Okuyanlar oy vermeden geçmesin lütfen, teşekkür ederim💜
Taehyung, kafası ne zaman karışsa kendini evinin dışında bulurdu. Küçüklüğünden beri bu böyleydi. Bazen o kadar dalgın olurdu ki, yalın ayak bile çıktığı olurdu dışarı. Evlerinin bulunduğu sokağın sonunda küçük, sevimli bir park bulunurdu. Gittiği yer genellikle orasıydı. Yalnız başına biraz takılır, hava alır, kendi kendine düşünür ve eve geri dönerdi. Aynı şimdi yaptığı gibi. Soğuk havaya rağmen üzerinde çokta kalın olmayan bir ceket vardı. Daha yeni hastalıktan çıkmıştı ve bu yaptığını annesi görse muhtemelen onu öldüresiye döverdi. Esen rüzgar yüzünden elleri üşüdüğünde, birbirine sürttü ve ağzına yaklaştırarak sıcak nefesini üfledi. Sonra usulca ceplerine soktu ellerini.
Parkı daha net görmeye başladı, yaklaşmıştı. Tam salıncakta sallanıp, gökyüzünü izlemekle ilgili hayal kurmaya başlamıştı ki, parkta ki tanıdık silüet durmasına neden oldu.
Jeon Jeongguk.
Aynı Taehyung'un düşlediği gibi, salıncaklardan birine oturmuş, hafif hafif sallanıyor, başı gökyüzüne dönmüş bir şekilde orada duruyordu. Taehyung tam o an ikiye bölünmüştü. Mantığı, arkanı dön ve uzaklaş derken, kalbi, onun yanına git diyordu.
Taehyung her zaman ki gibi aptallık yapmayı seçti, kalbinin söylediğini yaptı. Sessiz sakin adımlarla boşta kalan salıncağa ilerledi. Adımlarının sakinliğinin aksine kalbi çok hızlı atıyordu, ayrıca çok gürültülüydü.Salıncağa geldiğinde sakince oturdu, Jeongguk, yanındaki hareketlilikle irkilirken bakışlarını gökyüzünden çevirdi ve kendi gökyüzüne baktı. Taehyung onun bakışlarının ağırlığını hissettiğinde kendini tuttu ve bakışlarını ondan yana çevirmedi.
"Neden buradasın?" Jeongguk titreyen sesiyle sorduğunda Taehyung ister istemez bakışlarını Jeongguk'a çevirdi. Ağlıyordu. Neden ağlıyordu ki?
"Neden ağlıyorsun?" diye sordu Taehyung. Jeongguk neşeden uzak bir gülüş bıraktı geceye.
"Önce ben sordum."
"Uzun zamandır burada yoksun Jeon, ben bu parkın sahibi sayılırım."
"Eskiden," dedi Jeongguk, derin bir nefes alıp verdi ve kuru dudaklarını yaladı. "Yani küçükken, hep burada oynardık. Taekook'un Parkı derdik hatta buraya. Jimin neden onun ismini koymadığımızı söyleyip her seferinde mızmızlanırdı."
Taehyung bunların hepsini hatırlıyordu. Fakat Jeongguk'un neden burada olduğunu, neden ağladığını ve şimdi neden bunları anlattığını bilmiyordu. Kesinlikle dengesizin tekiydi. Ya gerçekten hayatını mahvetmek için geri dönmüştü ya da başka bir şeyler vardı. Taehyungun bilmediği şeyler.
"Bana bunları neden anlatıyorsun?" diye sordu, içinde tutamadı.
Jeongguk güldü. Gülüşünde özlem vardı.
"Çünkü her gün o yaşlarıma geri dönmek istiyorum. Yine video oyunları oynamak istiyorum. Yine seni istiyorum."
Söyledikleri Taehyungun sinirle gülmesine neden oldu. "Sana inanmıyorum." dedi ciddi bir şekilde.
"Biliyorum." Jeongguk kafasını salladı. On dakika önce akmaktan vazgeçen gözyaşlarının yine yine gözlerine dolduğunu hissetmeye başlamıştı.
"Sen hangi yüzle bunları söylersin ki? O yılları sen mahvettin, Jeongguk. Hepimizi sen yaraladın. Hangi hakla, hangi yüzle, ha?"
Jeongguk transa geçmiş gibi sadece başını sallıyordu. "Biliyorum."
![](https://img.wattpad.com/cover/104783133-288-k750477.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alone,sick,lover | yoonmin
FanfictionMin Yoongi hep yalnız ve hastaydı. Park Jimin ise aşıktı. #Yan çift vkook#