HAYAT..1

2.7K 65 0
                                    

Gözümü açıyorum, aydınlık. Kapatıyorum, gece. Günlerim böylece geçip gidiyordu.

Sertan evde, bazen dışarı çıkıp sabaha kadar kayboluyordu her zamanki gibi. Bense, yaşam mücadelesi içindeydim. Kasıklarımda oluşan ağrı zaman zaman belirip geçse de, daha iyiyim. Evimdeyim. Hala kurtulamadığım katillerimle yüzyüzeyim. Ufak bir kız çocuğu kadar masum değilim, ve bu hissi sadece benim gibi yaşayanlarla paylaştığımı her gün anlıyorum.

Bugün kalkar kalkmaz aklıma gelen tek şey okula gitmek oldu. Okula gitmek, kaldığım yerden devam etmek. Hava iyice nemli, sıcak. Tam bunalımlık. Oysa benim sevdiğim şey yağmur. Biçok insan kapalı havadan nefret ederdi di mi? Benimse istediğim tek şey biraz olsun yağmur.. Gerekirse haftalarca yatakta hastalıktan yatabilirdim, yine de o yağmur tanelerini hissetmek istiyordum yüzümde. Allahım! Ben gerçekten çok garip bi kızım.

Bi kot pantolon, askılı bi bluz. Babetler. Her zamanki gibi, hiçbir şey olmamış gibi derslerine dönmeye çalışan klasik Nur. Hadi bakalım.

Vapurla Kabataş'a geçtikten sonra, yürümeye başladım. Okula girdim, sınıfıma gittim. Melis her zamanki gibi en önde oturuyor, geri kalan trip canavarları kendi halinde.. Beni görünce şaşkınlıkla ayağa kalktı,

- " Nur!"

Yanına gittim ve sarıldık. Şu sevdiğin insanlara sarıldığında gözlerinde oluşan yaşarma duygusunu keşke yok edebilsem. Güç bela kendimi topladım, yüzüne baktım. Geçirdiğim 2 senede, tanıdığım en güzel insandı bu okulda Melis. Saçları daimi olarak salıktı, ve asla rengini değiştirdiğini görmemiştim. Kızıl.. Annemin saçları gibi. Burnunda hızmaya benzeyen o şeyi de asla çıkarmazdı. Hatta annem onu ilk gördüğünde içinden "tövbeestağfurullah" dediğine yemin edebilirim. Evet, çok garip görünse de o kadar masum ve canayakındı ki. Asla bana olan dostluğunu bir başkasına sattığını görmedim. Dostluk bu değil mi zaten? Kinden, yalandan, oyunlardan uzak olmak..

- " Nerdesin sen ya! Nur, iyi ki geldin. Oğlum hiç çekilmiyo burası sensiz"

"Geldim işte"

Yemekhaneye indik birlikte, kahve aldık. Dışarı çıktık. Banklardan birine oturduk. Ayaklarımızı uzattık duvara.

- " Çok üzgünüm. Kaç defa geldim size, kimse yoktu. Aradım, ulaşamadım. Kafayı yedim. Nerdeydin?"

- " Teyzemle. Gitmek zorunda kaldım."

- " Teyzen mi? Nerde şimdi?"

- " Kaybettim onu da." güldüm.

Yüzüme iri gözleriyle baktı ve kaldı öylece. Sarıldı bana tekrar.

- " Yapma nolur. Bişey olmamış gibi devam etmek istiyorum."

- " Tamam canım. Yanındayım, asla unutma."

- " Biliyorum.."

Boğaza karşı kahvelerimizi yudumladık. Benimle neler olup bittiğini konuşmak istiyodu, çok fazla sıkmamak için de soramıyodu tabii.. Anlattım.

" Beni arasaydın, o an atlar gelirdim. Aradım seni kaç defa, evinize geldim. Bi kadın gitti artık burdan falan dedi."

Güldüm.

- " Kesin Ayşe teyzedir. Herkes hakkında bildiği bişey olur zaten kesinlikle."

- " Şimdi nerdesin?"

- " Evde. Sertan'la yaşıyorum."

- " İnanamıyorum! O piçin ne işi var hala sizin evde? Bu nasıl bi adamdır?"

SUS VE ÖP!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin