Bölüm 16 Niks

1K 55 11
                                    

Şarkı: The Score-Legend

Babam gittikten sonra uzun bir süre üzerimdeki şoku atlatamamıştım. Babam beni buradan gönderecekti. Burada kalmak istememe neden olacak hiç bir insan ya da etken yoktu ama yeni bir yer demek, yeni sorunlar demekti. Buradaki sorunlarımı zor atlatmıştım ama olsundu, gittiğim yerdekileri de halledebilirdim.

Peki Atakan!

Benimle gelecek ne demekti, kafam almıyordu. Kabanımı sırtıma geçirip dışarı çıktım. Babamın ve onun adamlarının gittiğine emin olduktan sonra karşıya geçip  Aydın ailesinin kapısında bir müddet dikildim. Derin bir nefes aldım ve elimi kaldırıp kapıyı çaldım.

Atakan ile konuşmam gerekiyordu, eğer o babamın teklifini kabul etmezse hiç bir sorun kalmazdı. Zaten benimle gelmek istediğini de sanmıyordum ama babam onu anlaşmaya zorlayabilirdi.

Kapı açıldı ve  Atakan'ın annesi Melike Hanım, sıcacık gülümsemesiyle mavi gözlerini dikmiş bana bakıyordu.   "Hoş geldin tatlım, içeriye gelsene." Diyerek geçmem için kenara çekildi.

Aleyna ile karşılaşıp, zaten gergin olan sinirlerimi daha da germeye ve ona bir koz daha vermeye hiç niyetim yoktu. İçeriye geçmeyeceğimi belirtmek için mahcup bir ifadeyle gülümsedim. "Ben sadece Atakan evde mi diye soracaktım."

"Evet, evde. İçeriye geç istersen."

"Hiç gerek yok. Onu çağırır mısınız?" Dedim aceleyle. İçimde bir panik yayılıyordu ve hemen bu sorunu halletmem gerektiği hissine kapılmıştım.

Melike Hanım, Atakan'a seslenirken, kuru soğukta bir müddet beklemek zorunda kalmıştım. Her zaman ki gibi donuyordum ve atkımı almadan evden çıktığım için pişmandım.

Atakan merdivenlerden dalgın bir halde indi. Beni fark ettiğinde o tanıdık mavi gözleri sorarcasına bakıyordu. Gözlerimiz birbirine kitlenirken aslında onu özlemiş olabileceğimi fark ettim ve bu kendime sinirlenmeme sebep oldu.

"Dışarı gelir misin, biraz konuşabilir miyiz?"  Derken sesim epey tiz çıkmıştı. Dudakları düz bir çizgi halini aldı, başıyla onaylayarak üzerine koyu yeşil montunu giydi. Kapıdan çıkarken bana dikkatlica bakıyordu, konuşmamızı kimse duymaması için sokakta yürüdüm ve Atakan beni takip etti.

"Babam seninle konuştu mu Atakan?"

Atakan dümdüz önüne bakıyordu ve monoton bir sesle konuştu. "Evet."

Hızlıca "Kabul ettin mi?" Diye sordum. Önemsiz bir konudan bahseder gibi başını sallamakla yetindiğinde şaşkınca olduğum yerde durdum. Tüm hayatını, arkadaşlarını, ailesini ve okulunu bırakıp benimle gelmeyi kabul mu etmişti yani? Her şeyi arkasında bırakacak kadar bana değer verdiğini sanmıyordum, ama kabul etmişti!

Atakan'ı kolundan yakalayarak dikkatle gözlerine baktım. O ise bana bilerek bakmıyor gibiydi. Neden gözlerini kaçırma gereği duyuyordu? Babam onu zorlamıştı ve bu yüzden benden nefret ediyor olabilir miydi?

"Gözlerime bakar mısın?"  Atakan dediğimi yaparken kaşlarım çatılmıştı. "Sen kabul ettiğini mi söylüyorsun?"

"Evet. Başka birini tercih ederdin heralde..."

"Atakan!" Diyerek cümleyi bitirmesine izin vermedim. "Babam seni tehdit mi etti?"

"Hayır." Dedi saçmalamışım gibi bir sesle.

"O halde neden kabul ettin?"

"Bunda da kötü bir niyetim olduğunu mu düşünüyorsun?" Sesi alınganlık doluydu. Boş bir ifadeyle dümdüz önüne omzundan arkaya bakıyor, ben yanında yokmuşum gibi davranıyordu.

Sıradan KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin