➿Bölüm 36➿

6.2K 327 71
                                    

"Seni buralardan uzaklaştırmam gerekiyor, seni bu işlerden yemin ederim ki uzak tutacağım. "

Sabah sabah Markoz'un saçma sapan cümleleri ile karşı karşıya kalmak mecburiyetinde kalmıştım çünkü beni buralardan uzaklaştırmak istiyordu. Başımızda Herous denilen bir aptal varken ve bana ihtiyacın duyulduğu bir zamanda, ailem varsaydığım insanları nasıl ortada bırakabilirdim?

Tamam Markoz bana değer veriyor olabilirdi, bende ona fazlasıyla değer veriyordum lakin bu olacak iş değildi.

İnanıyordum, gerçekten başarabileceğimize inanıyordum...
Bu belaları hep beraber atlatacağız ve güzel bir güne uyanacağız, her şey daha güzel olacak...

Bunun öncesinde bizi zorluklar bekleyecekti, belki canımızı yakacaklardı. Zorlanacağımız vakitler olacaktı, gücümüzü son raddesine kadar kullanıp bitkin düşeceğimiz zamanlar olacaktı. Bunun sonunda asla pes etmeyecektik, çaresiz bir budala topluluğu olmayacaktık.

Markoz; beni gerçekten seviyordu biliyordum. Beni korumak istemesi de çok normaldi, fazlasıyla değer veriyordu. Bende değer veriyordum, onu canımdan çok seviyordum ancak bu bizim kardeş dediğimiz insanları yarı yolda bırakmamız anlamına gelmiyordu.

Beni tahmin ettiğim üzere bir yere kapatıp yine bu işlerde eli olacaktı, aslında yarı yolda bırakmak olmuyordu. İstiyordum, bende elimden geleni yapmak istiyordum.

"Bak Markoz, seninle ciddi konuşacağım. Sana çok fazla değer veriyorum, bunu biliyorsun. İkimizde bu söylediğini güçsüzlük olarak anlarız, biz güçlü iki bireyiz. Bunu yapmamalıyız, beni korumak istemeni doğal karşılıyorum ama olmaz. Geri basmak olmaz, lütfen bu konuyu kapatalım ve aramızda tatsızlık çıkmasın. "

İçimden binlerce kez uzatmaması için dua ediyordum.

"Güzelim geri basmıyorum, sadece can parçamı saklamak istiyorum bu kadar. "

Güzelim deyişi beni benden almakla kalmıyor, beni farklı alemlere sürüklüyordu. Bana "can parçam" demişti, ne de güzel söylemişti öyle!

"Senin yanında olduğum müddetçe zaten kendimi güvende hissediyorum, bırak bende elimden geleni yapayım bu mücadelede. "

Ona atabileceğim en güzel bakışlardan atmayı umuyordum fakat atamadığım gözler önündeydi...

"İşte sen bu yüzden benimlesin, benim yanımdasın. Bu yüzden benim can parçamsın. "

Tam söze girerken kapının tıklatılmasıyla aramıza mesafe koydum, aksi takdirde kapı çalınmamış olsaydı yanağımdan (!) öpebilirdi.

İçeri üzgün bakışlarla Miray girmişti, söylemesi gereken şeyler vardı. Hissediyordum, iyi mi kötü mü tam kestiremiyordum.

"Markoz ve Açelya, iki gruba ayrılmak zorundayız. Kalabalık olmamızın yanı sıra biraz tipsel olarakta dikkat çekebiliriz, üstelik maddi imkanlarda söz konusu. Lüks bir hayat yaşıyoruz, bunun farkındasınızdır. Sadece evleri ayırmamız gerekiyor, aynı şehirlerde sadece okullarımız aynı kalacak. "

Söylediklerinde bir nebze haklıydı, zaten bugüne kadar nasıl açık vermedik, buna şaşırıyordum.

"Peki kimler bu evde kalacak? Söyle bakalım. "

Markoz'un verdiği cevabı onaylayarak Miray'a döndüm, Miray ile ayrılmak istemiyordum. Yosun ve Sera da iyiydi ama Miray'ı kendime daha yakın hissediyordum.

"Siz ikiniz, Yosun, Mert, Şimşek ve Selen. Siz bu evde kalıyorsunuz. "

Bunu üzgün bir şekilde dile getirmesi beni de üzmüştü, ondan ayrılmak istemiyordum. Anın vermiş olduğu duygusallıkla bende suratımı buruşturmuştum, böyle olmak zorundaydı.

MARKOZ    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin