26. Bölüm - Beyaz Atlı Prenses

1K 50 24
                                    

Eveet bölüm gecenin bu saatinde geldi çat kapı :) Bölüm full Zeyker, özel olarak böyle birşey yaptım. Beğenmeniz dileğiyle.
Multimedya: bölüm sonu Zeyker
***

Kerem'in Ağzından:
  Bir boşluktayım sanki. Ne hissettiğimi ne istediğimi hiç bilmiyorum. Yalnızım ben. Hem de çok. Beni anlayan yok. Dışarıdan buz dağı gibi gözüksem de içim paramparça. Ve ben içimdeki küçük, kırılgan çocuğu kimseye göstermiyorum. Bıraktım herkes beni ruhsuz ve duygusuz bir Kerem olarak bilsin.
  Şuanda evde sadece Zeynep ve ben varız. Miray Öykülerde annemlerse tatilde malum. Odamda düşüncelere dalmaktan sıkıldım. Acaba yanına gitsem mi? Yok ya şimdi beni görünce çığlık atar yine sapıııık diye bağırır falan hiç gerek yok!
Aman canım bağırırsa bağırsın ben de onu susturmanın yolunu iyi bilirim. ;)
En iyisi mutfağa giderken etrafa şöyyle bi göz gezdirmek.
Zeynep'in Ağzından:
Kirim nerdesiiiin?! Odada tıkıldım kaldım her Allah'ın günü öküz gibi kapıyı tıklatmadan dalarsın odama şimdi niye yoksun? Hayır yani yanlış anlamayın özlediğimden değilde evde kimse yok ya bi ses olsun maksat.
Buldum! Bari mutfağın kenarından bucağından geçeyim belki oralardadır
Diye düşünüp mutfağa gittim.
-A aa Kas Hayvanı'cım sende mi buradaydııın?
-Aaa Köylü'cüm evet ya bende su içmeye geldim bir baktım sen!
-Ehehe aynen. O değilde ben çok sıkıldım.
-Al benden de o kadar, şey mi yapsak?
-Tövbeee ne diyon olm sen şey mey! O turuncu saçlarını maviye boyarım hee hiç acımam!
-Bu turuncu mu? Ne fesatsın kızım napayım ben seni çok güzelsin de sanki!
-Sence güzel değilmiyim ki ben?
Diye şaşkınca sordum
-Şey aağ ıhmm bilmem sorma işte.
Diye geçiştirdi nedense. Neyse, benim için ne farkeder ki onun düşüncesi?!
- Kerem sana birşey sorucam.
-Sor Güzelim.
Allaaam bu çocuk bana hiç beklemediğim bi anda güzelim diyo ya nasıl bi tuhaf oluyorum anlatamam. Bünyem alışık değil!
-Şey.. Bana boks yapmayı öğretir misin?
-Oo-oha Zeynep sağlığın sıhhatin yerinde mi senin?
-Turp gibiyim maşallah hadi amaa çok güzel olacak!
-Kızım saçmalama kum torbasına vurayım derken kum torbası vurur sana olmaz o iş.
-Kereeem...
Dedim en sevecen ses tonumla.
-Zeyneeep...
Dedi ikna olmayacağını belli edercesine.
Koluna girdim.
-Lütfeeeen... Sözünden çıkmam bak uslu uslu boks yaparım çok istiyorum e hazır spor odası da var saray yavrusu evinizde.
-Peki peki başımın belası ama var ya parmağını bile incitirsen çok kötü yaparım.
-Huhhhuuuu yaşasın merak etme yanımda sen olduğun sürece hiçbir şey olmaz!
Oha lan niye böyle bişey dedim çocuğa asıldım gibi oldu bak bak nasıl gülüyor en iyisi usulca buradan sıvışmak!
Kerem'in Ağzından:
  Ne boksu ya ne boksu kızım boks yapmak senin neyine kıracaksın bi tarafını sonra ben de sinirden o kum torbasını yere indiricem!
  Yalnız nasıl da itiraf etti "yanımda sen olduğun sürece hiçbir şey olmaz" diye. Bu söz benim için çok anlamlıydı. Birine yanında olduğum için güven veriyordum. Bu kişi Zeynep'ti..
  Ilk defa bi kızı spor odama almıştım. Tabii o girmeden içerideki baksır ve atletlerimi görünmeyecek bi köşeye tıktım.
-Vay bee spor odasına bak. Ben sadece burayı 3+1 daireye bölüp satarım be.
-Ahhaha abartma Köylü. Işte burası benim stres atmak için kullandığım ufak bi alan. Sinirimi insanların üzerinde atacağıma buraya döküyorum arada.
-Yav bırak. Cool cool konuşuyo. Kızları etkilemek için sabah akşam burada çalışıp kas baklava yapıyom demiyorsun da..
-Emin ol ki kızları etkilememek için büyük bi çaba harcıyorum ama ne mümkün!
Deyip piç smile attım. Zeynep gözlerini devirerek
-Hadi başlayalım.
Dedi. Eline boks eldivenlerini takıp ona doğru hareketleri gösterdim. Nasıl vurulması gerektiğini, hangi elini nasıl kullanacağını..
-Kerem sen niye bu eldivenden kullanmıyorsun?
-Öyle bi anlamı kalmaz. Acıyı hissetmem lazım.
Bana delimisin olm sen dercesine baktı.
-Evet çekirge, uygulamaya geçebiliriz. Şimdi ben kum torbasını arkadan tutucam sen de öğrettiğim gibi vurmaya başlayacaksın. Okey?
-Tamam hocam ben hazırım başlayabiliriz.
Dedi ve kum torbasını tuttuğum anda gözlerimde yıldızlar belirmeye başladı. Nerdeyim ben...
-Kerem! Kereeeem!
-Ha? Noldu?
Kıvırcık bir kızın kikirdeme sesleri kulaklarımda çınladı.
-Şeyyy söylediğin hareketleri yaparken kum torbasına değil tam alnının ortasına vurdum da. Ehheh çok birşey yok ama ya ufak bi kızarıklık..
Tabii ya! Şimdi anlaşıldı tepemde dönen yıldızların sebebi.
-Kızım o nasıl bi güç sendeki?! Akseli kovup baş elemanım olarak seni alıcam adam dövmeye birlikte gidebiliriz istersen, şimdiye kadar kimse bana vuramamıştı İlki başardın bravo!
Deyip sendeleyerek ayağa kalktım.
  -Ahhaha yok artık Kerem elime tesbihi de ver sizin zengin sitelerinde çeke çeke dolaşayım bari!
Kahkahalarla gülmeye başladık..
   Bu kadar kaytarmak yeterdi. Bu sefer gerçekten öğretmeye çalıştım tabii beynim acıdan zonklayarak.. Hemen kapıyordu gösterdiğim hareketleri. Daha önceden kaç kere kavga ettiyse artık çok alışkındı! Benim tanıdığım kızlar pamuk yumağına vursa acıdan ağlayacak kızlardı. Bu kız hiç karşılaşmadığım türdendi.
Düşüncelere dalmışken Zeynep'in bağırış çağırış seslerini duyunca irkildim.
-Al sana al şıllak!
-Kızım napıyosun?
Diye kum torbasına şiddetle vuran Zeynep'e şaşkınlıkla bakakaldım.
-Korkma ya buna vururken kafamda Boyaküpü'ne vuruyormuş gibi düşünüyorum!
-Çok yoruldun gel buraya gel.
Diye bana taraf çekerken birden yere düştük. Evet üst üste!
-Hiiiih napıyosun Kerem?!
Altımda şaşkınlıkla bana bakan Zeynep'e bende aynı şekilde bakıyordum. İnip kalkan göğsünü hissedebiliyordum. Üzerine düşmemek için ellerimi yere sabitledim.
-Şey ben yanlışlıkla...
Yutkundum. Herşey, herkes susmuştu. Sadece köşedeki duvar saatinden gelen tik tak sesleri odada yankılanıyordu. Yüzünü inceledim. Kızarmıştı. Gözlerime bakamıyordu ama ben ısrarla büyüyen göz bebeklerinin ta içine bakıyordum. Yanlış birşey yapmaktan korktum. Ben korktum. Üzerinden yavaşça doğrulup ayağa kalktım. Gergin bi yüz ifadesiyle:
-Sanırım bugünlük bu kadar spor yeter Köylü.
...
-Hadi film izleyelim!
Zeynep gecenin bir vakti yine bir teklifle karşımdaydı.
-Çok yorgunum Köylü otur oturduğun yerde.
-Mızıkçılık yapma zaten film koşarak ip atlayarak izlenmiyor oturuyorsun efor sarfetmeden. Hem mısır da patlattım!
-Ne? Hani? Mısır mı dedin çabuk çabuk getir yiyelim!
Kahkaha atarak koltuğun yanındaki koca mısır tabağını eline alıp bana nispet yaparcasına avuçla ağzına attı.
-Immh çok lözzetlö.. Şimdö bönömle fölm izlöyöcekmösön?
-Vaay nispet haa.. Öyle olsun peki. Hangi türden izlesek... Romantik komediye ne dersin?
-O ne öyle kız gibi romantik komedi diyorsun Kerem. Korku filmi tam benlik!
-Sen izleyebilesin diye söylüyoruz herhalde. Peki o zaman elimde dediğine göre tam senlik bi korku filmi var! Başlatalım bakalım.
Film kasedini yerleştirip Zeynep'in yanına oturdum. Yanından gizli gizli yediği patlamış mısırı kapıp kendi önüme koydum.
-Öhh Öküz! Azcık mütevazı ol ortaya koy bari.
-Banane kızım sabahtan beri sen yiyosun zaten.
Diye avuçla ağzıma atarak ona birşey bırakmamaya çabaladım. O da boş durur mu, aynı şekilde o da avuçlaya avuçlaya ağzına tıkmaya çalıştı.
-Ver şunu zenginsin sen yia alırsın kendine mısır!
-Ya Zeynep asıl sen bırak şu fakir edebiyatını ver onları banaa!
-Hayır sen veeer!
Diye inatlaşırken kendi taraflarımıza çekiştirdiğimiz mısır kasesi sonunda ikimize de yar olmayıp ortadan ikiye ayrıldı ve havaya uçuştu mısır taneleri.
  İkimiz de hüsrana uğrayıp koltuğa yaylarını kırarcasına çöktük.
-Al ışte beğendinmi yaptığını Öküzcüm. Hanımefendilere öncelik tanır insan!
- İyide sen ve hanımefendilik çok uzak kavramlar. Senden olsa olsa İzmir hanımağası olur.
-Biraz daha konuşursan bugün senden öğrendiğim boks takdiklerini sana uygularım fazla zorlama canımcım!
   Kahkahalarıma devam ede ede durdurduğum filmi devam ettirdim. Koleksiyoncu diye bi korku filmiydi. Cesetler, toplu katliam yapan bi manyak falan filan... Filmin yarısında koltuğa saçılmış mısır tanelerini yerken birşeyin eksik olduğunu farkettim. Aaa Zeynep'in sesi! Niye bu kızdan hiç ses çıkmıyor diye bakarken yanımda koltuğa büzülmüş minderi ses çıkarmasın diye ağzına tıkan gözlerini sımsıkı yummuş alnında ter damlaları birikmiş bir Zeynep gördüm.
Şaşkınlıkla kolunu dürttüm.
-Zeynep?!
Fark edildiği için kızarmıştı.
-Bu ne hal?
-Korktum.
-E hani korku filmleri tam senlikti?
-Sana karşı cool ve korkusuz gözükmek içindi o.
Diye dudaklarını büzdü. Bu kızın dürüstlüğünü seviyordum.
-Ahh başımın belası.. Ne gerek vardı böyle şeylere.
Sesim ister istemez şefkatli çıkmıştı. Boğazımı temizledim.
-Hadi bu kadar film yeter de artar bile. Odana çık da yat biraz.
-Ne odaya çıkması Kerem ben şuan korkudan felç geçirmiş olabilirim farkında mısın kalkamam yerimden falan.
-Offf Zeynep of! İnat edeceksin yine birşey diyemiyorum da. Ben de seni bırakıp gidemem. Napcaz?
Omzunu silkti.
-Yok yok böyle korkup yerinden kıpırdamamak olmaz. Ama seni tek de bırakamam. Gel benimle.
Diye cevabını beklemeden onu kucakladım. Terasa çıktık.
-Oha lan. Kerem sizin evde çok pardon saray yavrunuzda daha bilmediğim kaç tane gizli yer var? Burası harika!
-Hahhaha... Bakıyorum da terası görünce korkunu unuttun.
-Biraz öyle oldu valla. Geceler özeldir, benliktir. İzmir'deki evimizde yazları her gece balkonda uyur yıldızları seyrederdim.
-Şuan beni anlatıyorsun. Bende yazları terasta uzun uzun yıldızları seyrederek uyurdum.
-Aslında biz ne kadar zıt olsak da bir o kadar da benziyoruz Kerem.
-Şeyy bunu bazen bende düşünüyorum.
Dedim ve pufuduk minderlerin oluşturduğu yer döşeğini gösterdim.
-Hadi gel, bu sefer birlikte yıldızları seyredelim.
-Sen ve ben?
Diye şaşkınlıkla sordu Kıvırcık. Cevap vermek yerine elinden tutup minderlerin yanına getirdim. Birlikte uzandık.
Baksana, birbirimize ayar oluyoruz ama noluyorsa oluyo ve ben kendimi hep senin yanında buluyorum. Çözemiyorum seni.
-Çözersen iş biter zaten. Ne yalan söyliyim bende anlamıyorum kendimi. Belkide şimdiye kadar aile sevgisi görmediğimden bu kadar katıyımdır.
-Farkettim. Hem içindeki küçük çocuğu görebiliyorum. Onu gizlemeye çalışma, en azından benden.
Dudaklarım hafifçe yukarı kıvrıldı. Yanyana uzanıyorduk e haliyle mesafe yakındı. Gözlerine bakınca geri kaçırdı hemen gözlerini.
-Seninle ciddili konuştuğumuz nadir anlardan biri Kıvırcık. Boşver benim aptal ruh hallerimi.
-Hayır boşvermiycez. Mesela anlamıyorum, karakterine çok ters düşen ve iplemediğin Seda'yla neden birliktesin?
-Ne o Kıvırcık, kıskanıyormusun beni? ;)
-O kadar aşığım ki deli gibi kıskanıyorum seni sevdiceğim. Hahhaha.. Hadiii dağıtma konuyu cevap ver.
-Okeyy. Şöyle söyleyeyim ciddi ilişkiler bana göre değil. En uzun ilişkim bir iki ayın ötesine gitmemiştir. Yok yani yok bana kız yok Seda gibi takılmalıklar ise sürüyle.. Hepsi birbirinin klonlaması. Farklı biri olmalı. Onunla ilklerimi yaşayacağım, herşeyimi onunla paylaşacağım biri istiyorum.
-Belkide vardır da sen görmüyorsundur.
Diye mırıldanmıştı. Sesinin duyulduğunu fark edince boğazını temizledi.
-Anlamadım Kıvırcık?
-Hiiiç.. Devam et sen.
Önüme bakarak konuşmaya devam ettim.
-İşte diyorum ki heyecanlanmam lazım. Onu görünce kalbimin şiddetle attığını hissetmek... Beyaz atlı prensesimi bekliyorum ben! Ze- Ahh uyudunmu..
   Gözlerini kapamış mışıl mışıl uyuyordu. Yorucu bir gündü tabii. Önüne düşen bir buklesine gözüm takıldı. Ellerim istemsizce o bukleye gitti. Saçının arkasına doğru attım ve elim orada kaldı ellerim saçlarının arasında dolaşıyordu ama bunları zihnim kontrol altında yapmıyordum istemsizce oluyordu herşey. Kömür karası saçları bi o kadar da yumuşacık ipek gibiydi. Kendimi ona yaklaşırken buldum. Sahi ne oluyordu bana? Düşünemiyorum! Onun çilek kokusuyla doldu burnum. İçime çektim o ferahlatan kokuyu. Sonrası... Gözlerim yavaşça kapanıp kendimi uykuya teslim ettim.
...
-Zeynep ve Kerem? Ne işiniz var burada bu halde?!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 05, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Üniversiten Kadar Konuş (Zeyker)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin