~22~

3.4K 241 32
                                    

   

İçmekten ağrıyan başımı duvardaki saatin ses çıkartan akrep ve yelkovanın kışkırtıcı sesi dolduruyor, beni delirtiyordu.


     Odamda son ses müzik açıktı ama ben bir deliden farksız olarak sadece duvarda öten saatin lanet sesini duyuyordum. Delirmemek için son raddedeydim.


     Tam bir haftadır bu odadan çıkmıyor, tüm gün içerek aklımı kaybedip uyumaya çalışıyordum. Ama olmuyordu. Uyuyamıyordum. Aklımdan bir saniye bile çıkmayan Yo İn'e olan merakım uymamı engelliyordu.


       Her gün saat başı, bazen bir saat içerisinde onlarca kez Taeyong'u arıyor, Yo İn'i soruyordum. Taeyong orada olmamamı bunun karşılığında her sorduğumda bana Yo İn'in durumunu söyleyeceğine dair söz vermişti. Ve sözünü tutuyordu.


      Taeyong'un söylediğine göre Yo İn gayet iyiydi. Bedeninde hafif çizikler kalmıştı yalnızca. Psikolojik olarak da iyi durumdaydı. Bebek, onu fazla etkilememişti. Tabii bunlar sadece Taeyong'dan duyduklarımdı.


      İyi olması beni mutlu etse de içimde bastırmadığım vicdan azabım beni her dakika sömürüyordu. Canım yanıyordu. Nasıl yanmayacaktı ki? Sevdiğim insan kaza geçirmişti. Bu hayatta yaptığım en masum ve güzel olan şey ölmüştü. Ve bunların hepsinin suçlusu bendim...


      Yanımda duran şişeyi kafama diktim. Fakat içinde hiç kalmamıştı. Bu beni daha çok sinirlendirmişti. Elimdeki şişeyi hala daha kafamda sesi zonklayan duvardaki saate fırlattım. Saatte şişede aynı anda düşmüş ve kırılmıştı. Bu saçma bir kahkaha atmama sebep olmuştu. İyi değildim...


      Başımı eğdim. Dolan gözlerimden akan yaşlar suratımda ki yaraları sızlatmaktan hiç vaz geçmiyordu. Tam o sırada yandığımda bir el hissettim ve hızla Kafamı kaldırdım. Yo İn nasıl buraya gelmişti?


     Yanağımı okşayan eli ve gülümseyen suratıyla yeniden yanağımdan bir yaş süzüldü. "Ne oldu sana sevgilim?" Kadife sesiyle sorduğu soruyla hala onun gerçek olup olmadığını soruluyordum.


      Tam olarak karşıma oturdu ve elini suratımda ki yaralarda gezdirdi. "Bunu bize neden yaptın Yoongi? Bana anlatsaydın birlikte çözebilirdik belki..." O kadar özlemiştim ki sesini... Onu görmeyi. Fakat o gerçek olamazdı. Daha on dakika önce aradığımda hastanedeydi. Nasıl şuan yanımda olabilirdi?


      Kafamı iki yana salladım. Şuan kafam yerinde değildi ve muhtemelen olmayan şeyler görmeye başlamıştım. "Sen gerçek değilsin..." Kendi kendime konuştuğumda gülümsedi ve bana yaklaştı.


     Bu dünyanın en huzur veren şeyi olan dudaklarını benimkilere hafifçe değdirdiğinde gözlerimi kapattım. Yanağımdan süzülen yeni bir yaşla dudaklarımda ki baskı kaybolmuştu.

COWARD ~MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin