Bölüm 24. Yaşayamadığım geçmişim

5.4K 198 165
                                    


Emir'in ağzından

 
         Yurt dışına çıktığım gün geri gelmek için biletim hazırdı. Gizem arayıp Suna'nın havaalanında beklediğini söylediği zaman mecbur ordaki bir otelde kalmak zorunda kalmıştım. Leyla ise zaten hiç gitmemişti ki benimle. Suna' ya gözükmeden evine gitmişti. İçimde ise bitmeyen bir huzursuzluk baş vermişti. Yolun sonunda sevdiğimle mutlu olmak vardı ama bu sıkıntı gitmiyordu bir türlü.
    Tam bir hafta olmuştu buraya geleli. Gizem bugün bir plan yapıp Suna'yı o havaalanından uzaklaştıracağını söyledi. Dediğini yaptıda ben Türkiye'ye döndüğüm de Suna yoktu orda. Daha bir hafta olmuşken bile çok özlemiştim. Ben Suna'dan ayrı kalmaya dayanamazdım. Beraber oturup bir çözüm bulurduk. O isterse kaçar giderdik buralardan dünyanın öbür ucuna yanımda Suna'm , çocuğumuz olacaksa her şeye katlanırdım. Elimden geldikçe korurdum onları , kimsenin zarar vermesine izin vermezdim.Valizleri eve bırakıp direk okula gittim. Bütün öğrenciler çıkmıştı ama Suna ile Anıl yoktu. Gizem'i arayıp buluşacagımız yeri söyledim.
     Deniz kenarında ki kayalıklarda oturmuş Gizem'i bekliyordum. Bir şeyler dönüyordu, bunu hissediyordum. Biraz sonra Gizem gelip olanı biteni anlatınca sinirlerim tavan yapmıştı. Bu kızın plan anlayışı bumuydu. Ben yeşil gözlüme zarar gelmesin diye ondan ayrılırken , ona daha çok zarar verdim.
- Sen nasıl böyle bir şey yaparsın bana sormadan. Onu okula rezil etmek ne?
- Ben böyle olacağını bilmiyordum hocam.
- Bu kadar yeter ben gidip Suna'ya her şeyi anlatacam. Hepsi onun iyiliği için olduğunu söyleyecem.
- Geç kaldınız hocam.
- Ne demek geç kaldım?
- Suna ile Anıl...
- Nolmuş onlara
- Evlenmişler
- Nee , nasıl.
Duyduğum an beynimden vurulmuşa döndüm. Ayakta duramayıp yere çöktüm. Yalandı benim Suna'm yapmaz böyle bir şey bu kız yalan söylüyordu.
Daha kendimi toparlayamamışken Gizem'in "abi" demesiyle arka mı döndüm. Yağız burnundan soluyordu. Yanında ise Suna'nın babası vardı. Şerefsiz herif onca şeye rağmen köpekligini yapıyordu yine Yağız'ın. Gizem'e yaklaşıp saçından tuttuğu gibi yere fırlattı.
- Sen benden bunu nasıl saklarsın lan. Nasıl evlenir. Seni de , o Suna'yı da ve seni de öldürecem Emir.  Diyerek kendi kardeşinin kafasına bir el ateş etti. Gizem kanlar içinde yere yığılmıştı. Hemen yanına koştum. Çoktan ölmüştü. Kafam da demir parçasını hissettim. Sıra benimdi peki ya Suna.
- Beni öldür ama Suna'ya dokunma. O hamile.
- Onu öldürmekten beter edecem . Doğurunca çocuğunu kendi gözleriyle öldürecem . Her gün yalvaracak bana öldür beni diye.
Bu sözler beni çileden çıkarmıştı. Ani bir hareketle kolunu kavradığım gibi silahı ben elime aldım. Sırtarıyordu resmen.
- Sıkamayacağın silahı eline alma boşuna, ver onu bana.
- Sevdiklerimin acısından haz alan bir insanı öldürmeyi geç,  beter ederim. Diyerek ateş ettim. Vurmuştum Yağız'ı karnından acısına aldırmadan eli beline gitti. Bir silah daha çıkardı . Bu sefer hedef bendim. Benim ölümüm Suna'yı yaşatacaksa razıydım ölmeye. "Seni seviyorum Suna'm" diye fısıldadım. Gözlerimi kapattım. Bir silah daha patladı. Gözlerimi açtım. Yağız yerde yatıyordu. Suna'nın babası ateş etmişti.
- Bakma öyle evlat kızımı göz göre göre bu itin eline bırakamazdım.
Siren sesleri yankılanmaya başlamıştı bile.
- Suna benim öldürdüğü mü bilmesin. Hapise girdiğimden haberi olmasın. Beni kötü bilip mutlu olsun o adamla.
- Benim öldürdüğümü de bilmesin evlat. Yağızı yakalattım sansın. Bu ikimizin arasında sır kalsın.
- Tamam Salih amca , çocuğumun üzerine söz veriyorum.  Polis gelmiş elimize kelepçeleri takmıştı.

Şimdiki Zaman

-Daha ne kadar bakmayı düşünüyorsun o pencereden Emir.
- Suna ile kızım dışarı çıkarsa , onların o görüntülerini kaçırmak istemiyorum Fırat.
- Zor değil mi uzaktan seyretmek, gidip anlatsan her şeyi.
- Ne diyecem kızıma senin baban bir katil mi diyecem.
- Onlar için katil oldun. Onlar için beş yılın gitti onlardan uzakta.
- Beş yılı mı değil , onların mutluluğu için ben ömrümü vermeye hazırım.
- Konuştun mu Suna'yla Masal'ı gösterecek mi sana.
-Konuştum yüzüme bile bakmadı. Kızımı göstermeyecek biliyorum.Nefretle  bakıyor bana. Oysa Anıl'a nasıl da sevgiyle bakıyor.
- Aşık mı diyorsun ona.
- Bilmiyorum öyle gibi. Zaten bu saatten sonra beni sevmesini beklemiyorum. O Anıl'la mutlu araya girmeye hakkım yok. Sadece özlediğim de kızımı göreyim bir saat de olsa izin versin onada razıyım.  Baban olmasaydı Fırat , ne mesleğime döne bilirdim. Ne de bu hayatı yaşabilirdim. Babana da sanada çok şey borçluyum.
- Dur be oğlum drama bağlamayalım yine. Bak çıktı seninkiler.
Kaç saatin ardından beklememe değmişti. Çıkmışlardı bahçeye. Evim onların evin karşısında idi. Böylelikle hasret gideriyordum. Kızım bana benziyordu. Keşke annesine benzese idi. Güzelliği huyu ama kızım benim kopyamdı sanki. Onların bu mutlu hallerini gördükçe bende mutlu oluyordum. Hayal kurmak istemiyordum artık kurduğum hayallerim boğazımda kaldı. Şimdi  olduğu gibi Anıl işten gelmişti. Kızımla , Suna onu karşılıyordu. Masal Anıl'ın kucağına atlamış öpüyordu yanaklarından. Anıl diger elini ise Suna'nın beline atarak evlerine girmişlerdi. Bir hayalimin daha üzerine çizik atmıştım. Elimi yumruk yapıp duvarı yumruklamaya başladım. Hani erkekler ağlamazdı benim gözümden yaşlar niye akıyordu öyleyse. Hani dayanırdım yeterki onlar mutlu olsun diyordum. Niye dayanamıyorum peki.

Suna'nın ağzından

     Yemeğimizi yemiş salona geçmiştik. Anıl ile Masal oyun oynuyordu. Anıl eşek oluyor. Masalda onun sırtına biniyordu. Anıl birde eşek gibi bağırınca Masal'ın kahkaları evi inletiyordu sanki. Onların bu hallerine gülmeden edemiyordum. Emir'in bugünki konuştukları geldi aklıma. Sevdiğini söylüyordu , Masal'la görüşmek istiyordu. Onca yıl hiç bişey olmamış gibi onca acıyı bana çektirmemiş gibi birde gelip yüzsüz bir şekilde bunları diyordu.
- Hayatım sana diyorum duymuyor musun beni?
- Özür dilerim dalmışım , ne demiştin.
- Yarın diyorum kızımızı da alıp anneme mi gitsek.
-Olur sen nasıl istersen, uyar bana.
- Senin neyin var durgun gibisin.
- Yok bir şey Anıl dalmışım sadece. Kızım hadi artık yatma vaktin geldi.
- Anneciğim biyazcık daha.
- Olmaz Masal yoksa büyüyemezsin kızım.
- Ben büyüyünce kaydeşim küçük oluy onu ceveysiniz dimi anne.
Anıl ile birbirimize bakmıştık.
- Nerden çıkardın anneciğim şimdi kardeşi
- Mert'in kaydeşi vay benim yok , bende istiyoyum. Hem büyüdüm aytık ben.
- Tamam kızım sonra konuşalım bu konuyu. Hadi dadın yatırsın seni bende geliyorum şimdi.
Masal yukarı çıkarken , Anıl düşünüyordu.
- Ne düşünüyorsun.
- Sence de Masal haklı değil mi?
- Anlamadım nasıl yani.
- Bu evliliği gerçeğe dönüştürmenin zamanı gelmedi mi sence Suna. Ben seninle aynı yastıkta uyumak istiyorum. Seni seviyorum gerçekten karım olmanı istiyorum. Masal gibi çocuklarımız olsun istiyorum. İlk defa senden bir şey istiyorum. Ne olur bana bunları çok görme Suna.
- Anıl ben ne diyeceğimi bilmiyorum.
- Sadece düşün lütfen. Çokta düşünme sabrım kalmadı artık.
- Tamam düşünüp kararı mı verecem. Dedim yukarı odama çıktım. Anıl 'ın söyledikleri , Emir'in söyledikleri kafamı allak bullak etmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Galiba Anıl haklıydı. Emir'i unutmalıyım artık Anıl'la gerçek bir gelecek kurmanın belkide vakti çoktan gelmiş, geçiyordu bile.

 MATEMATİK ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin