13. BÖLÜM - DOĞUM GÜNÜ

16.9K 1.4K 25
                                    

“Yaşattıklarının izleri bir ömür içimde, hayatımda olacak.”

Çiftliğe yaklaştıklarında ikisi de hala konuşmamıştı. Bütün yol müzik dinlemişlerdi. Nefes en sonunda dayanamayıp, aklındaki soruyu sordu.
“Beni neden aileye bu kadar dahil ediyorsun? Ayrıldığımızda her iki taraf için de zor olacağını düşünmüyor musun?”
Aslan sessiz kaldı. O da bilmiyordu. Neden ailesi ile birlikteyken Nefes’in yanında olmasını istediğini bilmiyordu.
Çiftliğin büyük kapısından girdiklerinde, verandada oturan babasını gördü. Arabayı park ederken adam içeri seslendi.
“Nevin misafirlerin geldi.”
“Teyze misafirlerin kim? Aslan’dan başka biri daha mı gelecek?” dedi Derya teyzesine mutfakta yardım ederken.
“Sürprizimde buydu. Hadi gel karşılayalım onları.”
Derya kafasında soru işareti ile dışarı çıktığında özlediği adamı görmenin heyecanı ile gülümsüyordu. Ama verandada Aslan’ın elinin bir kızın belini sardığını görünce gülücükleri soldu.
Aslan Derya’yı fark edince suratı asıldı, ama hemen toparladı. Bu kızın burada ne işi vardı? Ondan hoşlanmadığını, hatta aralarındaki buzları annesine açıklamıştı.
“Derya hoş geldin.” Dedi ifadesiz, duygusuz bir sesle.
Derya Aslan’ın sesindeki hoşnutsuzluğu fark etse de umursamadı. “Hoşbulduk Aslan.” Dedi Aslan’ın boynuna ellerini dolayıp, boynuna bir tek Nefes’in görebileceği bir öpücük kondurdu. Nefes boğulacakmış gibi hissetse de hemen kendini topladı. Derya ise Nefes yokmuş gibi davranıyordu. Aslan hemen kızın kıskacından kurtuldu.
“Eee Aslan nasılsın?”
Aslan kızdan uzaklaşıp, Nefes’i yanına çekti, Nefes’in gözlerinin içine bakarak “Çok iyiyim.” Dedi. “Bu arada tanıştırayım. Bana ‘iyiyim’ kelimesini dedirten kadın Nefes. Hayatım bu da kuzenim Derya.”
“Aslında tam kuzen sayılmayız.” Dedi Derya bozulduğunu belli etmemek için.
“Evet, daha çok kardeş gibiyizdir.” Diye tamamladı Aslan nefret kokan bakışlarla. İçeriden gelen Hasan bey Aslan’ın elindeki valizi alırken,
“Hoşgeldiniz Aslan bey.” Diyerek gülümsedi.
“Hoşbulduk Hasan abi. Valiz benim odama çıkacak.”
Annesi Nefes’e baktı.
“Senin valizin nerede Nefes?”
“Tek valiz geldik.” Dedi Aslan annesine bakarak. Bunu duyan Derya yumruklarını sıktı.
Hep birlikte sofraya oturmak için içeri girdiler.
“Baba dışarda oturmak için biraz serin değil mi?”
“Ben seviyorum. Sofrayı içeri kurduk zaten. Şöminede yanıyor.”
İçeri girdiklerinde kendini tutamayan Nefes,
“Aslan burası çok güzelmiş. Masal evleri gibi.”
Aslan kızı kolları arasına alıp, burnuna öpücük kondurdu.
“Beğendiysen, bir ara başbaşa geliriz. Mesela kar yağdığı zaman, manzarası harikadır bayan masal kahramanı.” Derya duyduğu şeylerle sinirleri git gide artıyordu.
Nefes ise evin kalabalık olmasından çekinerek kollarından kurtulmaya çalıştı.
“Aslan...”
Adam kulağına yaklaştı. “Bir daha kalabalık yerlerde inler gibi adımı söylersen, ev halkı falan dinlemem, hemen odaya çıkarırım seni.”
“Edepsizsin.” Diye dirseği ile ona vurup, yanından uzaklaştı.
Adam kahkaha attı. Masaya otururken. “İltifat ediyorsunuz küçük hanım.” Dedi.
Nefes sadece adama bakıp gülümsedi.
Yemeği servis eden yardımcıya Nefes “Bana bu kadar yeter.” Diye müdahale edince, Aslan kaşlarını çattı.
“Siz biraz daha koyun lütfen.”
“Aslan yiyemem.”
“Nefes, zaten bir şey yediğin yok. Lütfen. Bu tabak bitecek.”
Annesi kıkırdayınca, Aslan ona baktı.
“Ah baban da gençliğinde öyleydi.”
“Çok yoruyor. Bilemezsiniz. Kahvaltıda ellerimle beslemek zorunda kalıyorum.”
“Belki de öyle besle diye naz yapıyordur.” Dedi babası gülerek.
“Aklıma gelmemişti açıkçası.” Dedi Nefes’e bakarak.
Son bir kaç lokma kalınca “Ay doydum Aslan.”
“Onlar bitecek dedim.” Diye çıkıştı. Sonra kendi çatal bıçağını bırakıp, onun lokmalarını tek tek ona yedirdi.
Nefes’in hoşuna gitse de bu ilgi onu korkutuyordu. Çünkü çok alışmıştı. Yakında bir boşluğa savrulacakmış gibi hissediyordu kendini. Nitekim de öyle olacaktı. Bu düşünce ile yüzü asılsa da hemen toparladı.
“Tamam, ben yerim.” Dedi çatalı elinden almaya çalışırken.
“Ben yediriyorum. Hadi aç ağzını.”
Nefes gülümseyip, ağzını açtı.
Akşam Nevin hanımla kocası erkenden odalarına çekildiler. Derya da yol yorgunu olduğunu söyleyip, odasına çekildi. Verandaya çıkan Nefes, yıldızları izlemeye başladı.
Aslan arkasından gelip, ona sarıldı.
“Ne kadar çok yıldız var değil mi?”
“Evet.” Dedi Aslan boynuna öpücük kondurarak. Çenesini kızın omzuna dayadı.
“Hem görünecek kadar yakınlar, hem de tutamayacağın kadar uzak...”
Adam bir öpücük daha kondurdu. “Sen ve ben gibi...” dedi fısıldar gibi.
“Sen ve ben gibi...”
“Odamıza çıkalım mı? Hava çok serin.”
“Kahve içsek?”
Adam başını sağa sola sallayıp, gülümsedi. “Kahve?” dedi sırıtarak. “Yine de kaçamazsınız küçük hanım. Kahveden sonra benimsiniz.”
Nefes ona doğru dönüp, dudağına bir öpücük bıraktı. “Kaçmak isteyen kim?” deyip, içeri geçti.
O sırada tüm olanları verandaya bakan penceresinden izleyen Derya, Nefes’in içeri geçmesi ile o da mutfağa yöneldi.
Su ısıtıcısına suyu dolduran Nefes, Derya’nın alkışlama sesi ile arkasına döndü.
“Bravo... Gerçekten harika bir gösteriydi.”
“Ne demek istediğini anlamadım.”
“Dışarıdaki gösteriden bahsediyorum. Harikaydı.”
“Derya, benimle ne alıp veremediğin var? Geldiğimden beri bakışların tuhaf, lafların çarpık. Sorunun ne?”
“Ah, dur bi düşüneyim...” derken elini çenesine dayadı. Sonra parmağını şıplattı, “Hıh, buldum. Aslan!”
“Aslan mı? Onunla ne ilgisi var?” o sırada bardaklara kahveyi koyuyordu. Bıraktı ve kalçasını tezgaha yaslayıp, ellerini göğsünde birleştirdi.
“Sevgilimi elimden alman yeterince sorun değil mi?”
“Sevgilin mi? Keşke başka yalan bulsaydın. Zira Aslan’ın bir kere yatağını paylaşanlara sevgili gözüyle bakmadığını biliyorum.” Deyip bardakları alıp, tam dışarı çıkacağı sırada Derya’nın rahatsız edici sözleri kulağına geldi.
“Sen kaç gün daha yatağında kalacaksın acaba? Yatağında fazla kalman seni önemli ya da sevgilisi kılmaz. Sadece sıfatın değişir. Onun tek gecelik macerası değil, metresi olursun mesela.”
Nefes hızla oradan uzaklaşıp, verandaya çıktı.
Aslan kızı görünce yerinden kalktı.
“Bende sana bakmaya geliyordum. Geciktin.”
“Şey, bir böcek gördüm de o beni rahatsız etti. Ama hallettim.”
“Böcek mi?”
Başını salladı ve elindeki kahveyi adama uzattı.
Nefes’i asıl rahatsız eden ise, Derya’nın sözlerinin doğruluğuydu. O Aslan’ın metresiydi.

Ertesi sabah midesinin bulantısı ile banyoya koşan Nefes, içindeki her şeyi boşalttı. Ama hala rahatlayamamıştı. Banyodan çıktığını ve renginin bembeyaz olduğunu gören Nevin hanım hemen kızın yanına koştu.
“Nefes, kızım iyi misin?”
“Şey iyiyim. Temiz hava sanırım. Çarptı. Midem kötüydü. Ama şimdi-“ sözünü bitirmeden bir daha kendini banyoya attı. Peşinden gelen Nevin hanım, kızın saçlarını tuttu. “İyi değilsin. Hemen bir doktor çağıralım. Ya da Aslan’a seni hastahaneye götürmesini söyleyelim.”
Ağzını yıkayan Nefes, itiraz etti. “Hayır Nevin teyze. Gerçekten iyiyim.”
Nevin hanım aklına geleni sormaya çekinse de dayanamadı. “Geçen de iştahsızdın.”
“Ah evet bu aralar tüm yemek kokuları ağır geliyor. Yiyemiyorum.”
Nevin hanım kocaman gülümsedi. “Nefes, şey... Reglin gecikti mi?”
Nefes kadının sorduğu soru ile donup kaldı. Olabilir miydi? Bir kaç kez korunmamışlardı ama, olamazdı her halde.
“Şey... Nevin hanım... Ben...”
Kadın gülümsedi. “Anladım.” Deyip, kızı kucakladı.
“Ama...” -Aslan ne derdi? Bir ay sonra ayrılacaklardı.
“Şey öyle bir şey değildir bence. Çünkü gecikmedi.”
En iyisi yalan söylemekti. Kadın pek inanmasa da anlayışla başını salladı.

Öğleden sonra Aslan ile ata binmişler, yürüyüş yapmışlardı. Hava serin olsa da, güneş bir nebze içlerini ısıtıyordu. Pazar günü kış bahçesinde kurulan koca bir sofra ile Aslan’ın doğum günü için hazırlık yapılmıştı. Aslan gömleğini giyerken Nefes içeri süzüldü.
“İyi ki doğdun doğum günü çocuğu.”
Aslan arkaya bakıp, gülümsedi. “Teşekkür ederim. Girsene. Nerelerdesin? Annem arabayı alıp, kasabaya gittiğini söyledi.”
Nefes hediyesini arkasında saklayıp, adım adım adama yaklaştı.
“Şey... Hediyen için bir şey unutmuştum. Yalnız ben hediyemi sana baş başayken vermek istedim.” Dedi arkasından küçük kutuyu uzatırken.
Aslan şaşırsa da “Ya... Gerek yoktu aslında ama çok merak ettim. Açabilir miyim?”
“Ben de senden bunu ben gittikten; yani hayatından çıktıktan sonra açmanı isteyecektim.”
“Nasıl yani?” Aslan suratını astı. Bari bugün gitmekten bahsetmeseydi ya?
“Olur mu?”
“Nefes... Aslında, ben-“
“Oğlum, hadi inin artık yemek hazır.”
“Tamam anne geliyoruz.”
Bütün akşam Nevin hanımın oğlunun çocukluğunu anlatması ile geçmişti. Nefes ise tüm anıları yüzünden eksilmeyen tebessümle dinlemişti. Gecenin sonuna doğru gelen pasta ile mumları üfleyen Aslan içinden sadece karşısındaki kadını bir ömür boyu kendisine bağlayacak bir güç diledi.
Herkes hediyelerini verirken Derya, Nefes’e küçümseyici bakışlarını yolladı.
“Eee Nefes, sen bir şey almadın mı sevgiline?”
Nefes konuşmadan Aslan Nefes’in gözlerine bakarak cevapladı.
“O herkesten önce yukarda verdi hediyesini.” Diye cevapladı kadını.
Hepsinin zihninde bu yanlış algılanmasından dolayı Nefes kızarsa da Aslan kıza göz kırpıp, bunu pek umursamadığını belli etti.
Gece odaya girdiklerinde kız adama yaklaştı ve ellerini boynuna bağladı.
“Sen benim karanlık ömrüme ışık gibi doğdun. Ellerimi tuttun. Beni hiç yalnız bırakmadın. İyi ki doğdun Aslan. Kısacık da olsa senin gibi biriyle hayatımda tadamayacağım kadar büyük ve ölümsüz duygular tattım. Ve yaşattıklarının izleri bir ömür içimde, hayatımda olacak.” Adamın dudaklarına kapanıp, onun cevap vermesini engelledi.

SON NEFES - Son Serisi I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin