16. BÖLÜM ~ Gülümsemesi Ruha Umut Getiren Çocuk
☆
Avuçlarımın arasından rüzgarla birlikte havalanan benliğim, Doğu mahallesinin karanlık bir labirenti andıran sokaklarına doğru savrulurken, ardına kadar açtığım pencereden aşağıya doğru sarkan bedenim bahar rüzgarı yüzünden ürpermişti.
Üst bedenim ters bir şekilde gökyüzünü izlerken Suho' nun geceleri kaybolduğumda yolumu bulmam için bana anlattığı Kutup Yıldızı' nı aradım.
Karanlık bir çıkmaz sokakta kendi yıldızımı bulduğumdan beri onu aramaya gerek görmemiştim ve şimdi de neden aradığımı bilmeden onu arıyordum.
Bahar rüzgarı nazikçe geriye düşmüş saçlarımı okşarken bunun Chanyeol' ün parmakları olduğunu hayal etmek kolaydı. Pencerenin artık belime batan tahta kısmı onun kolu, yüzümü yalayan rüzgar onun nefesiydi.
Doğu mahallesi bizi birbirimize getirmişti ve şimdi de aynı şeyi yapıyordu. Karanlıkta bir yerlerde kabanına sarılmış bir adam, ona uzanan ellerin hayalini kuruyordu.
Tıpkı benim gibi o da hayalimle nefes almaya devam ediyordu.
"Düşeceksin oradan."
Suho, gerçekleri yüzüme vurmuş olmasına rağmen hala Chanyeol' ü seçmiş olmama delilik gözü ile bakıp beni eve hapsetmiş, kendisini de gardiyanım ilan etmişti. Bir gölge gibi evin içinde bile beni takip etmekten geri durmuyor, evin etrafında tüm gün birilerinin olmasını sağlıyordu.
"Nefes almam gerek." diye mırıldandım Doğu mahallesinin koynuna doğru. Chanyeol köşe başından eve doğru bakıyor ancak Suho yüzünden bir türlü eve yaklaşamıyordu.
Suho benim evden çıkmamam için ne gerekiyorsa yaptığı gibi Chanyeol' ün de yanıma gelmemesi için ne gerekiyorsa yapıyordu.
Üzerimdeki tişörtten tutup beni odanın içine çekti.
"Burada da nefes alabilirsin!" diye çıkıştı. Öfkeyle kısılmış gözlerini bir an olsun üzerimden ayırmazken uzanıp pencereyi aşağıya indirdi. Ruhsuz adam evin dışında kalırken artık aynı karanlık geceyi paylaşmıyorduk.
"Hyung." diye sızlandım. Her harften nefretle karışık acı akıyordu ancak Suho eski haline dönmüş, aramızdaki tüm duvarları yeniden tek tek örmüştü.
"Ona veda et. Yarın akşam buradan gidiyor."
Söylediği kelimeler odanın ortasına düşerken neler olup bittiğini anlamam biraz zaman almıştı.
Onu yeni kazanmışken nasıl ona veda edebilirdim? Ayrıca beni geride bırakıp gidemezdi ki?
Pencerenin ardında, Doğu mahallesinin sokak lambası altında bahar havasına rağmen kabanına sarılmış bana bakıyordu. Onun yanına gelmemi mi bekliyordu?
Adımlarım beni usulca merdivenlere götürürken aylar önce; Suho' nun benden uzak durmasını söylediğinde her şeyi kabul eden Chanyeol yüzünden ölen ruhum merdivenlerin köşesinde yatıyordu. Aşağıya indiğimde kanepenin üzerinde beni öylece bıraktığında akıttığım gözyaşlarımda boğulan ruhum da...
Ölen her bir ruhumun ardından bahar gibi yeniden doğmuş yaşama tutunmaya devam etmiştim. Şimdi de bilerek bir ölüme doğru yürürken baharın bir kez daha geleceğini kendime hatırlatmaya çalışıyordum.
Bahar gelecek ve benim karlar altına gömdüğüm her bir ruhum yeniden can bulacak.
"Kalbi Ay kadar parlak çocuk." dedi anında kollarını bana açarken. Yüzünde ne hissettiğine dair hiçbir duygu yoktu. Yeniden ruhsuz adama dönüşürken bahar gelmesine rağmen ruhum kara kışın içinde kalmış gibi titredi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monachopsis || ChanBaek
FanfictionByun Baekhyun; ağabeyi Suho'nun asla evde tutmayı başaramadığı, sıkışıp kaldığı Doğu mahallesinde gece yürüyüşleri yapmayı alışkanlık haline getirmiş yaralı bir gençti. Bir gece yürüyüşün de karşılaştığı Park Chanyeol ise hayatını değiştirecekti. "G...