Bölüm. 15 Baba hasreti

7.5K 227 54
                                    

- Bunları neden bana anlatıyor sunuz hocam , sevdiğiniz kıza benzediğim için mi?
- Hayır bilakis sende aynı hatayı yaparsan sonun ölümle biteceği için anlattım. Yıl sonuna kadar bekleyeceğim , benim olacağın günü
- Yeterr saçmalamaya başladınız , bu bir şakaysa hiç hoşuma gitmedi haberiniz olsun. Diyerek hızlı bir şekilde ayağa kalkıp gitmek için arkamı döndüm. Tam bu sırada kolumdan tutup , saçmalamaya devam etti.
- Sakın bu söyledikleri mi duymamazlıktan gelme. Sakın birini sevmeye kalkma , senin kaderin benim elimde , o gece sahilde bana sarıldığın zaman kendi ellerinde teslim ettin bana. Yıl sonuna kadar kendini hazırlasan iyi olur. Hadi şimdi git derse.
- Hastasın senn , bırak kolumu?
- Sadece sana hastayımm. Dedi ve kolumu biraz olsun gevşetti bunu fırsat bilim son gücümle çektim kolunu , hızlı bir şekilde yanından ayrıldım. Söyledikleri kafamda dönüp duruyordu. Kimdi bu adam , neydi öğretmen kılığına girmiş bir mafya mı ? Yoksa genç kızları karısı yapmak için uğraşan bir zorba mı? Okuldaki konuşulan söylentiler doğruymuş demek. O gün bana ormanda saldıran da mı bu mafya kılıktı adamdı yoksa. Düşünceler beyni mi kemirerek ilerliyordum. Taki bir gövdeye çarpana kadar. Başımı kaldırdığım da sevdiğim adamı görmemle biraz olsun tebessüm etmem bir oldu.
- Ne bu dalgınlık ,görende sanki birinden kaçar gibi bi halin var sanır. Yoksa beni göremediğin için mi bu telaşın yeşil gözlüm.
- Y. Yoo b.ben kimseden kaçmıyorum sana öyle gelmiş.
- Zaten şaka yapmıştım. Güzel yüzlüm. Etrafıma bakıp Emir'i uyarır şekilde konuştum.
-N'apıyorsun Emir biri duyacak şimdi.diyerek gözlerimi gözlerine diktim.
- Kimin ne duyacağı umrumda değil ne oldu sana betin benzin atmış. Biri bişey mi dedi?
- Yok kimse bişey demedi. Ne diye bilirler ki malum havalar soğuyor yavaş yavaş, üşür gibi oldumda sınıfa gireyim demiştim. Ne olur inanmış olsun diye içimden de dua ediyordum. İnsanın en son isteyeceği şeydir sevdiğini ateşe atmak. Emir öğrenirse bunları , hiç iyi olmaz.
- Tamam yeşil gözlüm hadi gir sen sınıfa üşüme daha fazla. Okuldan sonra bir şeyler yapalım mı?
-Şeyy benim bi işim vardı okuldan sonra. Yarın okul çıkışı yapsak olur mu?
- Ne işin var?
- Sonra anlatırım.
- Peki güzelim sen nasıl istersen , öyle olsun. Emir'e hafif tebessüm ederek, yanından geçerek sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Lütfen beni affet sevdiğim Yağız denen adamın nasıl bir manyak olduğunu öğrenmem lazım. Okul çıkışı takip edecektim onu bir açığını bulup ihbar edecektim. Gözlerinde ki kararlılığı gördüm. Tam bir psikopat gibiydi daha önce fark etmediğim için kendime kızdım. Emir beni çok uyarmıştı neden dinlemedim ki onu sanki... Sınıfa girdim öğretmenin gelmesiyle kendimi , az da olsa derslere vermeye çalışıyordum ama olmuyordu. Anıl bendeki durumu fark etmiş olacak ki bi kaç kez neyim olduğu sordu. Hiç bir şey yokmuş gibi iyi olup , hiç bir sorun olmadığı mı söyledim. Nihayet onca saatin sonunda çıkış zili çalabilmişti. Anıl' a Emir'le buluşacağımı söyleyip yanından ayrıldım. Yağız denen psikopatın çıkmasını bekledim. Kuytu bir köşeye sinip ve nihayet beklediğim zaman gelmiş ve Yağız çıkmıştı. Arabasına binip sürmeye başladı. Önceden çağırmış olduğum taksiye binip şoföre , öndeki arabayı takip edeceğini söyledim. Bu şekilde kendimi bir dizi senaryosunun için de gibi hissettim ama başka çarem yoktu. Bu adam kimdir nedir öğrenmem lazımdı. Yağız denen psikopat okul binasının biraz gerisinde durdu. "Niye durduki şimdi bu" diye kendi kendime söylenirken bir anda Gizem belirdi sanki bir köşede bu psikopatın arabasını bekliyormuş gibi hiç vakit kaybetmeden taksinin kapısını açarak ön koltuğa oturdu ve araba yine hareket etmeye başladı. Neler olduğunu bilmiyorum ama kafam iyice karışmıştı , yoksa bu öğretmen bozuntusu laflarıyla Gizem'i de mi tuzağa düşürdü. Belki de benim bilmediğim başka şeylerde vardır. En kısa zamanda bu düğümü çözecektim sonucu ne olursa olsun.
Araba bir villanın önünde durdu. Gizem arabadan inip el sallayarak eve doğru ilerledi. Ne yani Gizem bu evde mi yaşıyor , ben onun bizim gibi sıradan bir insan sanıyordum. Böyle bir evde yaşıyan insan özel okul yerine neden devlet okuluna gitsin ki.Gördüklerim karşısında gözlerimi tekrar tekrar açıp kapatıyorum belki ben yanılıyorum diyerek ama yok. Bu iş gittikçe canımı sıkmaya başlamıştı. Ben bunlar sevgili gibi takılacaklar zannederken öğretmen bozuntusu Gizem'i bıraktığı gibi devam etmeye başladı tabi bende peşinden.

Bir saat bir yolculuğun ardından İstanbul dan tamamen kopmuş kuş uçmaz , kervan geçmez dedikleri yerlere gelmiştik.Yağız'ın arabası yıkık dökük bir deponun önünde durunca , bende taksiyi durdurup indim.
-Kızım buralar bek tekin yerlere benzemiyor bekliyeyim istersen seni. Diyen şoför amcaya döndüm yüzümü endişesini gözlerinden okunuyordu. Hafif tebessüm ederek yüzüne baktım. Söylediklerine minnet duyarak teşekkür edip gitmesini söyledim. Bu devirde böyle insanların olduğunu bilmek insanı iyi hissettiriyordu.Taksi gözden kaybolunca adımları mı depoya yönelttim. Bir taraftan yürürken bir taraftan da kontrol ediyordum her yeri bu depo dışında hiç bir şey yoktu. Depo desen nerdeyse harabelikten çökmek üzere ne işi olabilir bu kadar gizli? Depoya yaklaştıkça vücüdum benden habersiz titremeye başladı. Korkuyordum ama neler olduğunu öğrenmeden de dönmek yoktu. Korkusuz korkak dedikleri kişi şu an olarak tam bendim heralde. Camları kırık pencereden kendimi gizleyecek şekilde bakmaya başladım. Ortada sandalyeye bağlanmış biri , sağında ve solunda da ayakta duran ,siyah takım elbiseli iki adam vardı. Yüzlerini hiç birinin göremedim.Sırtları bana dönüktü , ben yüzlerini görmek için çabalarken kadraja bu kez psikopat girdi. Siyah gömleginin kollarını dirseklerine kadar kıvırdı , sandalyede bağlı duran adama vurunca , adamın yüzü yana savruldu kandan yüzü gözükmüyordu , ağzımdan korkunun verdiği ufak inilti koptu. Aniden iki elimle ağzımı kapadım ama çok geçti.
- Neydi o ses
- Biz ses falan duymadık efendim
- Ben size duydunuz mu diye sormadım , gidin o ses kimden çıktıysa bulun getirin bana çabukk. Gerizekalılar... Diyen Yağız bir ileri bir geri volta atmaya başladı. Ben ise beni yakalayacaklar korkusu ile oturduğum yerden kalkamadım , çünkü eninde sonunda beni göreceklerdi etraf boş araziydi çok çabuk gözükürdüm. Bir deponun etrafında da ne kadar gizlene bilirdim. Ben ne yapacağımı kara kara düşünürken omuzuma bir el kondu. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor , bitti işte Suna sonun geldi sende o adam gibi dövülerek öleceksin diyorum. Yavaşça omzunu tutan elin sahibine yüzümü döndüm.Dönmemle aşığı olduğum o mavilerle karşılaştım. Korkum uçup gitmişti sanki onu görünce hızlı şekilde ayağa kalkıp boynuna sarıldım.
-Emir'im dedim kokusunu içime çektim, sanki bir daha hiç alamayacak gibi sıkı sıkı sarıldım hiç bırakmayacak gibi. Neydi bu içimdeki iğrenç his ,hiç sevmedim ben bu hissi. Ben onsuz bir dünya düşünemem ki." Senin ne işin var burda " dedim içimdekileri bir kenara bırakarak.
- Bunu benim sana sormam gerekmiyor mu? Ama önce burdan gidelim çabuk.diyerek beni kendinden ayırıp elimden sıkı sıkı tuttu. Hareket edeceğimiz sırada başına silah dayandı.
- Kıpırdadığın anda mermiyi kafana yersin. Diyen Yağız'ın adamlarından biriydi. Ben böyle görünce göz yaşlarım durmak bilmiyor hepsi benim suçum diyorum.
-Ağlama yeşil gözlüm hiç bir şey olmayacak el ele çıkacağız burdan. Diyerek Emir beni teselli ediyordu. Adam sanki Emir'i konuşmasıyla bir şey hatırlamış gibi silahı indirdi.
- Emir bey siz misiniz? Diyerek yüzünü kendine çevirdi. Çevirince 'kusura bakmayın ,sırtınız dönük olduğu için tanıyamadım. Hadi girelim içeri. Dedi bu gördüklerim , duyduklarım nasıl olur bu diye soru soran gözlerle Emir'e baktım. Gözlerine bana değil , benden başka her nesneye bakıyordu. Biz önde adam arkada depoya girdik. Yağız bizi görünce alaylı şekilde konuşmaya başladı.
-O kimleri görüyorum , Suna konuşmamızın hemen ardından bana bu kadar çabuk geleceğini bilmiyordum.
-Hastasın sen ruh hastası
- Şişt sakin ol güzelim sana böyle laflar hiç yakışmıyor.
- Ne oluyor Suna , ne demek istiyor Yağız.diyen Emir şimdi gözlerime bakıyor benden cevap bekliyordu. Ona dönerek cevap verdim.
- Cidden bunu bana mı soruyorsun. Yağıza değilde bana , aradığın cevaplar iş birlikçinde istersen o sana anlatsın ben gidiyorum. Diyerek kapıya dönüp bir iki adım attım kapıda yine siyah giyimli biri çıktı buda Yağız 'ın diğer adamı galiba "Çekil önümden " demek için yüzüne baktım. Bakmamla yine göz yaşları mı tutamadım ayaklarım tutmaz , dilim sanki lâl olmuştu. Yaşadığı mı hissetmiyordum sanki
- Salih bir adımda sık kafasına. Diyen Yağız'ın sesini duydum. Silahını cebinden çıkardı alnıma dayadı. Arkamda hareketlilik oluyordu galiba Emir yanıma gelmek istedi onu tutuyorlardı.
- Lan onun saçının teline zarar verirsen yaşatmam lan hiç birinizi andım olsun yaşatmam , bırakın lan beni. Emir bağırıyordu ama ben herkese sağır olmuştum. Bugulu gözlerimle babama baktım alnıma silah dayayan "babama" sadece doyasıya baktım.


Nerden nasıl başlıyacağı mı bilemiyorum. Sizleri çok beklettim biliyorum ama bu bekletme keyfi değildi bunuda biliyor sunuz. Ben yanımda olan herkese çok teşekkür ederim. Bu zor zamanımda gerek yorum yaparak gerek mesaj atarak , ben şunu öğrendim biz gerçekten bir aile olmuşuz burda sizin ne kadar iyi kalpli insanlar olduğunuzu öğrendim kısacası iyiki varsınız çok çok seviliyorsunuz.

 MATEMATİK ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin