~17~

3.4K 241 86
                                    


     
     Damağımda hissettiğim kurulukla kantine gitme kararı alarak sınıftan çıktım. Hızlı bir şekilde suyumu aldım.

      Kantinden çıkacağım sırada içeri Jimin ve Yoongi girdi. Jimin gitmeyecek miydi? Demek ki gitmemişti.

      Onun gitmemesinin verdiği mutlulukla gülümseyerek yanlarına gittim. Fakat benim aksime Jimin beni gördüğü gibi arkasına döndü. Ne oluyordu bunlara?

     İçimi huzursuz eden şeyi öğrenmek istiyordum. Önüne geçtim ve yeniden hafif bir tebessüm gösterdim. Yine de inatla bana bakıyordu. Gözlerini kaçırmak için sanki büyük bir savaş veriyordu.

     Benimle konuşmamsının, Suratıma bakmamasının bir sebebi olmalıydı öyle değil mi? Bir insan neden durup dururken böyle yapardı ki?

     Elimle koluna dokundum ve nihayet gözlerime bakmasını sağladım. "Neyin var Jimin?" Sorumla birlikte yine kaçırdı gözlerini ve o sırada Yoongi sertçe kolumu tutup beni kenara çekti. "Seni görmek istemiyor demek ki... Çekil şuradan!" Yoongi'nin kaba konuşma şekli hiç hoşuma gitmemişti. Daha yeni birlikte uyumamış mıydık biz? Neydi bu kabalık?

     Yoongi'nin beni kenara çekmesiyle Jimin kantinden çıktı. Onun çıkışıyla da Yoongi kolumu bıraktı. Bana hiç bir açıklama yapmadan o da çıkışa ilerledi.

      Böylece gitmesine izin vermezdim. Bu yüzden kolunu tutup bana bakmasını sağladım. "Sizin neyiniz var Yoongi?" Uzun zaman sonra ilk defa bana bu kadar duygusuz bakması normal miydi? Kalbim neden bu kadar acımıştı?

     Kolundaki elimi itti. "Ortalarda dolanma fazla..." Tekrar kabalığını sergiledi ve kantinden çıktı. Oldukça sinirlenmiş ve kırılmıştım...

      Yoongi'nin kaba halleri herkese göre normaldi. O kaba biriydi. Düşüncesiz, bencil biriydi. Ama bana karşı öyle değildi. Bana karşı hep düşünceli ve kibar olurdu. Şimdi ne değişmişti?

      Beynimde dönüp dolanan sorularla sınıfa girdim. Elime telefonumu aldım. Okulun ortak grubunda herkesin bir sonraki tenefüs bahçede toplanması gerektiği yazıyordu. Unutmamak adına sıranın üstüne bir daha ki tenefüs dışarı çıkmam gerektiğini yazdım ve kafamı sıraya koyup gözlerimi kapattım.

  
      Saçımda hissettiğim ellerle gözlerimi açtım. Ellerin sahibine karşı büyük bir ümidim vardı fakat ellerin sahibinin Taeyong olduğunu fark edince suratım düşmüştü.

     Ben oldukça moralsiz bir şekilde ona bakarken o ise gülüyordu. "Netin var güzelim?" Eliyle saçlarımı karıştırmaya başladığında aptalca tebessüm ettim. "Uykum var ve uyumak istiyorum..." Ellerini saçlarımdan çekip ayağa kalktı. "Kalk hadi. Aşağıya inmemiz lazım. Yoongi söylemese senin sınıfta olduğunu çağrıldığın halde gelmediğin için okuldan ceza alabilirdin."Yaşadığım iki Şaşkınlıkla gözlerimi ovuşturdum.

     Şaşırdığım şeylerin biri bir ders boyunca uyumam ve matematikçinin buna hiç bir şey dememesi;ikincisiyse Yoongi'nin beni gördüğü halde yanıma gelmemesi....

     Sınıftan çıkarken aklıma gelen soruyu hiç beklemeden sordum. "Yoongi sana ne dedi?" Taeyong yamuk bir gülümseme (p*ç smile) yaptı ve dudaklarını araladı."Yo İn uyuyor sınıfta. Uyandır onu, ceza alacak dedi." Sinir-şaşkınlık karışık saçma bir ses çıkarttım. "Neden o uyandırmamış?" Koridorda yürürken Taeyong'un da suratı gergin bir hal aldı. "Bende sordum aynı soruyu Yoongi'ye ama beni takmadı. Egoist işte boşver... Biraz benden konuşalım." Zorla gülümsedim ve bencilliğimi bir kenara bırakıp Taeyong'un hayatını sordum.

     Konuşarak bahçeye indiğimizde yine Jimin'in yanında muhafız gibi bekleyen Yoongi'nin bakışları direk beni buldu. Çok sert bakıyordu.

COWARD ~MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin