Eylül
Saat 22'idi.Hastahane koridorunda öylece yürüyordum. Bu gün burda ilk günümdü, Heartbeat Hospital. Şu an için Acil sakindi, hasta yoktu ve herşey gayet normaldi. Saat'e baktığımda bugünlük işim bitmişti ve odama doğru gidiyordum. Ceketimi giyip ve Çantamı alıp odadan çıktım, merdivenlere doğru yürüyordum. Bu gün merdivenleri asansör yerine tercih etmiştim. Hastahane önünde yağmur yağdığını fark edip durdum.Geri mi gitsem acaba? Amaan neyse zaten Esmanın cafesi iki adımlık yer. Tam gidecekken Acil'in önüne hızla bir ambulans gelmişti. Yağmuru umursamadan hemen oraya koştum. Ve o hareket belki tüm hayatımı değiştirmişti. Ambulansın kapıları açıldığında yere bakmıştım ve fazla ıslanmayayım diye Ceketimi kafamın üstünde tutmuştum. Görevliler hastayı çıkardığında durmu ne diye öğrenmek istedim."Hocam 30 yaşlarında ve hamile kadın. Merdivenlerden düşüp kafasını çarpmış." , diye cevap verdi Görevli.
"Tamam. Kadın-Doğuma haber verin. Bebeğin sağlık durumu iyi mi kötü mü bi bakalım. Ha bide hemen Tomografi çekilsin, belki kafatasında hasarlar oluşmuş olabilir.", aceleci bi şekilde söylemiştim.
Görevliler kadını içeri götürmüştü ve bende direk arkalarından gidecektim ki, birisi "Bakarmısınız?" diye seslendi. Ses ambulansın içinden geliyordu. Kafamı çevirip "Buyr-...". Durmuştum. Gerçekten Ali Asaf Denizoğlu olabilirmiydi? Hayır. Olamazdı. Kesin hayal görüyordum. 12 yıldır görmediğim, sevdiğim ve her gün merak ettiğim adam olabilir miydi? Ali Asaf'dı gerçekten! Ali banada şaşkın ve sevinmiş bi halde bakıyordu. Ben'se sadece onun gözüne bakıp derine dalmıştım...
Yıllar sonra onu yine karşımda dururken gördüm. Ve kendimi tuhaf hissediyordum. Aklımda cevaplanmamış ve karışık sorular. Belki de onlar bugün, şimdi çözülecekti? Kim bilir? Yıllar sonra sevdiğim adam karşımda ama ben ne sevindim ne de bunu güzel karşıladım. Çünkü biliyorum ki Ali Asaf'la beraber büyük bir felaket geldi. Peki şimdi ne oluca? Hayatıma böyle devam mı edicem? Yoksa bu sefer aşkım için savaşacak mıyım?...
Ali Asaf bana yavaş yavaş yaklaşıyordu. Ben geri adım atmak istesem de olmadı. Orada sanki yapışmış kalmış gibiydim. "Eylül?" Ali gözlerimin içine bakıyordu. Ben de ona bakıyordum. Özlemişdim onu. Ama belli etmiyordum. Beni gerçekten sevseydi peşimden gelmezmiydi? Beni arayıp sormazmıydı? Beni onca yıl hiç mi merak etmedi? Peki.. Ya evlendiyse.. Işte bu düşünce sonrası yıkılmıştım. Aklıma bu sorular geldiğinde kafamı çevirip hastaya gitmek istedim. Bi adım attık'dan sonra kolumdan tuttu.
"Hiç mi merak etmedin beni?", diye sormuştu.
Evet desem bi şey değişecek miydi? Hayır. Güçlü kalmalıydım. "Hayır. Sadece işime odaklandım gördüğün gibi. Doktor oldum." , sert konuşmuştum.
"Başaracağını biliyordum... Peki evlendin mi?"
Aniden gelen bi soruydu. "H-Hayır.."
"Erkek arkadaşın var mı?"
"Yoo.. Yok!" Neden böyle şeyler sormuştu? Niye benimle ilgileniyordu?
"Güzel.", diyip gitmişti.
Bu neydi şimdi ama? Hayal değil miydi? Belkide rüya. Her halde birazdan Esma beni uyandırır... Umarım uyandırır. Bunun rüya olması için her şeyi yaparım. Ama gerçek olmasın.. Neden böyle düşünüyordum? Kafamdaki sorular yüzünden mi? Belki de hayal kırıklığı? Kim bilir? Tek umduğum şey hayatımın değişmemesiydi. Ama biliyordum ki bu imkansızdı. Bundan sonra ne olacağını bende bilmiyordum. Ama kötü, çok kötü şeyler yaşanacaktı. Bundan oldukça emindim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Atışı
FanficBi Insan neden nefret doludur? Yaşadığı acı yüzünden mi? Yoksa hiç görmediği ve bilmediği sevgi yüzünden mi? Peki ne zaman o büyük nefret ile yüzleşir? Intikamdan sonra mı? Yoksa aradığı sevgiye kavuşunca mı?...