Bölüm 10 Liman

1.3K 67 27
                                    

Şarkı: İkiye On Kala-Mutluyum ama birazdan geçer

İstersen seni de sevebilirim...

Cevap vermeden yürümeye devam ettim. Tek bir cümle kendimi hiç sevilmemiş ve umutsuzca başkasından sevgi bekleyen bir dilenci gibi hissetmeme yol açmıştı. Atakan daha önce acınacak durumda olduğumu söylerken haklıydı. Acınacak haldeydim. Beni seven bir kişi bile yoktu.  Kendimi sevgiye ihtiyacım olmadığına ikna ettim. Ben dilenci değildim.  "Beni aşağılamana ihtiyacım yok!"

"Niyetim seni üzmek değildi." Dediğinde yüz ifademi kontrol edememiş olduğumu anlamıştım. İfadesiz görünmeye çalıştım. Dudaklarımı birbirine bastırmış boğazımda oluşan yumruğu görmezden geliyordum.  O beni üzemezdi. Kimse beni üzemezdi.

Ama canım yanıyordu...

Yol boyunca tek kelime etmedim. Onun yanında yürüyor olmak bile beni yeterince geriyordu. Eve varıp huzura ulaşmak istiyordum. Yatağa gömülüp tavanı izlemek bile burada olmaktan daha rahatlatıcı olurdu.

Uzun bir yürüyüşün ardından sonunda mahalleye varmıştık.

Atakan "Sanırım anahtarını almadın." Dediğinde duraksadım. Evden çıkarken bilinçsizdim tabi ki anahtarımı almamıştım.

"Melis evdedir."

"O Aleyna ile barda."

Aleyna ile Melis'in iyi geçiniyor olma ihtimali beni şaşırtmıştı. İkisi oldukça zıt karakterliydi ama belki de ortak çıkarlar onları arkadaşlığa itmişti. Kim bilirdi, insanları anlamak zordu.

Ne yapacağımı bilemez bir halde çıplak ayaklarıma baktım. Ayak tabanlarım aşınmıştı ve yürümekten ağrıyordu. Batan taşlar ise cabasıydı.

"Bizde kal Damla."

Gerginliğime kat ve kat gerginlik katılırken başka çarem olmadığını biliyordum.

"Saat çok geç oldu." Dedim çekinerek. Atakan'ın annesi Melike Hanım'a saygı duyuyordum.  "Sizinkiler rahatsız olmasın."

"Gel." Beni bileğimden yakalayarak kendi evinin önüne çekti. İstediğim şey kendi evimde olmaktı ama Atakan'ın yaşadığı ortamı, odasını da merak ediyordum. Aslında şu an seçme şansım da yoktu.

Bileğimi bırakmadan anahtarını çıkartıp kapıyı açtı. İçeriye geçerken parmağını dudaklarının üzerine koyarak sessiz olmam konusunda beni uyardı. Başımı salladım.

İçerisi karanlıktı. Atakan kendi evini ezbere bildiği için bileğimdeki eli ile beni yönlendirerek merdivenlere getirdi. Bir kat çıktıktan sonra tavan arası olduğunu düşündüğüm yere çıktık.

Merdivenlerde ayağım takılarak düşmekten son anda Atakan'ın beni tutması ile kurtulmuştum. Korkuyla Atakan'ın kollarına yapışmış olduğumu fark ettim. Kalbimin attığını kulaklarımda duyuyordum.

Nefesim nefesine karışırken fısıldadı. "Dikkat et." 

"Tamam."

Tavan arasının ışığını açtığında burasını odası yaptığını anlamıştım. Oldukça güzel aydınlatılmıştı, büyük ve sadeydi. Bir yatağı, kitaplığı ve kocaman camın önüne yerleştirilmiş modern bir berjer ve berjerin önünde üzerinde test kitabı ve bilgisayar duran bir de masası vardı. Giysileri için de bir dolap ve başka bir şey yoktu. 

Duvarda uzay ve galaksilere ait pek çok resim vardı. Kitaplığı düzensizdi ve yatağı da dağınıktı.

"Kitaplığını toplasaydın bari" dedim farkında olmadan.

Sıradan KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin