Eve dönmüştük dönmesine ama Eliza sanki Çağatay' ı korumak adına öyle birşey yapmış gibiydi. Benimle konuşmak istiyordu ama kelimeler boğazında düğümlenmişti âdeta .Sadece yüzüme baktı ve " Almira ben.. ben... ,"ve hıçkırıklar halinde ağlamaya başladı .Onu susturmaya niyetim yoktu. Çünkü ağlaması onun için daha iyiyidi. Yoksa kalbine gömüp Alimallah hastalanabilirdi .
Ağlayıp rahatlamasını bekledim. Biz daha eve varmamıştık. Bir köşede durmuştuk.Gün hafiften kararmaya başlamıştı.Güneş batmak üzereydi. Arif amca meraklanmadan Eliza' nin da evde olması gerekiyordu. Ailenin ilk kuralıydı.Gün batmadan evde olumamalıydı." Almira yanımda olduğun için saol. Sen olmasan ben o kadar ağır yükü taşıyamazdım. Almanya' dan geldim geleli hep yanımdasın. Sağ kolum gibisin. Sana itiraf edeceğim artık " dedi ve beni büsbütün meraklandırdı.
" Eliza biraz acele etsen diyorum . Yoksa şimdi seninkiler sokağa çıkıp seni aramaya başlayacaklar. Ablanın düğün arifesinde onlara bu heyecanı yaşatmayalım . Hımm ne dersin istersen yarin sabah kahvaltıdan sonra bize gel evde rahatca konuşalım " dedim.
Eliza yüzü - gözü şiş ,salya -sümük haldeydi. Çantamdan bir mendil çıkartıp verdim ve 5 dakika dinlendi. Kafasıyla evet der gibi aşağı -yukarı kaldırıp onayladı beni . Çünkü üzüntüden sesi çıkmaz olmuştu. Sadece başıyla onaylamıştı. Böylelikle herkes evine gitti.
Ertesi sabah annesinden izin almış ve oturmaya gelmişti. Çok sarsılmış gibiydi ve şok haldeydi. Biran önce benimle konuşmak için kaş - göz işareti yapıyor odama çekilmek için sabırsızlanıyordu.
Anneme kahvaltı sofrasını kaldırmaya yardım ettim. Annemi çok seviyorum yaaa. Baktı ki Eliza koltukta oturmuş heyecandan eli ayağı oynuyor , " Almira gerisini ben hallederim. Sen Eliza' yla odanıza gidin. Galiba çok önemli bir durum var" demişti. Ben de çok garipsedim . Neyse annemin anlayışı için tekrar teşekkür ederek odama gittim ve Eliza ile beraber oturduk.
" Neyin var senin? Ne oldu çabuk anlat "dedim. Daha cümleme devam edeceğim ki Eliza ellerimi tuttu ve " Almira, babam... babam!" deyip duruyordu." Ne oldu babana?"Hastalandı mı yoksa ?"
" Hayır değil. Babam dün akşam yemeğimizi yedikten sonra beni bir kenara çekti. Evde Fulya ablam ve eniştem olduğu için duymalarını istemedi. Annem de bana kızgın ve sorgulayıcı yüz ifadeleriyle yemek boyunca bakıyordu. Yemeğimizi yedik ve masayı kaldırmaya yardım ediyordum ki annem "sen git ablan yardım eder. Babanın senle konuşacağı mühim bir olay olmuş. Onu sana söyleyecek" dedi. Neyse babamla odama gittim...." daha yeni başlamıştı anlatmayadi ve o güzelim gözlerinden yaş akmaya başladı . " Yahu ne oldu bir anlat " dedim. Bekledim....
" Almira dün çarşıya çıkarken babam bizi takip etmiş. Herşeyi görmüş. Çağatay' dan da haberi oldu " dediğinde ben dondum kaldım. Öylece ağzından dökülecek kelimelere bakıyordum.Devam etti" Biz Çağatay" dan ayrılırken babam da onu takip etmiş ve bir yerde kıstırmış. Çağatay , babamın dediğine göre çok korkmuş.Babam Çağatay ' ın yakasına yapışmış ve " Sen kimsin! Kızımla neden sokak ortasında konuşuyorsun!" Diye yakasından tutup boğazını sıkmış ve tehdit
etmiş ." Bir daha seni bu evin yakınından bile geçerken görmeyin. Ayaklarını kırarım.Seni şikayet ederim! " demiş.
Çağatay " Hayır efendim siz beni yanlış anladınız. Benim kötü bir niyetim yoktu. Biz okuldan hatta sınıftan arkadaşız . Sadece hangi liseye yazıldı diye sormak istemiştim" demiş.
"Ama babam gördüklerine mi duyduklarına mı inansın. Tabii bizi elele görünce babam sinirleri zıplamış. Çocuğu yolun ortasında hırpalamış ve bir eliyle omuzundan iteleyerek buralardan göndermek istemiş" dedi.
Ben bu olanlar karşısında suskun kalmıştım. Arif amca ' namus' kavramı farklı olunca ne yapacağı hakkında çelişkiliydim ." Eliza sen dün eve geçmeden önce bana birşey söylemek istemiştin neydi? "
-" Almira artık saklamaktan bıktım.Sana güveneceğimden de eminim .Ben Çağatay ' ı çok seviyorum. Ama ailem beni sevgili ile evlendirmez. İllaki kendi bildikleri , buldukları uygun gördükleri bir aile çocuğu olacak.Ayrıca zengin olması da ailem için ilk kriter biliyorsun. Çağatay ' ın ailesi Maraşta. Burda amcasının yanında kalıyor.Ben bunun için Çağatay ' a <hayır > dedim.Ayrıca kültür farklılığı da var. Keşke dayısı onu İngiltere' ye götürmüş olsaydı. Onun için üzülüyorum .Koca bir geleceği benim için hiçe saydı. O benim için gitmedi biliyorum. Ve babamın yaptığına bak. Artık bizim bir geleceğimiz olmaz" diye ağlayarak anlattı duygularını. Bence bunda geç kalmıştı. Kendisi Çağatay ' a bunları açıklasaydı O da yolda önünü kesip elini tutmayacaktı. Daha planlı ve disiplinli hareket edebilecekti. Yada liseye beraber gidilebilirdi . Ayrı kalmazlardı.
" Eliza sen babanı çok iyi tanıyorsun . Bence daha fazla kızdırma . Olan olmuş zaten. Çare yok. Hata sendeydi . Çağatay ' ın bunları yapmasına sen sebepsin . Ama babana karşı gelme herşey bitti zaten. Herkes yoluna devam edeceğinden bari uslu dur ve liseye gitmene karşı çıkmasın " dedim.
Saatlerce konuştuk. Eliza' nın aklında onu unutmak vardı ama zor görünüyordu. Nasıl oldu nasıl gelişti bu duygular Eliza' da anlayamadım. O kadar samimiydik ki aramızdan su sızmıyorken Eliza aşık olmuştu ve hiç yansıtmıyordu.Çok güzel oynamıştı Çağatay ' a. Ondan nefret edercesine davranıyordu. Meğerse aşkmış.
Çok üzüldüm Onun bu hale gelmesine ve özellikle de babasına yakalanmasına.
***
Aradan birkaç gün geçti zaten hafta sonu olmuştu.Fulya için Kına gecesi düzenlenmişti . Kız kınası kızın anne evinde ,erkek kınası kendi evinde çalgı -çengilerle ,davul-zurnayla kutlanıyordu. Eliza da Fulya kadar dikkat çekiyordu. Bu yaşında olmasına rağmen ,makyaj ve abiye Eliza' yi yaşından bir hayli büyük gösteriyordu.
Bir peri gibiydi o elbisenin içinde. Saçlarını dağınık toplamıştı. Ayyüzlü Eliza güzelliğini gece boyunca sergiliyordu ..
Fulya ise kırmızı kınalık bir abiye giymişti. Herkes bu ailenin kızlarına hayrandı. Arif amca' ya hak veriyordum bazen. Kızlarını korumak isteyişini.
***
Ben askılı sarı tafta kumaştan bir elbise giymiştim. Havalar çok sıcaktı ve kına gecesi evin önündeki avluda yapılıyordu. Onun için annem saçlarımı kuförde toplatmıştı .Ben ve bütün kızlar hep oynadık . Gece boyunca soğuk içecek ikram edilmişti. Hatta Semra teyze uzaktan gelenler olur diye de birkaç çeşit yemek bile hazırlatmıştı . Mesela;açık büfe olarak sarma,dolma,lahmacun,cacık,mevsim salatası ve içli köfte vardı .
****
Arif amca damat ile beraber gelmişlerdi.
Gece daha bitmemişti. Kına, gelinin avucuna sürülüp sarılacaktı .Neyse damat
konvoyla kornalar eşliğinde evinden gelip gelinin yanında yerini almıştı.Kınayı avuca sürme işini bekar bir erkek ve bekar kız üstlendi. Sonra gelinin üzeri kırmızı duvak
gibi birşeydi, örtü atıldı ve acınası birkaç türkü söylendi. Fulya ağlayamadı. Millet buna da laf çıkardı. " Amaaan, ne de çok meraklıymış meğer evlenmeye. Baksanıza babaevineden ayrılırken dahi ağlamadı " diye teyzeleri konuşurken kulaklarımla duymuştum.
Yahu sizi ne ilgilendirir ki ağlasa sanki ödül verecekler. Yada cevrede daha da kıymetli mi olacaktı?
****
Kına gecesi de halay çekilerek tamamlanmıştı. Fulya ve Uras çok mutluydular. Asya fazla oynamadı.Çünkü hamileliği riskliymiş. Sade uzun mor bir abiye giymişti.Zaten Asya abla her haliyle güzeldi.
Herkes yavaş yavaş dağılmıştı. Eliza ablalarıyla çok mutluydu. Uras da Eliza' yı bir baldız olarak çok seviyordu. Herkesin gözbebeği gibiydi o ailede. Semra teyze ve Arif amcayı da bir kenarda konuşurken duydum. " AH Arif, kadınların arasında bir bayan vardı. Hiç tanımıyorum. Yaklaştım ve ' Hoşgeldiniz' dedim. Meğerse Hafize hanımın eltisiymiş. Fransa'da yaşıyorlarmış.Oğlu elektrik mühendisiymiş. Valla Eliza' ya talip çıktılar. Çok şükür Eliza ' yı da iyi bir yere verdik mi,rahatlarız" dedi .Arif amca " Yav hanım kaç kere diyeceğim sana. Ben bu kızı okutacağım. Görücü mörücü istemiyorum!" dedi. Semra teyze de sanki hazineyi kaybetmişçesine üzüldü suratını astı. " Ya nasıl unutursun bu hafta sokak ortasındaki o çocukla elele buluşmasını! Bu kız evlenmek istiyor Arif!" diyordu saçmalayarak.
Ah ah örümcek kafalı ,aklı kendileri ne yetmeyen maddiyatçı zihniyet !... Daha neler neler sayıştırırım da terbiyem müsaade etmiyor. Madem ki daha ergenlik çağında biran önce evden göndermeye çalışacaksınız...neden o kadar çocuk doğurdunuz ki! Yada neden çocuk yaptınız ki ?! Anlayamıyorum.
Neyse Arif amca noktayı koymuştu. Olmaz demişti .
Eliza ve ablaları ile birlikte eve çıktılar.
Kına alayı da bitmişti.
Annem de eve geçti ve bende tam bahçe kapısını arkam dan kapatıyordum ki biri baba " hışşt hışşt " diye seslendi. Etrafıma baktım bir Allah' ın kulu kalmamıştı görünürdü ve gecenin 12 si. Korktum ve tekrar ardıma bakmadan devam ettim. " Almira....Almira..." diye adımla hitap eden biri. Döndüm ve karşımda ........Devamı gelecek.....
Takibe devam edelim. Hikayem gittikçe sizi de içine çekecektir.
Yıldıza basmayı unutmayın lütfen 🤗
↙💥
💜💙💚💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
E L İ Z A Gözyaşımda Saklı Sevdam
General FictionRuhu hasta eden bir aşk!..... Bu aşkı yüreğine gömen Eliza' nın gözyaşlarında sakladığı sevgilisini anlatan hazin bir hikayedir. Eliza ve Çağatay iki âşık ve yürekte alevlenen kor ateş .... Yasak bir aşkın başlangıcı ile sarsılan hayatlar....... ...