Yb ile karşınızdayım. Ama bölüme geçmeden birşey söyleyeceğim. Hikayeyi 300 küsür kişi görmüş şuanda, ama toplam vote sayısı 24. Yorumlar da öyle.. Lütfen okuyanlar o kadar emek verip yazdığım bu hikayeyi votelesin veya yorum yapsın. Bir vote tuşuna bassanız bile ben yb yazmak için çok motive olurum.Hem de yorumlarınızla fikir edinmiş olurum. Anlayışınız için teşekkürler, iyi okumalaar! :)
Birkaç saat sonra babam eve gelmişti. Elinde iki bilet vardı. Yani ben ve Miray’ın. İyi de biz ne zaman gidiyoruz?
-Hoş geldin baba da biz ne zaman gideceğiz hiç söylemediniz?
-Merhaba gençler! Hemen cevaplıyım yarın sabah yola çıkıyorsunuz.
Miray ve ben cırtlak seslerimizle aynı anda:
-Neeeeeeeee ?
-Duydunuz işte yarın saat 18.00’a biletlerinizi aldım. Biliyorsunuz ki o üniversitenin başlamasına bir hafta kaldı ve sizin oraya yerleşmeniz lazım. Haa bu arada, sizi mağdur bırakmam tabii. Annenizin maaşını olduğu gibi size yatıracağız her ay. Benim maaşım bize yeter. Neyse, haydi yemeğimizi yiyelim. Ne duruyorsunuz kızlar yemekleri koyun.
Destuuuuur de bi baba! Yarım saattir konuşuyor. Bari alıştıra alıştıra söyle de kalp krizi geçirmeyelim !
Annemi birden telaş aldı götürdü.
-Ah Cihan keşke biraz erken söyleseydinde iki ayağımızı bir pabuca sokmasaydın, daha kızların eşyalarını hazırlayacağız, Mükkerem’e eşine ve oğlu Kerem’e hediye alacağız, yarına kadar hangi biri yetişir? Ah Cihan Ahh..
Annem haklıydı hangisi birden yetişir yarına, insan bir sorar.Bi sanniye ayy Mükerrem hanımların yani teyzenin yani hanımteyzenin oğlu mu varmış? Ben en son 4-5 yaşımda görmüşümdür onları nerden biliyim? Bütün gün annemlerle Mükerrem teyzeyi konuşmuyoruz herhalde. Off ya şimdi bu çocuk yaramazdırda. Bütün gün evde bağırıp çağırır baş ağrıtır. Neyse olsun çocukları severim ben.
Miray sonunda ağzını açabildi:
-Aslında çok da sorun değil gece eşyalarımızı toplarız hediyeleri de alırız gitmeden olur biter.
Hee oldu canım yetiştiririz! Hem bunun kıyafetleri toplaması var, bavula yerleştirmesi var, mağazasına gitmesi var, hediye seçmesi var, yemeği var bulaşığı var, ütüsü var heeey !
Ne diyorum ben ya? Gitgide anneme benziyorum. Eyvaaah !
Bugün son muydu yani?. Yani tabiî ki son değil ama biz hiç annemlerle uzak kalmadık ki birbirimize. En uzun ayrılığımız bir hafta olmuştur en fazla. Bunun için ne kadar deli de olsa canım ailemi çok özleyecektim. Yarıyıl tatilinde geleceğim ya niye bu kadar duygusala bağladım ki şimdi ben? İçimdeki burukluk yüzünden bu akşam anneme hiçbir işi yaptırmadım. Yemek, ütü, çamaşır katlamak.. hepsini yaptım o mutlu olsun diye. Hatta nefret ettiğim bulaşık yıkama işini bile yaptım. O derece !
Ben duygusal cümleler kurmazdım yaa niye böyle oldu? Neyse, evdeki hüzünü biraz dindirmek için anneme yandan dirsek attım.
-Hadi kız yine iyisin kurtuluyon bizden, işlerimizi halletmek zorunda kalmazsın. İyi yırttın.
-Zeyneeep! Ne diyosun annecim sen, ben sizden şikayet ettim mi hiç? Üzülüyorum bak..
Onun üzülmesine dayanamazdım ama.. Gözleri de dolmuş off büyütmesek bu kadar.. Daha fazla beklemeden sarıldım ona. O da bana. Birbirimize sarılırken kenardan bize imrenerek bakan Miray’ı gördüm. Gözleri dolmuştu onun da.. Elimle gel işareti yaparak yanımıza çağırdım :