denli sevdalanmam. Bir tutam babamın kokusundan getirir rüzgar, bir tutam bacımın kokusundan... Bir tutam da ana yarımın kokusundan katar heybesine. Eser buram buram. Sonbahar gelir, yine hüzünle dolar odam. Kitaplarım, kedilerim, kahvem ve pencere kenarı kitap okuma saatleri... Kulaklarımda çipil çipil yağmur sesleri...

Kahveyi pek sevdiğimden belki, severim kahvenin tonlarını. Güneşi sevdiğimdendir belki bilmem, ama güneşin sarısından da koymayı ihmal etmem çizdiğim sonbahar hayallerime...

Sonbaharı sevmek hüznü sevmektir bence. Hüzne karışmak, hüzne bulanmak, hüzne kavuşmak sessizce... Nedendir bilmem, güzü ve hüznü sever şairler. Ben de içimde hüzne ve güze aşık bir şair yaşatıyorumdur belki de... Ondandır belki güze aşık olmam delicesine...

Şiirsel DamlalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin