~1~

16.6K 535 194
                                    



Titreyen bacaklarımı aldırış etmedim ve derin bir nefes alıp okula girdim. Tam iki hafta olmuştu okula gelmeyeli. Özel okul olduğu için bir haftalık yokluğumu babam parayla telafi etmişti. Diğer haftayı fazla dikkat çekmesin diye yazmışlardı.

Bu iki hafta kendimi toparlamam için yeterli olmamıştı ama bir hafta daha ara verirsem atılacağımı bildirdiler. Mecburi olarak nefret ettiğim, hayatımın en kötü gününü geçirdiğim okula gelmek zorunda kalmıştım.

Tek yapacağım koşarak sınıfa girmek ve ders bitince koşarak eve geri dönmek olacaktı. Tuvalet için bile olsa sınıftan çıkmamak en iyisiydi. O'nu görmem hiç iyi olmazdı...

Hızla sınıfıma gittim. Neden gelmediğimi soran arkadaşlarıma bir kaç bahane uydurdum ve geçiştirdim.Hocalarda babam tarafından parayla bilgilendirildikleri için hesap sorma gereksinimi duymamışlardı.

Okulun bitiş saatine kadar sınıftan bir dakikalığına bile ayrılmamıştım. Kendimi ancak bu şekilde güvende tutabilirdim...

Okulun çıkış saati gelmişti. Derin bir nefes aldım ve hızlıca sınıftan çıktım. Okulun çıkışına ilerlerken on ikinci sınıfların bu gün erken çıktıklarını öğrendim ve dışarı doğru koşmaya başladım.

Koşarken sertçe birine çarptım ve çarpmanın etkisiyle yere düştüm. Bana uzatılan ele, ardından elin sahibine baktım. Elin sahibi beni dehşete düşürmeye yeterli bir sebepti.

Uzattığı elini tutmadım. Asla tutmadım... İğreniyordum ondan. Ve korkuyordum... Fazlasıyla....

Elini geri çekti bense hala yerdeyim. Kalkıp suratına bakınca gücüm yoktu. Hızla yanıma eğilip kolumdan tuttu ve beni ayağa kaldırdı. Bana dokunması midemin bulamasına neden olmuştu.

Suratıma tip tip bakan suratına baktım. O gülümsüyordu benimse gözlerim dolmuştu. Onu öldürmek istiyordum...

Bir şey söylemek için dudaklarını araladığında söyleyeceği şeyi duyacak cesaretim olmadığını bildiğim için o bir şey demeden hızla yanından ayrılıp koşmaya devam ettim.

Ben koşarken o ise arkamdan bağırmıştı. "Birine çarptığında en azından özür dilemelisin...."

Bir de utanmadan benim özür dilememi söylüyordu. Benim sevdiğim kişi bu değildi. Benim aşık olduğum adam bu değildi. Utanmadan gülebilen, bu denli umursamaz bir Yoongi'ye aşık olmamıştım ben...


Eve gidip bir süre sakinleşmeye çalıştım. İki hafta boyunca yeterince ağlamıştım zaten. Daha fazla ağlamak istemiyordum. Ama elimde değildi...

Üstümü çıkarttım ve banyoya girdim. Soğuk su kendime gelmeme yardımcı olabilirdi. O gün de olmuştu.

Soğuk suyu açtım. Başta titresemde alışan vücudumla gözlerimi kapattım. Suyla birlikte tek tek aktı göz yaşlarım...

Neden ağlıyordum bilmiyordum. Benim bir suçum yoktu. Ben masumdum. Aslında ağlamanın sebebi de buydu. İstemediğim halde zorlanmamdı...

~2 Hafta Önce ~

Her gün yaptığım gibi yine okulun deposunun önüne gelmiştim. Burada ki bankta oturuyordum ve her gün depodan çıkan Yoongi'yi izliyordum.

Nedenini bilmiyordum fakat Yoongi her gün bu depoya gelir bir süre durur ardından okula dönerdi. Genelde arkadaşlarıyla gelirdi fakat bu sefer tek gelmişti.

Ben on birinci sınıftım. Yoongi ise son sınıftı. Okuduğumuz lise Yoongi'nin babasınındı. Çok geniş bir arkadaş çevresi vardı fakat ben iki senedir hiç sevgilisi olduğunu görmemiştim.

Bu okula başladığımdan beri onu seviyordum. O çok etkileyici biri. Bakışları, gülüşü, konuşması, ses tonu... Hepsi beni kendine bağlamak için yeterli sebepler olmuştu.

Depodan şiddetli sesler gelmeye başladı. Oysaki ben yalnızca içeri Yoongi'nin girdiğini görmüştüm?

Merkıma yenik düşüp kapıya yaklaştım. İçeriden gelen bağırmışlar oldukça ilgi çekiciydi. Birden yaklaştığımı duvarından bir çarpma sesi geldi. İrkildim. İçeride iyi şeyler olmuyordu.

İçeriden gelen sesler yüzünden iyice korkmuştum. Aklıma Yoongi'ye bir şey olmuş olması geldi. Bu beni daha çok korkutmuştu. Ona bir şey olmasını istemiyordum.

Cesaretimi topladım ve kapıya yaklaştım. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Yoongi ve altında yumruklar boğduğu çocuğu görünce küçük bir çığlık attım.

Sesime karşılık Yoongi bana baktı ve bağırdı. "Çık burdan!" Bağırdığı sırada altındaki çocuk kalktı ve Yoongi'nin üstüne geçip Yoongi'ye vurmaya başladı.

Müdalahe etmek istiyordum. Ama hiçbir şey yapamazdım. Dışarı çıkıp birilerini bulmak en mantıklısıydı.

Uzun süre etrafa baktım. Şansıma kimse yoktu. Geri geri giderken birine çarptım. Arkamı döndüğümde bu kişinin okulun varislerinden Bay Jiyong olduğunu anladım.

Endişeli halimi fark eden Bay Jiyong ben söylemeden sordu. "Bir sorun mu var Yo İn?" Kafamı sallayıp onu depoya götürdüm.

Bana dışarıda beklememi söyleyip içeri girdi. Uzun süre bekleyişin ardınan ilk olarak Yoongi'nin dövdüğü çocuk çıktı. Oldukça kötü durumdaydı. Yoongi'nin de öyle olma ihtimali canımı sıkmıştı.

Bir süre daha bekledim. Ardından Bay Jiyong arkasında Yoongi ile çıktı. İlk çıkan çocuğun aksine Yoongi'nin suratında bir kızarıklık bile yoktu.

Bay Jiyong biraz ilerledi ve karşımda durdu. Yoongi de yanımda durdu. Canı oldukça sıkkın görünüyordu.

Bay Jiyong işaret parmağını kaldırdı ve ikimizi gösterdi. "İkiniz bugün okulda duracaskınız ve Spor solunu ve sınıflarınızı temizleyeceksiniz. İtiraz istemiyorum."

Arkasını dönen Bay Jiyong'un koluna dokundum. Tekrar bize döndü. İtiraz istemediğini söylemişti. Ama saçmaydı. Benim bir suçum yoktu ki... "Bay Jiyong benim ne suçum var ki?"

Sorumun ardından kolundaki elimi indirdi. "Bir daha ilkokul öğrencisi gibi ispitçilik yapma diye Yo İn. Sen lise öğrencisisin. Ayrıca iki erkeğin kavgası da bölünmemeli... Ben ailelerinize bugün okulda kalacağınızı bildiririm. Şimdiden kolay gelsin... " Yaptığı son derece saçma açıklamanın ardından gitti.

Arkasından uzun süre bakakalmıştım. Onun gözden kayboluşunun ardından Yoongi üstüme yürümeye başladı.

O bana adım attıkça ben geriledim. En sonunda sırtımı duvara yaslayıp durmak zorunda kaldım. O ise hala yaklaşıyordu. Önce gözlerimin içine baktı. Ardınan kulağıma yaklaştı. "Bunu sana ödeteceğim..."

Merhaba, umarım yeni kitabımı beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum. Bir daha ki bölüm de eskiyi anlatacak. (Hikayeyi dün eksik yayınlamışım. O haliyle okuyanlardan özür dilerim....)

COWARD ~MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin