Bölüm 15 Kötü Plan

867 60 6
                                    

Şarkı: Stephen-Crossfire

Zaman hızla akıp gidiyordu. İlaçlar sandığım gibi beni kendimden geçirmek yerine kontrolü ele almama yardımcı olmuştu. Kabuslar devam etse de günde iki saat olsa uyuyabiliyordum ve bu bana yetiyordu.

Zamanım ders çalışmakla geçiyordu. Okula gidiyor, kitap okuyor ve Vural ile olan terapilere devam ediyordum. Plana uyuyordum.

Atakan'ın beni öpmesinin üzerinden tam beş ay geçmişti ve hiç konuşmamış, yüz yüze dahi gelmemiştik. Bana bir defa bile dönüp baktığını görmemiştim. İstediğim o kocaman mesafeye ulaşmıştım ancak sandığım kadar iyi hissettirmiyordu.

Onun yanında Aleyna, hâlâ aynı evde yaşadığım Melis ve okulun geri kalanı benimle uğraşmayı bırakmıştı.

Artık ocak ayındaydık. Kar yağmıştı. Çayımı alıp pencerenin önüne oturarak karın yağışını keyifle izlemek en büyük hobim olmuştu.

Gün her zamanki gibi sıradan başlamıştı. Dogal gazla ısınan ev sıcacıktı ve dışarısı buz kesiyordu. Kendimi en kalın atkıya, bereye ve kabana sararak botlarımı giyip okul için çıktım. Karlar ayağım altında eziliyordu. Sınavlar bitmiş, karne almamıza iki hafta kalmış olmasına rağmen okula gidiyordum, çünkü yapacak başka bir işim yoktu.

Belki de okul yolunda Atakan ile karşılaşmam ve bana uzun zaman sonra ilk defa ifadesiz bir bakış atması aldığım ilk mesajdı ama umursamayarak pas geçtim.

İkincisi ise sanırım sınıftan neredeyse hiç kimse gelmemiş olmasına rağmen Atakan'ın gelmiş olmasıydı, ancak bunu da pas geçip en arka sıramda test çözmeye devam ettim.

Mesajların en büyüğü ile okul çıkışı eve vardığımda karşılaştım. Kapımda korumalar ve içeride beni bekleyen babam!

Evden içeriye girince sıcaklık dalgası ile ısındım. Botlarımı kapıda çıkarıp terliklerimi giyerken babam endişeyle başımda dikiliyordu. Atkımı ve beremi çıkartıp ona baktım. "Hoş geldin baba. Ziyaretini neye borçluyuz?"

Babam gergin yüz ifadesiyle kaşlarını çattı. "Buradan gitmen lazım."

Güldüm. "Şaka mı yapıyorsun?"

Yüzündeki ifade hiç de şaka yapıyormuş gibi değildi. Kaşlarımı çattım. "Buraya gelmemi sen istemiştin baba!" Öfkeyle konuştum. "Her şey tam iyi gitmeye başlamışken gitmemi mi istiyorsun?"

"Gitmek zorundasın. Artık burada güvende değilsin."

"Baba!" Başımı iki yana salladım. "Hayır. Burada kalacağım."

"Seni bulamazlar sanıyordum, ama bulmuşlar. Gitmen gerekiyor!"

Ellerimi iki yana açtım. "Hiç bir yere gitmiyorum."

"Damla!" Dedi uyarı dolu bir sesle. "Okula alıştığının farkındayım. Derslerin de gayet iyi ama eminim yeni okuluna da alışırsın. "

"Gitmek istemiyorum baba!"

Babam yanıma yaklaşarak elini omzuma koydu ve sert bakışlarını gözlerime dikti. "Anlamıyor musun?" Dedi. "Beni, seninle tehdit ediyorlar. Benim yüzümden sana bir şey olmasına dayanamam. Damla, buradan gitmen lazım."

"Baba." Dedim yalvarırcasına. Ona karşı gelemeyeceğimi biliyordum. Sonuçta bu ev onun parasıyle alınmıştı, gerekirse beni evden atar yine buradan gitmemi sağlardı. Bir şeyi kafaya koyduğunda, karşısında kimse duramazdı.

Okul, dersler, her şey o kadar yolundaydı ki, fırtına öncesi sessizlik olacağını tahmin edememiştim. Tüm plan yok olmuştu. Uğraşıp, didinerek düzene koydugum her şeyin sonu gelmişti.

"Okullar yarı yıl tatile girdiğinde gideceksin." Dedi babam. Çıkmak için kapıya ilerledi ve aklına yeni gelmişcesine durup tekrar bana baktı.

"Neredeyse unutuyordum." Dedi. "O çocuk da seninle gelecek."

Kaşlarımı kaldırarak baktım. "Hangi çocuk?"

"Aydın'ların küçük oğlu."

Duyduklarımı hazmedemezken gözlerim şaşkınlıkla büyümüştü. "Atakan mı?" Dedim inanamayarak.

"Evet o."

Babam ne dediğinin farkında değildi ya da ben olmayan şeyler duymaya başlıyordum. Sesim titredi. "Neden?"

"Tek başına çok savunmasız olursun."

"Beni Atakan mı koruyacak yani?" Histerik bir kahkaha attım. "Saçmalık."

"Silah kullanmasını biliyor." Dedi babam. Benim aksime gayet sakindi. "İyi de dövüşüyor."

Gözlerimi açıp kapayarak derin bir nefes aldım. "Baba, on sekiz yaşında bir çocuğun eline silah verip, diğer on sekiz yaşındaki çocuğu korumasını mı bekliyorsun?! Planın buysa bu kötü bir plan."

Babam duruşunu dikleştirdi. Ona asice cevap vermeme sinirlenmiş gibiydi. "Senin yanına bir koruma da verebilirdim ama bu dikkat çeker. Atakan okul dahil her yerde yanında olabilir ve göze batmaz."

"Onun da bir ailesi ve hayatı var. Sırf beni korumak için onu tehlikeye atamazsın."

Babam noktayı koyan bir ses tonu ile konuştu. "İşini iyi yaparsa, kimse tehlikede olmaz."

Hayatımda duyduğum en kötü plandı. Olmazdı. Olamazdı.

Babam arkasını dönüp kapıdan çıkarken arkasından bağırdım. En sert sesiyle "Konuşma bitmiştir." Dedi ve gitti.

Sıradan KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin