HER ŞEYE RAĞMEN

2.7K 88 1
                                    

Sabah ve gece arasındaki boğuk maviyi gördüm. Muhtemelen 10 dakika içerisinde tekrar sabah olacak. Aklımdaki tek şey, yapayalnız kalmış olmam. 1 ay önce bana sarılan annem, 1 hafta önce bana destek olan teyzem artık dünyada değil. Yanımda değiller. Bir ezan sesi.. Hafif çiseleyen bir yağmur.. Toprak kokusu. İçime işledi. Islandım. Sağıma döndüm.

" Islanıyo musun anne? Ben üşüdüm. Sarılsan bana, kucaklasan? Öpsen yine koklasan beni anne. Aç mısın diye sorsan. Üşüyorum! Açım! Sensizim. Beni düşünüyo musun şuan? Benim her anım seni düşünerek geçiyo. Özlüyorum, yalnızlıktan boğuldum artık. Yanına gelmek istiyorum, şuan yattığım yerin çökmesini istiyorum, ortanıza kıvrılmak istiyorum! Tamam sen kucaklama. Anlıyorum. Sadece yanında yatsam da yeter bana. Ayaklarım da üşüdü. Olsan ısıtmaz mıydın? Üstümü örtmeden yatar mıydın anne? Beni böylece ortada bırakır mıydın.. Ben ne olucam anne.."

Ağladım, ağladım, milyar bin milyon kere ağladım. Saymadım. Boğazımdaki yumruk duruyo öylece. Gitmeyecek! Çok yalnızım.. Kimsesizim. Amaçsızım. Annesizim, yapayalnız..

Bir ışık parladı gözümde. Kamaştıracak kadar fazla bir ışık.

- " Nur!"

Siyah bir karaltı. Işık yüzünden hiçbir şey göremiyordum.

Yanıma gelip eğildi, o kahve gözler önümde parlıyodu.

- " Beni delirttin, ne işin var burda hala aptal! Her yerde seni aradım ben, her yerde. Bakmadığım delik kalmadı, morglara bile girdim! Kaç kızın cansız yüzüne baktım! Allah kahretsin! Çok korktum, seni kaybedeceğime inandım. Sakın yapma bunu, sana ihtiyacım var!"

Kucakladı bedenimi, arabaya kadar götürdü. Ceketini üzerime geçirdi, kapıyı açtı. Koltuğa kadar kendisi koydu bedenimi. Robottan farkım yoktu. Yaşamıyordum ben sanki.

Yanıma geldi, oturdu. Arabayı çalıştırdı, uzaklaştık.

- " Yüzün gözün çamur olmuş. Neden hiçbir şey söylemeden gittin! Neden gelmedin yanıma Nur? Korkudan ölüyordum. Neden bana bunu yaptın! Sakın bi daha yapma, sakın!"

Sustum öylece. Sadece sustum.

Villaya geri döndüğümüzü, arabayı durdurunca anladım. Kapıyı açtım, kapıya kadar yürüdüm.

Koray da yanıma geldi ve kapıyı açtı. İçeri girdik. Asansöre doğru ilerledim.

- " Hayır. Odana değil. Yanıma geliyosun."

Elimden tuttu, merdivenlerden çıktık. Odasına değil, koridorun en başındaki bir odaya girdik.

- " Duşa gir, hadi."

Söylediği her şeyi itirazsız yapmaya başladım. Gücüm yoktu.

Benimle birlikte banyoya benzer bir yere geldi. Ceketi üzerimden çıkardı, saçlarımı geri attı. Gözüme bir küvet çarptı. Eğilerek iki taraftan da su açtı. Küvet yavaşça dolmaya başladı.

Üzerimde iç çamaşırlarım kalana kadar ne varsa çıkardı. Hareket edemeyen bir hasta gibi karşısında öylece dikiliyodum. Kolumu bile oynamatan, bir şey düşünemeden öylece karşısında dikildim sadece.

Gömleğini çıkardı. Küvete girdi, elimden çekerek kucağına aldı. Uzandık. Başım göğsünde, koynunda öylece uzanmıştım. Ağlamaya başladım yine, tutamadan kendimi. Ondan tek bir ses daha gelmedi. Sanki günlerce kendimi tutmuşum gibi, onun göğsünde ağlıyordum. Bi eli saçlarımda, bi eli sırtımdaydı.

Gözlerimi kapattım.

SUS VE ÖP!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin