Terk Edilmiş Çocuk II Baekyeol

195 32 0
                                    

6. BÖLÜM ~ Terk Edilmiş Çocuk

Zihnim derin koridorlardan oluşan bir labirent gibi ve yıllar önce içine girdiğim zihnimden artık dışarı çıkamaz oldum.

Yollar o kadar karışık ki annemin bana neden her zaman bir şeyleri ezberlettiğini şimdi daha iyi anlıyordum. Sanırım o bile benim ne kadar aptal biri olacağımı önceden görmüştü.

Annem her bir anımı kar kürelerini dizer gibi dizmemi ve onları sıralı tutmamı söylerdi. Hatırlamak istediğim an da kar kürelerini bulundukları raflardan indirip, insanların gözünde aptallığımı biraz olsun saklayabilirdim.

Chan ile olan anılarımın toplamı üç belki de dörttü ve kar kürelerim zihnimin derinlerinde bir odada sıkışıp kaldığından onu içeren anıları rahat bir şekilde sayamıyordum ancak ruhu elinden alınmış adamın gözlerimin ardındaki ölümü gören ve ruhuma bahar getiren adam olduğunu bilmek dünya üzerindeki tüm kar kürelerinden daha iyi bir bilgi kaynağıydı benim için.

Onunla karşılaştığım nadir anlar da ruhumu öyle derinden incelemeyi başarmıştı ki bir saat önce Suho' nun ona yaptığı 'takıntı ve saplantı' temalı konuşması zırvalıktan daha öteye gitmiyordu benim için.

Suho hep dikkatimi çekebilecek şeyleri benden uzaklaştırmıştı.

Annemin kaybı ruhumda öyle büyük bir delik açmıştı ki, tüm benliğimle o deliğin içine çekilirken daha fazla yara almamam için kendince yöntemler bulmuştu Suho.

Ama Chan öyle değildi.

Ruhuma baharı getiren, ruhu elinden alınmış adam; yanımda olup soğuk gecelerde Doğu mahallesinin karanlık sokaklarında nefesiyle beni ısıtsın, kabanı ile beni sarıp sarmalasın ve ölüm gibi bakan bir çocuk için bile mutlu sonu umut etsin istiyordum.

Bu takıntı demek değildi ki.

Sadece birilerinin de benim yanında olduğunu çektiğim acıları görmesini ve kanayan ruhum için benimle birlite yas tutmasını istiyordum. O biri benim için Chan' di ve zihnimin yollarında kaybolmuş olan çocuk bundan bir şekilde mutluydu.

İlk kez karşılaştığımız sokakta onu ilk kez gördüğüm karanlığın için de beklerken, kendimi tekrar tekrar onun geleceğine inandırmıştım ve şimdi gece yerini gündüze devrederken ruhu elinden alınmış adam ortalarda yoktu.

Suho hala beni aramaya başlamamıştı ki bu da eve hala dönmediği anlamına geliyordu. Kışın ayazı bedenimi titretirken bir haftadır haber alamadığım ruhsuz devi düşünerek yürümeye başladım.

İlk gün gelmediğinde işinin olabileceğini düşündüm. İki ve üçte de aynı şeyi düşündüm. Hatta altıya gelene kadar aynı şeyi düşünmekte ısrar ettim.

Bu geceye kadar.

Ruhsuz dev Suho' yu dinleyip benden uzak duruyordu.

Ruhum onun gelmeyişi ile bir kez daha bahara küserken gökyüzünde bir yıldız dünyaya doğru kaydı.

Yıldız yandı.

Bu gece bir çocuğun yeni yeşeren umutları söndü.

Bir yıldız öldü.

Yalnız sokaklar ölüm gibi bakan çocuğa eşlik ederken ruhsuz dev onu gördü.

Ve gözlerini kapatıp geriye döndü.

Chan beni gördüğü an yolunu değiştirdi. Ben daha onun kim olduğunu anlamadan o benden kaçtı ve bedenim onun peşinden koşmak için fazla zayıfı. Onunla karşılaştığım ilk sokağa beni sürükleyen adımlarımla birlikte tüm gece benden kaçan devi düşündüm.

Yine ben ve ne olduğunu anlamayan bir çocuk kalmıştı ortada.

Doğu mahallesinin rüzgarı esti ve artık yanımda bile olmayan adamın ilaç kokusunu bana getirdi.

Annem bile beni terk etmişken ruhsuz bir adam mı terk edemeyecekti ki? Hem o dememiş miydi mutlu bir son için ruhu elinden alınmış adamdan uzak dur diye?

Kim ruhunu elinden aldı diye sormadan benden uzaklaşan adam benim mutlu sonumu gerçekten düşünüyor muydu ki bana öğüt veriyordu? Ve neden Suho' yu dinleyip benden uzak duruyordu? Gözlerimin ardındaki yalnız çocuğun bir kez elini tutmuşken neden yine onu yapayalnız bırakıyordu?

Neden yeniden terk ediliyordu çocukluğum?

Hem de elinden tutup yalnızlıktan kurtulduktan hemen sonra.

Adımlarım sonunda beni eve getirdiğinde düşünmeyi bir kenara bıraktım ve yıldızlarla süslü tavanıma bakmaya başladım. Asla sönmeyecek olan yıldızların aslında hiç yanmayan ışıkları altında uyumaya çalışırken odamın kapısı açıldı ve Suho içeri girdi.

Ona Chan' i benden uzaklaştırdığı için kızgın değildim ama neden diye sormak isteyen bir yanımda yok değildi.
İlk kez biri karanlıkta uzattığım elimi tutmuştu ve Suho, o elin beni terk etmesine neden olmuştu.

"Kıyafetleriyle yatağa girmemeni kaç defa söylemedim mi Baekhyun! Kalk, üstünü değiştir ve biraz uyumaya çalış. Okula gitmen gerekiyor unutma."

Kollarını göğsünde birleştiren Suho, gözlerindeki can kırıklarıyla beni izlerken kalp sancılarımı görüp görmediğini bie kez daha merak ettim.

Belki de o da benim gibi gördüğü acı karşısında ne yapacağını bilemediği için gözlerini sıkıca kapatıyor ve tıpkı çocukken yaptığımız gibi yorganının altına saklıyordur küçüklüğünü, tüm o acıdan korumak için.

Korkuyor musun sende Suho benim gibi geçmişinin incinmesinden?

"Beni ikiletme Baekhyun. Üstünü değiştir ve uyu. Yorgunum, lütfen beni uğraştırma."

Kalkmadım.

Çocukluğum; annemin hatıralarını sıkı sıkı sarılmış, dolu gözlerle boş eline bakarken kıyafetlerim düşüncelerimden çok uzaktaydı.

"Hyung. Terk edilen bir çocuk gördüm." dedim kısık sesim ile. Kızgın suratının ortasına atılan taş parçası ifadesinin tüm odaya dağılmasına sebep olurken neden bahsettiğimi anlamak ister gibi bana bakmaya devam etti.

"Bana baktı ve elini tutmamı istedi. Elini tutan herkesin onu bıraktığını, elini tutup onu bırakmamamı istedi."

Gözlerinin tam içine baktım. Can kırıklarıyla dolu gözlerinin bahsettiğim çocuğu anlamasını istedim. Yaralı parmaklarıyla elimi tutup hiç bırakmamasını istedim.

Bağırmak istedim ama sustum. Tüm o kelimeleri yuttum ve boğazımdaki yumru ile yaşamaya devam ettim Suho' nun gözlerindeki boş bakışı görünce.

Sessizce kalkıp dolabıma ilerlerken Suho' nun gözleri hala artık boş olan yatağımdaydı. Dolabının çekmecesinden sarkan tişörtü sıkıştığı yerden kurtarmak için çekerken Suho odadan çıkmıştı bile.

Bir kez daha terk edilen çocukluğumla başbaşa kalırken onu görmezden geldim. Ölüm gibi bakan çocuğu ilk kez ben terk etmiştim ve şimdi de onu görmezden geliyordum.

Yıllardır zihnimden çıkamamış değildim. Ölüm gibi bakan çocuğu oraya ben hapsetmiştim ve yıllar sonra onu ilk kez gören Chan tıpkı diğer herkesin yaptığı arkasını dönüp giderken, zihnimin duvarları miniğin bedeni üzerine yıkıldı.

Ölüm gibi bakan çocuk terk edildiği için intihar etti.

Monachopsis  || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin