Bölüm 12 Parti

1.1K 67 19
                                    

Şarkı: Barns Courtney-Glitter& Gold

Akıp giden zamanda savrulan birer toz tanesiydik biz. Hepimizin kararları ve hayalleri vardı ancak hiç biri gerçekleşmiyordu. Biz de her seferinde tekrar deniyorduk. Tekrar ve tekrar.

Atakan beni hiç bir şey söylemeden eve bırakmıştı. Sanırım aramıza mesafe koymak istediğimi anlamıştı ve buna uyuyordu. En azından hissettiğim buydu.

Ben içeriye girer girmez Melis izlediği televizyondan başını kaldırıp bana baktı. "Nereye gittiniz?" Sesinde kıskançlığın her tonunu hissettim.

"Önemli bir şey değildi." Diye geçiştirdim. Önemli bir şey olmayacaktı da.

Duş alıp kendine geldikten sonra Niks ile oynadım ve çok geçmeden Vural günlük terapi için kapıya dayandı.

Onu içeriye alırken dün kovmuş olmama rağmen geri gelmesini şaşırtıcı buluyordum. Ama babamla bir anlaşması vardı ve bunu yapmak zorundaydı. Elindeki küçük poşeti bana uzattı.

Kaşlarımı çattım. "Bunlar ne?"

"İlaçların, fikrini değiştirirsen diye. Bir de vitaminler var. Onları kullanmak zorundasın. Kan değerlerin çok düşük."

Poşeti ister istemez aldım. "Odama çıkalım."

Salonda olan Melis'in kulak kabartmış dinlediğini biliyordum. Umursamadım. Merdivenlerden çıktık ve odama geçtik.

Vural ile kitaplığın önünde duran karşılıklı konulmuş berjerlere oturduk. "Peki bugün nasılsın, Damla?"

"İyi. Sen?"

"İyiyim." Dedi sormama şaşırarak.

Uyurgezerlikle ilgili problemi ve Atakan ile boks maceramızı kısaca ona anlattım. Hatta elimi tuttuğunu da anlattım. Anlatmak eskisi kadar zor olmuyordu artık.

Vural diğer psikologlar gibi benim ve söylediklerim hakkında not almıyordu, bu da daha rahat hissetmemi sağlıyordu.

"Seni tanımaya, anlamaya çalışıyor." Dedi Vural. "Atakan psikatrist olmak istiyor." Nefesini verdiğinde kötü bir şey söylemek için kendini hazırladığını hissettim. " Bak bunu sana söylemekten kaçındım ama sanırım senin iyiliğin için anlatmam lazım. Atakan psikoleji ile ilgili sorunları olanlara ilgi duyar. Onları araştırır, tepkilerini ölçer..."

Nefes almayı bırakıp şaşkında kaldım. Bana yaklaşmasının nedeni bu muydu şimdi? Beni kullanmak. Ona güvenmemeliydin dedi içimdeki ses. Güvenmemiştim ama güvenebileceğimi hissetmiştim. Kalbimin sızlamasına engel olamadım. Onunla ilgili her şey bir camın kırılması gibi yok olmuştu, en azından öyle olmasını istedim.

"Ben onun için bir denek gibi bir şeyim, yani öyle mi?" Dedim, sesim bana ihanet ederek titremişti.

Aklıma ilk yanıma oturduğu an geldi. Ellerimin titremesini görmüş ve yanıma oturmuştu. Belki de gitmemi bu yüzden bu kadar çok istemişti. Benim dik başlı olduğumu biliyordu, gitmemi istediğinde inatla kalacağımı da...

"Evet. Onun gözünde denek gibi bir şeysin. Bunu daha önce de yaptı."

Yutkundum ama boğazımdaki yumru gitmedi. "Bu biraz." Gözümü yere indirdim. "Acımasızca değil mi?"

"Ahlak anlayışı değişir."

"Bence bu ahlak anlayışı falan değil. Bildiğin ahlaksızlık, Vural. "

Elini çenesinin altına dayadı. "Kardeşimi kendim seçemem değil mi? Aramız pek iyi değil zaten."

Konuşma uzadı gitti. Fark etmeden bir saati geçmişti ve hava kararmaya başladığında Vural'ı geçirmek için aşağıya indim. Gitmeden önce daha önce yapmadığım bir şeyi yaparak ona teşekkür ettim. Mecbur olmasına rağmen bunu hiç belli etmiyor ve işini gayet iyi yapıyordu. Gülümseyerek cevap verdi. Kapıyı kapatıp arkama döndüğümde Melis ile karşılaştım.

Sıradan KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin