10.5 BÖLÜM ~ Kelebeğin Ömrü Kadar Anlamsız Aşk
☆
İpin üzerinde dengede durmaya çalışan bir akrobat gibi dengeyi sağlamaya çalışırken kalp atışları bir kelebeğin kanat çırpışı kadar zarif olan Sehun, gülen gözlerle beni izliyordu.
Dilim dudaklarımın arasında, sol gözüm kısık elimde tuttuğum oku hedefe fırlatmaya hazırlanırken arada kıkırtılar bırakan küçük kardeşim tüm dikkatimi dağıtmayı başarıyordu.
Reed ve Chan bar kısmında kafa kafaya vermiş bir şeyler hakkında konuşurken Sehun benim berbat atıcılığım hakkında kısık sesli yorumlar yapıyordu. Üstelik tüm dikkatimi dağıttığının da farkındaydı ve bana attığı anlamlı bakışlar bundan zevk aldığını gösteriyordu.
Oku fırlatmaktan vazgeçip en yakındaki masanın üzerine bıraktım ve kollarımı iki yana açtım.
"Sen kazandın velet."
Hun gözlerini kısarak gülümserken dudakları ima ile yukarıya kıvrıldı. "Doğu mahallesinin karanlık ruhu dart oyununda bana yenildi. Gözlerimle görmesem inanmazdım."
"Hoşuna mı gitti?"
Kaşları havaya kalkarken gözlerinde beliren ima ruhumu okşadı. Yalnız değildik. Ona yaklaşamayacağımı biliyordu.
Hun akıllı bir veletti.
Büyükbaba bu gece bize izin vermişti; evine yaşadığı baskından sonra işlere biraz ara verip gözlerden uzak ailesi ile birlikte zaman geçirmeye çalışıyordu. Suho hala geceleri limandaki binadaydı ama Büyükbaba limandan özellikle uzak duruyordu. Tanrı şahitti ya eğer Suho iş üzerindeyken yakalanırsa Büyükbaba hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranırdı.
"Hoşuma gittiğinden emin olabilirsin." Yüzüne yapışmış gülümseme kalbimin yerinden çıkmasına neden olurken kardeşim kıkırdayıp bardaki Tao' nun yanına doğru ilerledi. Luhan ile derin bir sohbetin içindeki Tao onu fark etmemişti ve bu benim ilgi için deliren kardeşimin suratının düşmesine neden olurken sırıtmadan edemedim.
Luhan' ın beline dolanan kolları istediği ilgiyi ararken Luhan onu nazikçe iteledi ve konuşmaya devam etti. Elimdeki bira şişesinden yudumlar alırken bana dönen güzel gözlere bakmakla yetindim. Beni bırakıp giden küçük kelebek nazik kanat çırpışlarıyla bana geri dönerken zevkle onu izledim.
"Benden başkası sana istediğin ilgiyi göstermeyecek kelebek. Bunu unutma." dedim yaslandığım masaya geldiğinde. Çevreye attığı bakışların ardından koluma vurdu ve "Sessiz olsana." diye fısıldadı.
Kimsenin duyması umurumda değili ve omuzlarımı rahat bir şekilde silkerken bundan nefret ettiğine dair bir şeyler homurdandı. Gözleri annesinden biraz daha şeker isteyen bir çocuğun gözleri gibi ilgiye muhtaçken Chan ve Reed' in yanına doğru yürümeye başladım.
Canı istediği zaman benim yanımdan ayrılmamayı öğrenmeliydi ve öfkeyle etrafına attığı bakışlar dersini aldığının göstergesiydi.
"Bu konu da emin misin? Suho bundan hoşlanmayacak."
Chan iri omuzlarını ondan beklenmeyecek bir zariflikte salladıktan sonra masada duran bardağı dudaklarına götürdü. Reed ellerini yukarıya kaldırıp pes ettiğini belirttikten sonra yanlarında dikilen beni fark edip masanın üzerinde duran bira şişesini bana uzattı. Parmaklarımın arasında duran şişeyi gösterip yanlarına tünediğimde neden bahsettiklerini merak ettim ama ikisi de benim gelmemle birlikte konuyu kapatmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monachopsis || ChanBaek
Fiksi PenggemarByun Baekhyun; ağabeyi Suho'nun asla evde tutmayı başaramadığı, sıkışıp kaldığı Doğu mahallesinde gece yürüyüşleri yapmayı alışkanlık haline getirmiş yaralı bir gençti. Bir gece yürüyüşün de karşılaştığı Park Chanyeol ise hayatını değiştirecekti. "G...