Bölüm 10. Bedel Ödemek

8.7K 267 33
                                    


Emir'in ağzından

      Aklımda sürekli Suna vardı şimdi nasıldır, bir şeye ihtiyacı olur mu bu düşüncelerle kendimi Suna'nın evinin önünde buldum. Işıklar kapalıydı telefonunu aradım ulaşılmıyordu. Uyuduğunu düşünerek parti alanına gittim. Zaten hiç gelmek istemiyordum neden ki Yağız'ın bu kadar ısrarı Parti'nin yapıldığı otele gelince Nazan teyzeyi gördüm heyecandan eli ayağı birbirine dolanıyor.
- Ahh Emir oğlum hoşgeldin
- Hoşbuldum Nazan teyzem , nasılsın?
- Çok mutluyum oğlum , gel seni Yağız'ın sevdiği kızla tanıştırayım. Yağız ve bir kızı sevmek hayatında kimseye yer vermeyen bir insandır Yağız yaptığı işlerden dolayı, bu kızı sevdiyse gerçekten ona değer veriyordur. Nazan teyze kıza bi şey söyleyip bana dönmesini sağladı. Keşke hiç dönmeseydi  , keşke ben bu partiye hiç gelmeseydim , keşke bu gerçekle hiç yüzleşmeseydim. Karşımda Suna beyazlar içinde bir kuğu gibi bana bakıyor. Bir şeyler söylüyor ama ben onu duymuyorum. Yalanlarını duymakta istemiyorum.
- Hocam durum sandığınız gibi değil.
- Kes sesini Suna , yalanlarını duymak istemiyorum.
- Hocam beni dinleseniz anlayacaksınız nolur bi dinleyin.
-Yürü. Diyerek bileğinden kaptığım gibi peşimden sürüklemeye başladım. Ona ne kadar kızgın olsam da burada bırakamazdım otelin dışına çıkınca bi el omuzumdan tutup beni durdurdu yandan bi bakış attığımda bunu yapan Yağız dı omuzumun üzerinde ki eli ittim.
- Sen hiç karışma senle sonra görüşecegiz.
- Benim partimden , benim misafiri mi götüremezsin Emir bırak Suna'yı.
- Bak bakalım nasıl götürüyorum.
- Dur dedim sana.
- Arabaya bin Suna
- Ama hocam
- Sana ne diyorsam onu yap Suna bin ve sakın çıkma. Delirmiş gibiydim ben sinirle bağırınca arabaya bindi. Arkamı dönüp Yağız' a bi yumruk attım. Yakasından tutup  yerden kaldırdım.
- Etrafında o kadar kız varken neden Suna lann . Ağzındaki kanı yere tükürerek konuştu.
- Ben onu seviyorum ilk gördüğüm andan beri
- Ne demek lann seviyorum , can dostum demem yemin ederim öldürürüm seni.
- Ne bu öfken sende mi seviyorsun onu. Bu cümlesi iyice öfkelenmeme sebep olmuştu.  Kendimi durduramıyordum kaç tane yumruk attım bilmiyorum kolumun tutulmasıyla başımı çevirdim. Suna idi gözlerinin yeşili bi girdap gibi yine beni içine çekiyordu. Her zaman kaçarken yine kendimi onda buluyorum , bir tek onun yanında huzurluyum , mutluyum çocuk gibiyim ne bu duygunun adı sevmek mi , aşk mı , hoşlantı mı ? Yoksa  dünyada  bir sürü meyve  varken ,yasak meyve olduğunu bile bile ilgi duymak mı?
- Hocam napıyorsunuz öldürecek siniz? Yağız'ın yanına çöküp başını kaldırdı.
- Yağız hocam iyi misiniz?
Onları o şekilde daha fazla görmek istemedim arabama atlayıp deniz kenarına gidip nefes almak istedim. Onları öyle gördükçe boğulmuş gibi hissettim deniz kenarına gelince kendimi arabadan dışarı attım hemen. Görüntüler gözümün önüne bir bir gelmeye başladı. Bitsin istedim bu acı  arabayı kaç kere yumrukladım bilmiyorum elim kandan görülmez bir hâl aldı.
- Niye Suna niye bu kadar mı nefret ediyorsun benden , bu kadar mı imkansısız, bu kadar mı dağlar var aramızda , bu adar mı canın yandıda bedel ödetiyorsun bana. Ödemeye razıyım yemin ederim tek bir güzel sözün için her gün ölmeye razıyım. Düşündüm Yağız'ın yanına koştuğu geldi aklıma , benim de canım yansa gelirmiydi benim yanıma da , yüzümde bi tebessüm belirdi acı gerçekle yüzleştim gelmezdi , insan nefret ettiğinin canı yanıp ,yanmadığını merak eder mi dedi acı gerçekler.

Suna'nın ağzından

       Yağız hoca biraz kendini toparlayınca bi taksiye atlayıp eve geldim. Emir hocayı her aradığım da ulaşılmıyordu telefonuna olanları aklım almıyor. Beni bi kez olsun dinlemedi yanlış anladı. Haklı dedi iç sesim sen ona yalan söyledin. Sen sana yalan söyleyen bir insana bir daha inanırmıydın.  Düşüncelerimin birini unutmadan bir diğeri geliyor peşinden , yanlış anlamasına neden bu kadar üzüldüm ki , keşke şimdi nerde olduğunu bilsem hiç konuşmasa da benimle,  yanında otursam , çıldırmış gibiydi yine sinirlimidir bana , bu düşüncelerle odada volta atmaktan sabahı ettim uykudan zor uyanan ben sıfır uykuyla sabahın erken saaatinde okulun yolunu tuttum ne yapıp edip buğün Emir hocayla konuşmam lazım.  Okula geldiğim de öğretmenlerin yanında göremedim Emir hocayı. Bugün dördüncü ders matematikti nasıl olsa gelecekti. Bugün konuşmam lazım yanlış anladığını söylemem lazım. Niye bunu yapmak istediği mi de bilmiyorum sadece içimden öyle yapmak geliyor kendimi affettirmek geliyor yapacam da. Sınıfa girip matematik dersinin gelmesini dört gözle bekledim buğün sanki farklı bir insan gibiyim hiç yapmadığım şeyleri yapıyorum. Matematiği dört gözle beklemek gibi üçüncü ders nihayet bitmiş teneffüs zili çalmıştı. Hızlı adımlarla koridorda Emir hocayı aradım yoktu. Öğretmenler odasındadır diyerek kapıyı tıkladım ama ordada yoktu.
- Bi şeymi istemiştin. Diyen Leyla hocaya sormak dışında başka çarem kalmamıştı.
- Hocam ben Emir hoca'ya bakmıştım. Ödev vermiştide bi soruyu yapamadım.
- Emir hocanız bir haftalığına izin almış bana sor istersen.
- Yok hocam önemli değil ben gelince kendisine sorarım. Diyerek çıktım odadan ne demek izinli ya peki ben nasıl konuşacam aklıma gelen fikirle gözlerim de resmen ampul yandı. Ee ben Emir Hoca'nın evini biliyorum o okula gelmiyorsa ben evine giderim. Okul çıkışı kapıda beni bekleyen Yağız hocayı hiç beklemiyordum.
- Suna biraz konuşalım mı?
- Konuşacak bi şey yok hocam izninizle
- Dün akşam.
- Dün akşam ben size borcumu ödedim bitti hocam, bundan sonra lütfen bana bir daha iyilik yapmayın sınıf hariç yanıma dahi yaklaşmayın. İyi günler diyerek. Yanından uzaklaştım taksiye atlayıp Emir Hoca'nın evinin adresini verdim. Taksinin içinde nasıl özür dilesem diye provalar yapıyordum. Eve gelip kapısının zilini çaldım , kapıyı açanla dondum kaldım , Emir Hoca'nın arkadan yarı çıplak haliyle gelip konuşması ile de başımdan aşağı kaynar suların dökülmesine sebep oldu.
- Kim gelmiş Leyla'cım.


Umarım beğenirsiniz arkadaşlar. Bir diğer hikayeme de bakmayı unutmayın lütfen.

 MATEMATİK ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin