Imkansız!

1.1K 51 3
                                    

Eylül
Ali Asaf'ı gördükten sonra orda donup kalmıştım, ama o Hastahane'ye girmişti bile. Ne işin var senin burda?.. Gerçi Babasının Hastahanesi. Düşünmem salakca. Kafamı sallayıp hemen Acile gitmiştim. Orda Ali Kadına müdahale ediyordu. Bense ona hayranlıkla bakıyordum.

"Adam şahane...", Özgülü duymuştum.
"Aynen ya, girişi bile havalıydı. Mükkemel bir adam.", Leyla cevap vermişti.

Bay Mükemmel. Eskiden Esma ile Ali'yle ilgili konuştuğumuzda ona hep Bay Mükemmel derdik. Çünkü o mükemmel di. Resmen kusursuz.

"Leylacım hatırlatırım adam evliymiş." Özgül bu sözden sonra benim yıkılmama sebep olmuştu. Ali'ye bakıyordum. Çok güzel bi şekilde işini yapıyordu.
"A-a ciddi misin?", Leyla benim gibi şok olmuştu. "Bahar Hocayla Fatih konuşurken duymuştum. E zaten adamı boş bırakmazlar ki, baksana; Başarılı, Yakışıklı ve kesin Romantikdir bide!"

Evli mi? Belki bi araya yine geliriz diye bi umdum var dı. Ama o da uçup gitti. Ali ve Ben... Imkansız!
Hayat bana her zaman ki gibi küsmüştü ama alışmıştım. Ve zaten bunun sayesinde Hayata yinede her olumsuzluğa rağmen dik durmuştum. Ama yinede diştan kırlımaz gibi görünsemde benim de bi kalbim vardı. Ve o kalbim o gün tamamen parçalanmıştı. Aliyle birlikte o kadar anım vardıki. Her gece birisini düşünüp yatıyordum. Bugünse her halde sadece büyük bir nefretle uyuya kalacaktım. O güzel anılarım ise geçmişte kalacaktı...

-Flashback-

"Ya Eylül yüzünde bi şey var, bi baksana..", Ali bana garipçe bakıyordu.
Ne varki acaba?Allah, Allah..
Çantamdaki aynayı çıkarıp, bakıyordum ama bi şey yoktu. Kafamı çevirip Aliye sesleniyordum.
"Ali dalga mı geçiyorsun, bi ş-..." Aliye döndüğümde elinde çok güzel kırmızı bi gül vardı. Gülleri çok severdim.
"Yaaa Aliii! En sevdiğim Çiçek! Çok güzel!", diye çığlık atmıştım.
"Biliyorum. Onun için aldım zaten. Ama bu senden daha güzel değil. Sana daha güzelleri lâik!"
"Çok Romantiksin biliyorsun dimi?"
Aliye sarılmıştım ve o da yanağıma bi öpücük kondurmuşdu...

-Flashback son-

Orada bana ihtiyaç yoktu. Bende gitmeye karar vermiştim. Tam gidiyordum ki Alp beni durdurmuştu.
"Hocam! Bi dakika!"
"Noldu Alp?", diye seslendim.
"Hocam Ali Hoca şu notu size vermemi istedi." Bana bi not uzatmıştı. Acaba ne istiyor ki benden?
"Tamam, sağol. Sen işine bak." Alp gitmişti.

Bende Hastahane'nin girişindeki koltuğa oturmuştum. Notu açmıştım ve okuyordum. 12 yıl önce senin peşinden gelmediğim için çok pişmandım ve hâlâ pişmanım, Mavim. Ama seni unuttuğumu sanma, hep aklımdaydın. Gamzelin.
Evet. Ben ona Gamzelim diye sesleniyordum. O da bana Mavim diyordu. Çok güzeldi her şey taki...

-Flashback-

"Ali ben gidiyorum. Burda kalamam!"
"Ne.. Nereye gidiyorsun Mavim?"
"Istanbula dönüyorum. Burada Babaannemi toprağa verdim. Dayanamam ben burda. Ayrıca o Sinan böyle ortalıkta dolaşırken ben yaşayamam. Intikamımı almadan rahat etmem!"
"Peki ben? Ben ne olucağım? Hem ben senin yanında olduğumda bakarım sana. Sakinleştiririm ben seni. Kırık kalbini tamir ederim!"
"Sende gel benimle Alim." Gözümden bir damla gözyaşı akarken ona bakıyordum. Ali ise bana şaşkın bakıyordu.
"Ha-Hayır Eylül... Biliyorsun ben bu sene Üniversiteye başlıyorum burda. Doktor olucam. Hem Babam da burda. Ben naparım ki orda? Bide bak sende Üniversiteye başladığında beraber gidip geliriz. Zaten sende tıp okuyacaksın."
"Ali! Geliyormusun? Gelmiyormusun?" Son bi kez sormuştum. Bi küçük umudum daha vardı. Ama hayalkırıklığına uğramıştım.
"Üzgünüm Mavim.." Son sözü. Üzgünüm Mavim..
Arkama bakmadan gitmiştim. Beni yalnız bırakmıştı. Hem de en zor günlerimde! Aklımda yıllardır hep o son sözü vardı. Üzgünüm Mavim..

-Flashback son-

Notu okuduktan sonra yavaşca bi damla akmıştı. Nasıl affederim seni? Bunca yıl sonra nasıl?...

Kendinden yorulur mu bi Insan? Bu soruyu kendime hep sordum. Her gün, her gece. Ve sanırım bu gün bu sorunun cevabını tamamlamıştım. Insan YaşadıkIarından, BekIentiIerinden ve HayaI kırıkIarından kendinden yorulur. Bense bugün hepsini yaşamış ve artık tükenip bitmiştim...

Kalp AtışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin