Bölüm 3. Kıskançlık

15.7K 436 35
                                    

Multimedya Anıl

- Hocam siz?
- Kapıdan çekilirsen , içeri girsem.
- Şey. şey tabi buyrun hocam. Dedim ve ben kapıdan çekildim. Emir hoca da salondakileri görünce oraya yöneldi. Bende hoşgeldiniz diyerek Kemal amca ve Melek teyzenin ellerini öptüm. Emir hocada annemin elini öpmek istedi. Ama annem sadece tokalaşmayı seçti. Annem Kemal amca ve eşi üçlü kanepe ye oturdu Emir de tekli koltuğa oturdu. Ben üzerimden şaşkınlığı hala atamamıştım. Ne yani küçükken aşkından ölüp bittiğim. Emir hocamıymış diye düşünmeden edemedim. Kapının zili çalınca , koşarak kapıya gidip hızlıca açtım. Gelen Anıl'dı.
-Naber fıstığım. Diyerek yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Bende ona " Hoşgeldin hadi gir salona" dedim. Anıl da girince , Emir hocayı görmesiyle donup kaldı.
- Hocam. Diye bildi Anıl kısık bir sesle.Annem söze girdi.
- Gel Anıl'cım, hoşgeldin.
- Hoşbuldum Ayşe teyze.
- Kemal bey , eşi Melek hanım ve oğulları Emir, Manisa dan arkadaşımız. Sen Emir'i tanıyorsun heralde hocam dediğine göre?
- Tanıştığıma memnun oldum. Bende Anıl, evet tanıyorum Ayşe teyze matematik öğretmenimiz. Diyince annem ve Anıl bana şaşkınlıkla bakıyorlardı.
- Valla hiç bakmayın bende bilmiyodum, bana da sürpriz oldu. Dedim hafif tebessüm ederek.Annem konuya girerek.
- Neyse acıkmışınızdır. Hadi sofraya geçelim.
" Tamam olur " diyerek hepsi onayladı. Nedense Emir hoca hiç konuşmuyordu. Zoraki getirilmiş belli dedim içimden. Herkes sofraya oturdu, yemekler kondu. Hem konuşup hemde yemekleri yiyorlardı. Emir hoca tam karşıma oturmuştu. Bir an göz göze geldik, bana sinirli bir şekilde bakıyordu. Bende sinirlenmeye başlamıştım. Ben mi davet ettim sanki gelmeseydi diye içimden söylenirken. Yanımda oturan Anıl kulağıma fısıldayarak "demek küçükken aşkından Leyla olduğun Emir. Emir hocaymış" demesiyle , yediğim lokma boğazıma tıkandı kaldı. Herkes telaşlanmıştı Anıl'sa sırıtıyordu. Emir hocaya baktığımda ise ellerini yumruk yapmış, kaşları çatılmış şekilde Anıl'a bakıyordu. İçimden bir ses Allah'ım ne olur Anıl'ın dediğini duymamış olsun diye yalvarıyordu. Kendime gelince herkes de yemeğini bitirmişti. Bende  "Anneme sen otur misafirlerin yanında ben toplarım buraları " diyerek annemi misafirlerin yanına gönderdim. Mutfakda bulaşıkları bulaşık makinasına koyarken , yanımda bir ayak belirdi. Başımı kaldırıp baktığım da gelen Emir hocaydı.
- Nasıl oldun?
- İyiyim hocam.
- Okul da değiliz, hoca demene gerek yok.
- Olsun hocam yinede , bu siz benim hocam olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor.
- Peki sen bilirsin.
- Hocam.
- Efendim.
- Siz biliyormuydunuz?
- Neyi?
- Yani beni Manisa da komşu Suna olduğumuzu.
- İlk başta bende tanıyamadım seni, çok değişmişin. Okulda dosyalarınızı incelerken fark ettim.
- Peki neden söylemediniz?
- Söylediğim de benden nefret ettiğin gerçeğini değiştirecekmiydi.
- Doğru haklısınız, siz neden gelmiştiniz mutfaga bir şey mi istemiştiniz?
- Şey. Ben. Şey için haa su için gelmiştim.dedi bende suyunu verip tekrar salona gitti. Anıl da mutfağa gelip,
- Yardım lazım mı?
- Yok bitti sayılır zaten, hem sen sofrada niye öyle dedin. Emir hoca duysa çok ayıp olur.
- Duysun da böyle bir kızı kaybettiği için pişman olsun fıstığım.
- Saçmalama Anıl çocukluktu o geçti gitti.
- Emin misin?
- Yoo ben Suna'yım. Diye o iğrenç espiriyi de yapıp kahveleri yapmaya başladım.  Kahveleri de yapıp salona geçince , herkesin kahvesini dağıtıp Anıl'ın oturduğu tekli koltuğun kenarına popomu koyup hem oturur şekilde, hemde ayakda şekilde durmaya çalıştım.
- Maşallah birbirlerine pek yakışıyorlar. Dedi Anıl ile bana Emir hoca kahvesinden bir yudum almıştı ki. Annesinin bu lafıyla geri püskürttü. Hepimiz şaşkınlıkla ona bakarken.
- Acı olmuş bu kahve.
- Yenisini yapayım isterseniz hocam.dedim
- Yok istemez içerim mecbur , israf olmasın.dedi bu söylediğine alınsam da belli etmedim. Annem söze girerek.
- Yok Melekcim Anıl'la Suna arkadaşlar
- Ya öyle mi? Dedi Melek teyze
- Ayşe teyzem benim sana bir şey söylemem lazım. Dedi Anıl
- Buyur Anılcım
- Yarın Pınar ablamın nişanı var izin verir misin? Suna da gelsin?
- Olur Anılcım , Pınar adına da çok sevindim inşallah hep mutlu olur.
- İnşallah Ayşe teyze, hocam sizde gelir misiniz?
- Bakarız. Dedi  nedense yüzü gülüyordu. Ne dengesiz bi adam bu ya. Diye iç sesimle konuşmadan edemedim. Saat gece 12 olunca  misafirler ayaklandı gitmek için. Kapıdan hepsini yolcu ettik. Bizde annemle salonu toplayıp odalarımıza çekildik. Yarın hafta sonuydu ve nişan vardı yorucu bi gün olacak diyip yastığıma sıkı sıkı sarılıp uyumaya başladım.
       Uyandığımda  öğlen olmuştu çoktan. Aşağı inince annem yoktu kendime bi şeyler hazırlayıp yedim.Biraz televizyon izledim, kitap okudum saat 4 olmuştu. Kendimi banyoya atıp hazırlanmam lazımdı. Bir duşun ardından giyinmeye başladım.

Suna'nın giydiği kıyafetler      Saçlarımı da açık bırakıp taç şeklinde ördüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Suna'nın giydiği kıyafetler

      Saçlarımı da açık bırakıp taç şeklinde ördüm. Saat 7 olmuştu. Bir taksi çevirip Anılgilin evi tarif ettim. Anılgil çok zenginlerdi. Biz zengin değildik dedemden kalma eski iki katlı evde oturuyoduk. Anıl ise villada ama o buna rağmen benle arkadaş oldu hatta kardeş , hiç olmayan abim gibiydi. Villanın kapısından girince ,bahçe çok güzel süslenmeş her şey harika görünüyordu. Anıl beni görünce.
- Fıstık muhteşem olmuşun.
- Teşekkür ederim kardeşlerin en tatlısı diyerek kalabalığa doğru gittik. Bizim sınıftan bi kaç öğrenci daha vardı. Onlarla da selamlaştık. Gelenlere baktığım da Emir hoca ve İngilizce öğretmeni Leyla hocayla geliyorlardı. Anıl yanlarına giderek onları karşıladı. Leyla hocanın fiziği gerçekten çok güzeldi , çokda güzel giyinmiş. Emir hocada öyle hem yakışıklı , hemde fiziği düzgündü, takım elbisenin içinde resmen ben burdayım diyordu. Baktığım da Emir hoca ve Leyla hocayı yakıştırmıştım.Ben o sırada Pınar ablayı gördüm. Yanına gidip güzel dileklerimi ilettim. Geri masama döndüğüm de Emir hoca ve Leyla hocada bizim masadaydılar. Onlarla da tokalaşıp. Emir hoca beni süzüp sinirli bir şekilde bakıyordu. Bir insan hiç mi gülmez , bu adam gülme duyusunu yitirmiş. Diye yine içimden söylenip duruyordum. Yakışıklı bir çocuk yanıma gelerek "dans edelim mi?" Dedi tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken. Emir hoca..
- Başka kapıya biz dansa kalkıyorduk. Dedi ona anlamamış bi bakış atarak. Elimden tutup dans edilen yere götürdü. Ellerini belime doladı , bende ellerimi omuzlarına koydum.Biraz eğilip kulağıma.
- Yine her zaman ki gibi çok çirkin olmuşun, yeşil göz.
- Sizin de benden aşağı kalır, yanınız yok hocam.
- Demek yakışıklı olmamışım öyle mi yeşil göz.
- Evet öyle hocam. Diyerek alaycı bir gülüş attım. Aslında yalan söylemiştim. Sırf ona inat. O sırada Leyla hocaya baktım. Üzgün bir şekilde Emir hocaya bakıyordu.
- Hocam yeter bu kadar, Leyla hocayı dansa kaldırın. Biliyorum beni kardeşin gibi gördüğün için o çocuktan korumaya çalıştın ama gerek yoktu. Ben zaten kabul etmeyecektim.
- Çok konuşuyorsun yeşil göz. Hemsen boşver Leyla hocayı falan da bu kıyafetin devamı nerde?
-O ne demek şimdi hocam?
- Böyle kıyafetler giyme demek.
- İstediğimi giyerim hocam izninizle. Diyerek dansı bırakıp Anıl'ın yanına gittim. Bir süre sonra dans pistine Emir hoca ve Leyla hoca çıkmıştı. Anıl " Hadi Suna dans edelim"demesiyle gözlerimi onlardan kaçırıp. Anıl ile dans etmeye başladım.
-Anıl geç oluyor artık dans bittikden sonra gideyim ben.
- Herkes dağılınca ben götürürüm seni.
- Gerek yok Anıl çocukmuyum ben, sen misafirlerinle ilgilen taksiye atlar giderim. ben diyerek Anıl'ı zorda olsa ikna edip. Herkesle vedalaşıp çıktım. Sağa sola bakınırken taksi var mı diye. Önümde bir araba durdu Camı açınca Emir hocaydı bu.
- Hadi atla.
- Gerek yok hocam , ben taksiyle giderim.
- Sunaa atla dedim sana. Diye resmen kükredi. İlk defada adımı söylemişti. Ön kapıyı açıp binmemi işaret etti. Koltuğa oturunca.
- Kemerini bağla yeşil göz.
- Tamam. Diyerek kemerimi bağladım. Sessiz bir şekilde giderken , ben ona bakmak yerine yolu seyretmeyi tercih etmiştim. Araba bi anda durunca ne oluyor diye bi bakış attım. Ceketini çıkarıp bacaklarıma attı.
- Kapat şunla bacaklarını, bir daha da böyle elbise giydiğini görmüyeyim.
- Benim ne giydiğim sizi ilgilendirmez hocam.
- İlgilendirir yeşil göz.
- Neden?
- Yine çok konuşuyorsun, kaza yaptıracaksın şimdi bana sus önüne dön? Dedi ya sabır çekip önüme döndüm. Neydi ki şimdi bu kardeşi gibi gördüğü için mi yoksa öğrencisi olduğu için mi böyle davranmıştı. Evimizin önüne gelince  hiç bir şey söylemeden arabadan indim camı açıp.
- Rica ederim yeşil göz. Dedi ona bakıp ve umursamadan evime girip kendimi odama zor attım.

 MATEMATİK ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin