12.BÖLÜM - SENİNLE

18K 1.3K 4
                                    

“Buna sevindim. Yani yanında olmama anlam verdiğin için...”

Güney ameliyata alınalı yaklaşık üç saat olmuştu. Ama hala ne bir çıkan ne bir haber veren vardı. Nefes kapının önünden bir dakika bile ayrılmıyordu. Elinde kahve ve sandviçle gelen adam elindekileri kıza uzattı.
“Bir şeyler yemen gerekiyor.”
“Hayır, canım istemiyor.”
“Nefes, sen kardeşine destek olmak için geldin. Güçlü olman lazım. Bu şekilde ona destek olmazsın.”
“Teşekkür ederim.” Adamın elindekileri aldı ve bir iki lokma yedi.
“Şimdi nasılsın?”
Kapıyı gösterdi. “Oradan biri çıkıp da kardeşimin iyi olduğunu söylemeden ben de iyi olamayacağım galiba. Ama yine de yanımda olman bana güç veriyor.”
“Buna sevindim. Yani yanında olmama anlam verdiğin için..." elini ensesine koyup kaşıdı. “Ben birer kahve almaya daha gideyim.” Deyip hızla yanından uzaklaştı. Ne demişti o ne? “Kahretsin!” diye geveledi Aslan. Bu kız tüm buzlarını eritiyordu.
Beş saatin sonunda doktor Lucas kapıda göründü. Nefes hemen ayağa kalkıp adamın yanında belirdi.
“Kardeşim... O nasıl?”
“Şuan için gayet iyi. Ameliyat başarılı geçti. Tüm kitleyi temizledik. Şimdi yoğun bakıma alınacak.”
“Peki ne zaman kendine gelir.” Dedi sevinçle.
“Yarına kadar. Geçmiş olsun. Zoru atlattık. Bundan sonra ki süreç de kolay değil ama en azından artık iyileşme sürecine girecek.”
“Çok... çok teşekkür ederim.” Tam adama sarılacaktı ki, bunu fark eden Aslan, hemen kızın kollarını tutup kendine çekti.
“Çok teşekkür ederiz doktor Lucas.”
Adam baş selamı yapıp, yanlarından ayrıldı.
“Kardeşim iyileşti. Teşekkür ederim Aslan.”
Aslan ona kaşlarını çatmış bakıyordu.
“İlla birine sarılarak sevincini paylaşmak istiyorsan, ben bunun için buradayım. Elin adamına sarılmaya kalkma bir daha.”
Kız başını onaylar anlamda salladı gülerek. Kardeşi iyileşiyordu. Şu an dünya yansa umurunda değildi.
Yoğun bakımın önüne geldiklerinde kardeşini dakikalarca izledi.
“Başındaki sargıya, burnundaki hortuma ve bedenindeki o kablolara rağmen çok yakışıklısın bebeğim.”
“Onu kıskanmalı mıyım?” dedi arkadan ona sarılan adam.
Nefes de belinde olan ellere elini koydu ve başını adamın sert göğsüne yasladı.
“Bilmem... Kıskanman için sadece bedeninde değil, kalbinde de yerimin olması lazım. Yani yatak odanızın kapısından başka kapıları da açmış olmanız lazım. O yüzden kıskanmanız imkansız.”
“O zaman şuan hissettiğim ne?”
“Sadece paylaşmayı sevmiyorsunuz.”
Adamdan uzaklaşıp cama biraz daha yaklaştı.
“Bence otele gidelim. Yarın sabahtan geliriz.”
“Ben burada kalsam olur mu?” dedi yalvaran sesi ile.
“Tamam. O halde uyuyabileceğimiz bir oda bulalım. Hadi gel.”
Yaklaşık on beş dakika sonra bir oda ayarlanmıştı. İki tane tek kişilik yatağın olduğu odaya girdiklerinde kız tam yatağa gireceği an, adam bileğinden tuttu.
“Seninle uyumak istiyorum. Gel...”
Nefes hiç itiraz edecek durumda değildi. Onunda ihtiyacı vardı onun sıcaklığına.
Ona iyice sokulup, huzurlu bir uykuya daldı. Adam ise onun kokusunu içine çeke çeke sabahı sabah etti.

“Elini oynattı. Aslan gördün mü elini oynattı?”
“Göz yanılması olmasın Nefes. Gözlerini açmadı daha.”
“Açacak. Birazdan aç-“ daha lafını bitirmeden Güney’in ablası gibi olan kocaman gözleri açıldı.
“Açtı işte. Aslan açtı.”
“Evet uyandı senin yakışıklı.”
Nefes elini salladı çocuğa. O da zar zor gülümsedi. Bu arada Aslan da doktoru çağırmıştı. Doktor bir kaç test ve taramadan sonra, durumunun iyi olduğunu şimdilik normal odaya geçirileceğini, ama bir süre sonra kemoterapilerin başlayacağını ve stabil odada kalacağının bilgisini verip, yanlarından ayrıldı.

“Yanında üç gün daha kalacağım ablacım.”
“Gerçekten mi?”
“Evet.”
Normal odaya alınalı beş gün olmuştu. Nefes burada yatıp, burada kalkıyordu. Normalde bugün döneceklerdi. Ama Aslan üç gün daha kalacaklarını ve daha sonra zaten onu göremeyecekleri için geri dönmelerinin gerektiğini söylemişti.
“Eee yakışıklı bugün ne yapalım?”
“Film izleyelim mi abla? Çoktandır izlemiyoruz.”
“Olur.”
O sırada kapı çalındı ve içeri Aslan girdi.
“Aaa Aslan abi. Tam zamanında geldin. Biz de film izleyecektik.”
“Gerçekten zamanlamam harikaymış.”
“Bu nasıl?” diye gösterdi Nefes neredeyse bu onlara gösterdiği 20. Filmdi. Ama hiç birine onay vermiyorlardı ve işte yine o onaylamaz bakışlar. Aslan ile Güney aynı anda burun kıvırdı.
“Çok romantik.”
“Aşırı duygusal.”
“Siz fazla odun olabilir misiniz? Bu filmi herkes sever.”
Aslan da Güney de hızla başlarını olumsuz anlamda salladılar.
Nefes tükenmişti.
“Bu?” dedi tekrar ekranı onlara çevirerek.
“Bu da romantik.”
“Allah aşkına korku filmi bu. Neresi romantik?”
“Cümr-ü Aşk diyor. Demek ki romantik.”
“Ben pes ediyorum. Siz seçin.”
Aslan alttan çaktırmadan Güney’e elini uzattı, Güney de eline çaktı.
Aslan gayet ciddi bir şekilde diz üstü bilgisayarı aldı ve “Yol” diye bir filmini gösterdi Güney’e. Güney başı ile onaylayıp, baş parmağını havaya kaldırdı. Aslan Nefes’e bakıp, “İşte bu kadar.” Dedi gülerek. Nefes yüzünü buruşturdu. Aslan da filmi açtı ve üçü arkalarına yaslanıp filmi izlemeye başladı.
Bir süre sonra Güney uyumuştu. Aslan çocuğun uyuduğunu fark edince yanında oturan kadını, kucağına çekti.
“Ne yapıyorsun çocuk?”
“Uyuyor. Bir şey olmaz.”
“Saçmalama Aslan.”
“Özledim Nefes. Kaç gün oldu.”
Kadın kıkırdadı. Yüzünü ona döndü. “Özledin mi?”
“Evet özledim.” Dedi dudaklarına kapanarak. Dakikalarca süren öpüşmenin sonunda adamın elleri kadının bluzunun içinden süzüldü.
“Aslan olmaz...”
“Bitmedi mi?” dedi. Nefes neyi kastettiğini anladı.
“Bitti, ama olmaz.”
“Olur. Gel benimle.” Ayağa kalktı ve kızı banyoya geçirdi. Dakikalarca birbirlerinin tenlerinde özlem geçiren çift, bir saatin sonunda banyodan çıktılar ve Güney’in odasındaki koltukta birbirlerine sarılarak uyuya kaldılar. Sabaha doğru onları gülerek izleyen Güney’den habersizlerdi.

SON NEFES - Son Serisi I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin