Bölüm 17 Ölü Bir Adamın Evi

1K 58 32
                                    

Şarkı: Gripin-Durma Yağmur Durma

Her seferinde hayat elimdekileri, avcumun içinden çekip alarak, beni içinden kurtulamadığım bir yalnızlığa itmişti.

Önce babam annemden boşanmıştı, babamı ve sevgisini kaybetmiştim.

Tek varlığım annem kalmıştı, ona sığınmıştım; mutluğumun tek kaynağıydı. Ve sonra ellerimden uçup gitmişti, beni öylece bırakıp gitmişti!

Şimdi de Niks. Kendimi hayata bağlamak için tutunduğun son dal, sadece bir köpek değil benim için hayattı o. Üzerine keder çökmüş, sessiz günlerin neşesiydi. Oradan oraya koşturur birlikte eğlenirdik. Yorulduğu zaman masum yüzünü dizlerime koyar ve bana kendini sevdirmek için şekilden şekile girerdi.

Artık yoktu!

Çığlık atmak istiyordum, hüngür hüngür ağlamak ve içimdeki alev almış beni yiyip tüketen ateşi söndürmek, ama olmuyordu. Dudaklarımı aralasam da tek bir ses bile çıkmıyordu ağzımda.

Ancak Atakan kolumdan yakaladığında Niks'in cansız bedenine doğru ilerlemeye çalıştığımı fark edebildim. Parmakları derime batıyor, gitmemi engellemek için sıkıca tutuyordu.

"Hadi." Dedi beni ters tarafa doğru sürüklemeye çalışarak. Yerimden dahi kıpırdayamadım.

Adamların biri varlığımızı fark etmişti ve eliyle bizi işaret ederek diğerlerine talimatlar veriyordu. Bana zarar vermek istediklerini bilmeme rağmen içimde bir korku yoktu. Sadece öfke vardı, onlara Niks'e yaptıklarını ödetmek, burunlarından fitil fitil getirmek istiyordum.

Atakan çevik bir hareketle elimi kavrayarak beni çekti. Koşuyordu ve ben bilinçsizce ona uyuyordum.

Ne yaptığımızı nereye gittiğimizi ya da adamların peşimizden gelip gelmediklerini bilmiyordum. Niks'in kafamda canlanan görüntüsü yüzünden, önümü bile doğru düzgün göremiyordum.

Atakan beni bir evin bahçesine doğru çekti ve yoldan geçen birinin bizi görmemesi için tahta çitlerin arkasına gizlendik.

Yüzümü sıcak ellerinin arasına aldı ve donuk bakan gözlerimi ona çevirmemi sağladı. Çok hızlı nefes alıyor, göğsü hararetle inip kalkıyordu.

Bense vücuduma oksijen girip girmediğinden bile şüpheliydim.

Yüzünü benimkine yaklaştırdı. Dudaklarımız o kadar yakındı ki onun ağzından çıkan sıcak havayı soluyordum.

"Damla, kendine gelmen lazım." Dedi fısıldayarak. "Zor olduğunun farkındayım ancak yasını şimdi tutamazsın. Beni dinle. Sakin ol."

"Tamam." Derken kekelememe engel olamadım. Göz yaşlarım yanaklarımdan sessizce süzülüyordu.

Atakan geri çekilerek telefonunu cebinden çıkardı, bir iki kez ekrana dokunduktan sonra telefonu kulağına tuttu.

Biriyle konuşuyordu ama tek duyduğum kocaman bir uğultuydu. Kafamın içinde git gide büyüdü ve Atakan'ın yüzü netliğini yitirmeye başladı.

¤

Gözlerimi araladığımda kendimi sarsılarak ilerleyen bir arabanın arka koltuğunda bulmuştum. Kafamı ellerimin arasına alarak ne olduğunu hatırlamaya çalıştım ancak başımdaki ağrı ile bu çok zor olmuştu.

Doğrulduğumda arabayı kullanan Atakan'ı gördüm. Uyandığımı fark ederken dikiz aynasından endişeli bir bakış attı. "İyi misin Damla?"

Başımı salladım. Kaşlarım çatılırken Niks'in ölümü ve kaçışımız kafamda, büyük bir ağrı yaratarak belirdi. Yutkundum, kendime gelmem biraz zaman almıştı.

Sıradan KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin