Bölüm 14. Sevmek ve Sevilmek

9.2K 277 29
                                    

Emir'in ağzından

-Korkuyorum anlamıyor musun? Sana benim yüzümden bir şey olmasından deli gibi korkuyorum. Seni uzaktan izlemekten, saçlarını okşamaktan sıkı sıkı sarılmaktan , en çok da neden korkuyorum biliyor musun? Seni delicesine severken kaybetmekten korkuyorum.diyerek dudaklarına kapandım. Ellerimden bişey aktığını hissedince o aldığım çilek tadından zor da olsa ayrıldım. Ağlıyordu bir gülüşüne ömrümü adadığım, bir göz yaşına istese dünyayı ayaklarına sereceğim. Hem ağlıyor, hem titriyordu. Gökler aşkıma şahitlik eder gibi üzerimize yağmurlarını bırakmaya başladı. Fazla mı ileri gittim diye düşünmeden edemedim. Titremesinden anladım ilk öpücüğünü almıştım. Bir yanım mutlu olurken , diğer yanım korkmaya başladı. Ya o seni sevmiyorsa.
- Suna'm bi şey söyle , bağır , çağır , vur ama yeter ki bir kelime et.
- Sen... sen şimdi beni... mi seviyorsun? Ama nasıl olur Leyla hocayla siz sevgili değil miydiniz. Diye zorda olsa konuşmuştu. O böyle konuşunca yüzüme bir gülümseme yerleşti. Kolları mı açarak ona sıkı sıkı sarıldım. Hiç bırakmayacak gibi , o an gemileri yakmıştım. Ne öğretmenliğim, ne yaş farkı, ne Safiye teyze'nin Suna hastahane de yatarken kızımdan uzak dur diye beni tehdit etmesi hiç bir şey umurumda değildi. Kim kalbine söz geçire bilmiş ki , insanoğlu uzak kalmak istedikçe daha çok çekiliyor sevdiğine , canının yanacağını bile bile , zor bir dönemin kendini beklediğini bildiği halde yine de mutluydum. Ben , sevdam birde Sunam vardı.
- Sen yanlış anladın bizim aramızda hiç bir şey olmadı. Olmayacakta bu kalp senin için attıkca
- Gerçekten mi? Dedi kollarımın arasında heyecanlanmıştı duymak istediği kelimeler işte bunlar der gibisinden.
- Gerçekten yeşil gözlüm inan bana. Kızdın mı bana seni sevdim diye?
- Evet kızdım. Kızdım demişti kolları mı hafifçe gevşetip yüzüne bakmaya çalıştım. Yağmur dan ikimizde sırıl sıklam olmuştuk.Konuşmayı unutmuş gibiydim ne diyecektim ki şimdi ben nasıl sevdirecektim kendimi ona , benim şaşkın yüzüme bakıp gülmeye başladı.
- Evet kızdım neden daha erken söylemedin diye kızdım. Başkasını seviyorsun diye ne kadar acı çektim haberin var mı senin.
-Yani sende bende...
- Evet bende seni seviyorum. Sıkıca tekrar sarıldım. Etrafımda döndürmeye başladım. O kadar mutlu olmuştum ki , seni seviyorum, seni seviyorum diyerek döndürmeye devam ediyordum. Durup aşık olduğum yüze tekrar baktım. Yüzünü avuçlarımın arasına alıp , alnına bir öpücük kondurdum. Buz gibi olmuştu ani bi hareketle kucağıma aldım. Beklemediği bu hareket karşısında önce şaşırıp sonra bağırmaya başladı.
- Ya Emir napıyorsun indir beni
- Buz gibi olmuşun arabaya kadar taşıyorum sevgili mi?
- Sevgili mi ?
- Değil miyiz yoksa.
- Öyleyiz değil mi? Diye gülmeye başladı. Arabaya getirip koltuğa oturttum. Kendimde geçince arabaya hemen kalarüferi çalıştırdım. Arabanın içinde ikimizde sessizce oturuyorduk.
-Emir şimdi ne olacak. Yani bunu biri duysa sende bende zor duruma düşeriz.
- Biliyorum güzelim. Sen okuldan çıkana kadar gizli saklı yaşarız sevgimizi. Sen okulu bitirir bitirmez gelip isterim seni , sen ne zaman istersen de düğün yaparız. Şaşkınlıkla bana baktı.
- Ne bakıyorsun öyle geç bile kaldım. Artık seni bulmuşken tekrardan kaybedemem. Bu benim sonum olur. Gözleri dolmuştu sıkıca sarıldı bana tek kolu izin verdikçe. Bu duygusal havayı dağıtmak için konuşmaya başladım.
- Bu arada çok kıskanç olduğu mu unutma Anıl'dan başka erkek sinek görmeyecem yanın da ona göre yoksa külahları değişiriz.
- Aynı şeyler senin için de geçerli
- Sevgilimin emirleri benim için şereftir.
- Sevgilin çok üşüdü artık gitsek mi?
- Son bir şey daha Konya'ya gitmeyeceksin değil mi? Beni bırakmayacaksın.?
- Gitmeyeceğim. Dedi gözlerine kurban olduğum onu daha fazla üşütüp hastalandırmamak için arabayı çalıştırıp ordan uzaklaştık.

Suna'nın Ağzından

      Emir beni ne kadar itiraz etsemde eve kadar getirdi. Arabadan inecektim şimdi ama hâlâ şaşkındım. İmkansız hayelim gerçek olmuştu , bunun bir rüya olmasından öyle korkuyordum ki rüyaysa insanın hiç uyanası gelmiyor bu rüyadan.
- Daldın gittin. Diyen sevmeye korktuğum , dokunsam elimden sabun misali kayıp gidecek gibi olan sevdiğime baktım. Şimdi bu adam benimdi, benim sevdiğimdi , bana aitti.
- Şaşkınım sadece , her şey bitti dediğim zaman. Yeniden doğmuş gibi oldum.
- Farkındayım ama mutluluğu muzun daha başlangıcı bu asıl mutluluk sen okulunu bitirince başlayacak yeşil gözlüm.  Söylediklerinin ardından alnımla saçımın arasına bi öpücük kondurdu.
- Hadi gir artık eve annen merak eder. Yarın okulda görüşürüz yeşil gözlüm. Dedi Emir. tekrar baktım onun mavi gözlerine , bıraksalar bir ömür bakarım hiç bıkmadan. "hoşçakal" diyerek indim arabadan. Tek kolumun el verdiği kadar çantamdan anahtarımı buldum. Kapıyı açarken tekrar sevdiğime baktım. Orda duruyordu hala beni izliyordu elimi kaldırıp hafif sağa sola salladım. Eve girdiğimde araba sesi duyuldu gitmişti gönlümün sahibi. Anneme bakındım mutfakda yemek yapıyordu ona gözükmeden " ben geldim " diye bağırarak odama çıktım. Anneme Konya'ya gitmekden vazgeçtiği mi söyleyecektim daha ama şimdi değil. Odama kendimi atıp , yatağıma uzandım gözlerimi kapatıp buğün olanları düşündüm. Çok mutluyum yattığım yataktan geri kalkıp odanın içinde turlamaya başladım. Kendi kendime gülmeye başladım. Herkesin sevgisi karşılık görse insanlar mutlu olsa ne güzel olurdu. Ay mutluluk dan şimdi kendimi balkondan atacam. En iyisi annemin yanına gidip şu okul meselesini konuşmak , hem biraz kafam dağılmış olur.
      Anneme kararımdan vazgeçtiğimi söyledim. Önce biraz kızdı çocuk oyuncağı mı bu böyle diye, sonra baktı. Ben bu şekil de mutluyum, kabul etti canım annem ya hiç kıyamaz yavrusuna. Annemle yemek yiyip, masayı toplayıp odama tekrar çıktım. Zorda olsa uyumaya çalıştım. Sabah erken kalkmalıyım daha okula gidecem.  Emir'i görecem çok işim var çok. Telefonum titreyince gelen mesaja baktım. "İyi geceler yeşil gözlüm" bende " Sanada iyi geceler bitanem" diyerek uykunun kollarına kendimi bıraktım.
     Alarımsız bir güne uyanmak değişik bir duyguymuş. Annemin işe gittiğini anlayınca bende , hemen hazırlanıp okulun yolunu tuttum. Okula giderken bir arabanın yanıma durduğunu fark ettim. Kafamı çevirip baktığım da bunun Emir'in arabası olduğunu anlamam uzun sürmedi. Camı açıp
- Küçük sevgilimle baş başa kahvaltı etmek istedim , umarım yoğun bir programı yoktur." Dedi gülümsedim.
- Maalesef geç kaldınız beyfendi , başkasına sözüm var. O gülen yüzü aniden sinirli bir hal alırken
- Kim lan o dingil. Suna beni delirtme dün ben sana ne dedim. Erkek sinek dahi görmeyecem yanında demedim mi?
- Bu dediğine doktorlarda dahil mi?
- Nasıl yani
- Yani diyorum ki kolumdaki alçıyı aldırcam.   Erkek, kadın diye ayrım yapacak değilim heralde. Kıskanç sevgilim.
- Şunu baştan söylesene kafayı yiyordum. Hadi atla beraber gidelim.  Bu kıskanç hallerine alışık olmasam da , seven kıskanır metodunu uygulayarak bindim arabaya. Hastahaneye geldiğimiz de Emir'in zorda olsa alçıyı aldıracak kadın doktor bulmasının ardından , sorunsuz bir şekilde okula gelmiştik. İlk derse geç kaldığımız dan dolayı okulun içine kadar beraber girmiştik.  Ben kendi sınıfıma oda öğretmenler odasına yönelirken hızlı adımlarla gelip yanağıma bi öpücük kondurdu. Ben daha ne olduğunu anlamadan devam etti.
- İyi dersler yeşil gözlüm , sevgilimken herhangi bir öğrencim gibi davranmak çok zor olacak.
- Benim için de öyle ama yapacak bir şey yok katlanmak zorundayız.
- Hadi geç kalma , müdürlede ben konuşurum nakil işini sen merak etme , sen derslerine odaklan.
- Tamam canım hadi görüşürüz. Diyerek sınıfıma girdim. Türkçe hocasına alçımı aldırdığım için geç kaldığı mı söyleyince anlayışla karşıladı. Yerime geçtim  Anıl'ın "neden bana haber vermedin" diyen sözlerini es geçerek derse odaklanmak istedim.
     Teneffüs de tek dert ortağım Anıl'a her şeyi anlattım. Ondan gizlim saklım olamazdı. Başta karşı çıksa da küçüklükten beri bu aşk için yıprandığı mı bildiği için benim adıma mutlu olduğunu söyledi. Girdiğimiz ders bedendi Emir'i bir daha görememiştim. Beden hocası arkadaşlara eğitim yaptırırken ben yeni kendimi toparladığım için beni serbest bırakmıştı. Bende bi banka oturup arkadaşları mı izlemenin daha keyifli olacağını düşündüm. Yanımda bi hareketlilik olunca yanıma oturan kişiye baktım. Yağız hocaydı.
- Alçıdan kurtulmuşun , senin adına sevindim.
- Teşekkür ederim hocam.
- Biliyor musun?
- Neyi hocam
- İnsanlar çift yaratılmış sözünü.
- Duymuştum hocam , ama şimdiye kadar pek rastlamadım böyle bir olaya.
- Ben rastladım sana, ona çok benziyorsun.
- Kime hocam?
- Eski sevdiğim kıza
- Eski derken ayrıldınız mı?
- O hiç benim olmadı ki sevmedi beni, başkasını seçti.
- Üzüldüm adınıza hocam.
- Üzülme senin kaderin ona benzemesin
- Neden ki?
- Düğün günü öldürüldü, yüzün gibi kaderin ona benzemesin. Dediği sözle sanki beynimde şimşekler çaktı.
    
Merhaba arkadaşlar  öncelikle bölüm geç geldi kusura bakmayın , cidden çok kötü hastayım. Yinede sizi kırmak istemedim. Ne kadar iyi yaza bildim bilmiyorum kötü olmuşsa af edin. İyi okumalar.

 MATEMATİK ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin