Bölüm 16. Aşk bize yakışıyor

6.7K 230 38
                                    

     Hani derler ya zaman kavramı durdu diye. Keşke zaman benim için de dursaydı ve tekrar hiç çalışmasaydı. Konuşmaya başlarsam , sözlerimin ağırlığından herkes nasibini alacaktı. Kırıldığım gibi kıracaktım bende. Dilim lâl ,beynim kelimeleri unutur oldu. Başıma babam tarafından dayanmış bir silah , arkamdaki adamların gerçek yüzleri , neyin günahıydı bu , bedelini benim ödediğim. Gözlerimi babama diktim , oda bana bakıyordu , bir pislige bakar gibi bakıyordu. Sahibinden onay bekliyordu. Vur emrini duyunca , kendi canından , kanından olan kızını vuracaktı.
-" Beni nasıl tanımazsın , yıllarca seni bekledim ben. Gelmeni bekledim. " Bu çıkışımı hiç beklemiyordu eli titredi , gözleri hafif seğridi. Arkadan Emir'in " bu ne demek  Suna " dediğini duysamda cevap vermedim. Devam ettim içimi kavuran o sözlere.
- "  Beni nasıl tanımazsın , ben senin yaraladığın o küçük kızım. Hiç mi yok gözlerinde geçmişin izleri , çokmu değişmişim. Oysa hâlâ ben bıraktığın o gün gibiyim. Hiç mi merak etmedin beni , oysa ben yüzünün her milimini aklıma kazıdım unuturum diye , fotoğrafın hep yastığımın altında durur.  Beni nasıl tanımazsın baba. Ben senin karanlığa mahkum ettiğin o küçük kızım.  Bu kadar mı çok istedin kızını unutmayı" dedim artık ağlıyordum. Babama baktım silahı tamamen indirmiş , olan biteni anlamaya çalışıyordu. Başı öndeydi söylediklerimi hazmetmeye çalışıyordu. Sonra bir şey hatırlamış gibi gözlerini bana dikti. Hafif kollarını açarak bana bi adım geldi.
-" Kı. Kızım ben , ben tanıyamadım" kelimeler ağzından zorlukla çıkıyordu.
-" Ne yapmamı bekliyorsun , demin başıma silah dayayan babama hiç bir şey olmamış gibi , koşup sarılma mı? Annemle beni terkettiğini unutup sarılma mı bekliyorsun? Ben her gün belki gelirsin umuduyla , güneşin altında sabahtan akşama kadar kapı önünde beklediği mi unutup sarılma mı bekliyorsun?"  Elleri iki yana düşmüştü. Bagırmaktan artık zor nefes alıyordum. Bir an önce burdan çıkmak için kapıya doğru yöneldim. Arkamdan biri geliyordu.  Emir olduğunu biliyordum. Nihayet depodan uzaklaşmıştım. Emir bana yetişerek kolumdan tutup kendine çevirdi. Gözlerim gözlerini buldu , tıpkı o gün gibi bakıyordu. Acıyordu bana , sıkıca sardı bedenini bana , eli saçları mı okşuyordu. Bu hareketi uyuma istediği getiriyordu. Uyuyup bir daha uyanmamak , hepsinin bir rüya olduğunu bilmek.
-" Geçti , ben yanındayım." Ne güzel konuşmuştu , sesine bile aşık olduğum adam. Ama olmazdı bizden artık ne köy olurdu, nede kasaba. Ellerimi kollarının üzerine koyup son gücümle kendimden uzaklaştırdım. Bu hareketi mi beklemiyordu. Bir an afalladı.
-" Suna'm.
-" Suna'm mı güldürme beni, daha düne kadar baş belası olan kız şimdi senin Sunan mı oldu? Dahası ne biliyor musun? O gün ki gibi acıyorsun bana. Babam gidince , aynı bu hareketlerinle teselli etmiştin hatırladın mı? Hatta sözün bile aynıydı." Geçti ben yanındayım. Artık ben varım" İşte ben sana o gün aşık olmuştum. Bu adam beni bırakmaz demiştim. O zaman da yanıldım , şimdide. O adamın benim babam olduğunu biliyordun değil mi? Kesin biliyordun, hepiniz mafya olmuşunuz baksana".
- "Suna yeter , geri alamayacağın sözler söyleme , şuan sinirlisin anlıyorum ama sınırı aşma istersen". Yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordu. Kendini sakinleştirmek için bi kaç kez burun kemerini sıktı. Ama benimde durmaya niyetim yoktu.
-" Naparsın bu seferde sen mi dayarsın silahı alnıma, yada mafya arkadaşına söyler onun adamları mı bitirir işimi."
-" Sunaaaa yeterrr dedim sana, sakin olunca konuşalım o zaman anlatacam .
-"  Anlatma bana , bilmek istemiyorum, artık hayatımda görmek istemiyorum sizi , bitti anladın mı bitti. Benden buraya kadar." Diyerek yanından uzaklaşmaya başladım. Şaşırmıştı bu ayrılığı beklemiyordu belki de , zaten bende beklemiyordum. Öyle çıkmıştı ağzımdan kelimeler , yine ağlıyordum. Bu sefer gözlerim değil kalbimde ağlıyordu sanki.  Birden havaya yükseldim. Emir beni omzuna almış arabaya doğru götürüyordu.
-"Ya bıraksana n'apıyorsun? "
-" Bırakmıyorum , sakinleşince konuşacaz şimdi sırası değil.  Sakın ağzını dahi açma, bende tek laf etmeyecem. Susalım. Bitti diyeceksen hatta bir ömür sus ve bir daha konuşma." Diyerek beni koltuğa fırlattı resmen , öyle yapmıştık susmuştuk ikimizde eve kadar. Evime getirdiğinde hâlâ ne o , ne ben konuşuyorduk. Parmağının teki dudaklarının hafif üzerinde , diğer eli direksiyonda ritim tutuyor. Derin düşüncelere dalmış, sanki ben yokmuşum gibi davranıyor. Bu şekil de bakmayı bırakıp arabadan indim. Arkama bakmadan anahtarımla kapıyı açıp evime girdim. Ben eve gidince lastiklerin o kulak cırlatan sesiyle gittiğini anladım. Odama çıkacakken annemin salonda oturduğunu gördüm. Kanepede televizyon izliyordu. Bende adımları mı salona çevirdim. Kanepeye uzanarak annemin dizine başımı koydum.
-" Artık koca kız oldun sanıyordum , sen saçını annesine okşatan hâlâ o minik bebeğimsin benim." Diyerek gülümsedi annem bende gülümsedim.
-" Anne , ben aslında bugün ilk defa büyüdüm".
-" Peki bu duyğu nasıl?
-" Sevmedim , ben büyümeyi sevmedim."
-"Kötü bir şey mi oldu annem". Dedi annem saçımla oynamayı bırakıp yüzüme endişeli şekilde bakmaya başladı.
-"Olmadı merak etme anne, olsa da ben senin kızınım hepsinin üstesinden gelirim".
-" Güçlü olmakta , görünmekte yoruyor bazen".
-" Anne babam gidince , ne hissettin"
-" Korktum"
-" Neden?"
-"Sana hem anne , hem baba olamamaktan korktum."
-"Peki çıkıp gelse , hiç gitmemiş gibi hayatımıza girse affeder misin?
-" Affetmezdim, insanın en değerli varlığı canından bile değerli evlattır. Evladını terk eden insanı da ben affetmem. Giden alışkanlık haline getirir tekrar gider , kalanı bi enkeza çevirdiğinden habersiz ardına bakmadan gider". Annemin de gözleri dolmuştu kalkıp anneme sarıldım.
-"Özür dilerim anne, söz bir daha bu konuyu açmayacam".  

3  hafta sonra

Yarıyıl tatili bitmiş bugün okullar açılacaktı. Üç haftadır Emir ile bir kelime dahi konuşmamıştık. Okulda o beni , ben onu görmezden geliyorduk bir birimizi . Okullar tatil olunca da hiç göremez oldum onu , üç hafta öncesi olanlar herkesi bir tarafa dağıtmıştı. O günden sonra babamı ve Yağız denen o ibliside görmemiştim. Oysa Yağız babamı bana karşı kullanacağını sanmıştım. Babama desem hiç şaşırmadım kendini affettirecegini falan mı düşünmüştüm sanki. Yine ve tek dert ortağım Anıl'dı bu üç hafta da hiç ayrılmamış moralimi düzeltmek için sürekli şebeklik yapıp beni güldürmeye çalışıyordu. Üzerimi giymiş okul için artık hazırdım. Kapıyı açmamla kapıda beni bekleyen bir adet Emir beklemiyordum.Arabaya sırtını yaslamış, gözleri beni bulunca minicikte olsa gülümsemişti. Onu çok özlesem bile söylediklerimin arkasındayım yanından geçip giderken. Onu gıcık etmek istedim.
-" Okul burası degil  hocam , yanlış gelmişiniz.
-" Biliyorum ben yeşil gözlü öğrencimi kaçırmaya geldim." Duyduklarımla gözlerim büyüdü
-" Ne diyosun sen"
-" Ama olmadı ki , öğretmeninle düzgün konuş ufaklık"  Resmen beni gıcık etmek için yapıyordu. Ayağımı sertçe yere vurdum. Ben ona öfkeyle bakarken o beni yine omzuna atmıştı.
-"Çuvalmıyım ben ikide bir omzuna atıyorsun , bırak beni dedim sana . Yine arabaya fırlatmıştı beni dengesiz n'olacak , kendiside şöför koltuğuna geçmişti üzerime doğru eğilince kendimi iyice koltuğa yasladım. Uzanıp kemerimi takınca nefesimi tuttuğumu fark ettim.
-" Nereye götürüyorsun beni." Bekledim cevap gelmeyince tekrar sordum
-" Nereye gidiyoruz dedim sana duymuyor musun? Konuşana kadar böyle konuşup duracam ". İyice yanına geldim kulağının dibin de bağırıyordum. Arabayı durdurdu bana döndü , dudağıma aniden hiçde masum olmayacak şekilde öptü. Ben şaşkınlıkla donup kalmışken o çekilip tekrar arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. Gülüyordu resmen pis pis sırıtıyordu.
-" Bir daha bağırırsan , tek öpücüklede kalmam." Vücudumu incelemeye başladı , gülerek. Hemen kolları mı vücuduma dolayıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Araba durduğunda küçük bir kulübeydi burası Emir inip benimde kapımı açıp , arabadan inmemi sağladı. Kulübeye girince aslında buranın bir dağ evi olduğunu anladım. Ama içerisi sıcaktı Emir beni sırtımdan hafif iterek içeri girmemi sağladı. Ona dönüp
-" Neden getirdin beni buraya?"
-" Sana her şeyi anlatmak için."
-" Yalanlarını dinlemek istemiyorum. Bırak beni."
-" Bırakmıyacam ölene kadar bırakmayacam. Ne demek bitti lan . Ne demek gözlerime sevgiyle değil de , öfkeyle bakmak. Ben seni zor bulmuşum , öyle kolaymı vazgeçecem. Gerekirse bu sefer ben beklerim kapıda sabahtan akşama kadar da değil , bir ömür beklerim. Ben anlatacağım sen dinleyeceksin , ben şu üç hafta kafayı yedim , ben nasıl dayanırım sensizliğe , farkında olmadan iliklerime kadar işlemişin bi sözünle biter mi sandın."  Bi an korksam da sonlara doğru sakinleşmiş kendi kendine konuşur gibiydi.
-" Yemin ederim o adamın baban olduğundan haberim yoktu. Katilde değilim ben , elime bir kere bile silah almadım.  Yağız ' la da üniversite de tanıştım. Zengin züppenin tekiyle kavga etmiştim. Çocuğun babası mafyaymış , almış 10 tane adam yolda aniden yolumu kesip daldılar bana , kendimden geçerken Yağız ve adamları kurtardı. O zaman babanda vardı. O günden beri haberim var pis işlerinden can borcumu susarak ödemiştim. Sevdiği kız ölünce bırakmıştı bu işleri , o gün oraya da senin için gitmiştim. Senle tenefüste konuştuğunu gördüm sana sordum sakladın benden, senden uzak durmasını söylemek için gitmiştim. Yemin ederim olan biten bu , yeşil gözlüm. Sana anlatacaktım o gün ama çok sinirliydin sustum. Kalbini kırmaktan korktum. "  Yine sıkıca sarılmıştı bana başını omzuma gömmüştü. Bende beline sardım kolları mı? Sevdiğim erkeksi kokusunu günahıyla sevabıyla içime çektim. Belki de içimizde en masum oydu. Herkese inanmayı seçiyordu. Yağıza bile inandığına göre. Söylememiş Emir'e sevdiğine kendi elleriyle kıydığını. Bunun adına da sevgi koymuş , bu düpedüz hastalık.  Sevmek benim Emir'i me yakışıyor kırmadan dökmeden incitmeden. Sevdiğinin kalbini incitmektense , kendi kalbini parçalara ayırmak , anladım ki aşk en güzel bize yakışıyor.

 MATEMATİK ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin