17. BÖLÜM ~ Ölümün Kucak Açtığı Çocuk
☆
Gözlerimi hayatımda bir ilke imza atarak huzurlu bir güne açtım.
Zihnimin içindeki labirente sıkışık kalmış ölüm gibi bakan çocuk bile ilk kez mutlu hissediyordu. Zihnimin içine yaydığı kar kürelerini bulduğu bir bez ile silerken onları yeniden raflarına yerleştirmek için heyecanlıydı.
Bende öyleydim.
Ruhum en acımasız rüzgarların karşısında durmuş, geçmişimin altında yıkanmıştı. Derin acılar bedenime ev sahipliği yaparken kendim için umut etmeyi bıraktığım an da o karşıma çıkmıştı. Doğu mahallesinin sokakları bana kaybettiğim geçmişimi hatırlatıyordu. O gece, annemin dudaklarından çalınan nefesini izlerken, annemin gözlerine takılı kalmıştı ruhum. Tek pişmanlığım o gece babamın Suho' yu götürürken beni de götürmesine izin vermememdi. Annem her zaman benim için sığınabileceğim bir limandı. Ben daha çok küçükken bile ailemin favorisi Suho' ydu ve Büyükbaba sık sık onu görmek istiyordu. Babam Büyükbabanın hayatından uzaklaşmak istese de bir şekilde tekrar tekrar kendini o bataklığa saplanmış olarak buluyordu ve ruhu kirlendikçe annemden uzaklaşıyordu.
Ölüm gibi bakan çocuğun tek dileği o gece evde olmamaktı.
O gece evde olmasaydı annemle göz göze gelmeyecekti.
O gece evde olmasaydı yıldızlara küsmeyecekti.
O gece evde olmasaydı ölmeyi dilemeyecekti.
Küçük çocuk evine küsmeyecekti ve belki de tüm hayatını geceleri sokaklarda küstüğü yıldızlarla barışmak için dolanarak geçirmeyecekti.
Bunların hepsi bir ihtimaldi ve hiçbiri gerçekleşemeyecek kadar uzaktı.
Hem Doğu mahallesi bana onu getirmişti. Yıllardır aradığım huzuru bana getirmişti. Gece tarafından korunan çocuğu görmüştü. Ölüm gibi bakan çocuğu sevmişti. Ruhuma bahar getirmişti. Terk edilmiş çocuğun elinden tutmuş, acısı dinmeyen çocuğun acısını dindirmişti.
Chanyeol beni sevmişti ve bu benim için yeterliydi.
Veda etmem gereken çok fazla insan yoktu ancak ben nereden başlamam gerektiğinden emin değildim. Sehun belki de Minseok' un yanına gitmeliydim?
Aslında hiçbiri ile vedalaşmak istemiyordum.
Doğu mahallesi benim kaçmayı bir türlü başaramadığım labirentimdi ve bir şekilde hayatımın bir noktasında yeniden onun kollarında olacağımı hissediyordum.
Doğu mahallesi çizgilerle kaplı sokaklarını bana bir kez daha açacaktı ve o zaman belki de her şeyin sonu olacaktı.
Dün gece Suho' yu bıraktığım yerde ondan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Ruhumun bir kısmı yaşlı gözlerle hala Büyükbabanın koltuğunun arkasında dikiliyordu ve Chanyeol' un beni bıraktığı koltuğun üzerindeki ben elini omzuna yerleştirmiş onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Her bir parçam evin ayrı köşelerinde kendilerini yaralayan anıların içine sıkışıp kalmışken onları da geride bırakıyor olmak kendimi iyi hissettiriyordu. Beni üzen, ağlatan, yaralayan her bir anım, tıpkı bu ev ve Doğu mahallesi gibi arkamda kalacaktı ve ben yeni bir hayata başlayacaktım.
Tıpkı bir Anka kuşu gibi.
En çok acı çektiğim anda küllerimden doğacak ve kendi küçük sonsuzluğumuza Chanyeol' un yanında uçacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monachopsis || ChanBaek
FanfictionByun Baekhyun; ağabeyi Suho'nun asla evde tutmayı başaramadığı, sıkışıp kaldığı Doğu mahallesinde gece yürüyüşleri yapmayı alışkanlık haline getirmiş yaralı bir gençti. Bir gece yürüyüşün de karşılaştığı Park Chanyeol ise hayatını değiştirecekti. "G...