SEN..

3.1K 82 0
                                    

Gözlerimi açtığımda, yanımdaydı. Hala uyuyordu. Güneş tepemizde, buz tutmuş kalbimize inat gibi. Üzerimize doğmuş.. Koray'ın gözlerinin altındaki mor çukurlar, hala vardı. Elmacık kemiklerinde oluşan çizikler, gamzelerinin kıvrımları.. Dudakları kıpkırmızı olmuştu. Hani sanki bi şekilde süslenmiş gibi oluşan kaş şekli vardır, sanki yapmacık gibi. Koray'ın kaş şekli böyle değil. İnce, uzun. Kalemle çizilmiş kadar doğal. Ya da gibi. Bilemedim ki. İçimde kendimle boğuşmaya devam ederken, kenarda duran telefonuna gözüm kaydı. Acaba alsam, baksam, not bölümüne bir şeyler yazsam.. Kızar mıydı?

Umursamadım, telefonu elime aldım. Ekranda tam 114 cevapsız arama, 58 mesaj, sürü sürü bildirimler.. Ekranı açtığımda mesaj bölümü kendiliğinden açıldı.

" Oğlum başın sağolsun."

" Koray Bey başınız sağolsun.." bla bla.

" Çok üzüldük."

" Başınız sağolsun."

Bir sürü aynı cümleler, aynı kelimeler. Ayıp ettiğimin farkındaydım ama bırakmak istemedim. Biraz daha aşağı indiğimde kayıtlı olmayan bi numaradan gelen mesaja gözüm ilişti.

- " Çok üzgünüm. Yanında olmam lazım. Lütfen cevap ver. Eskiden olsa beni arardın, "sen" yanımda olurdun. İşte ben hala olduğum yerdeyim. Defne hala senin tanıdığın gibi. Lütfen beni ara."

Defne? Kimdi acaba? Eski sevgili büyük ihtimal, orası kesin. Olabilir de. Olmamasına ihtimal vermezdim tabii ki ama içimde oluşan bu sinir duygusu ne olacak? Bana ne oluyo? Yazabilir, konuşabilir, görüşebilirler. Bana neydi? Niye ilgileniyodum?

Çıktım mesajlardan. Fotoğraflarına bakmak istedim, açtım. Gece kulüpleri, yatlar, arabalar, şirket fotoğrafları, Koray'ın arkadaşlarıyla birlikte fotoğrafları derken. Kendimi görünce şaşırdım. Mutfakta, yemek hazırlarken çekilmiş bir fotoğraf. Tezgahın önünde, elimde sebzeler. Saçlarım dağılmak üzere, bi elim gözümü ovuştururken. Şaşkındım. Şaşkınım. Kendime geldim, not bölümüne girdim.

- " Her şey geçecek."

Daha fazla uzatmadan bir şey yazmak istemedim. Sadece bu üç kelime. Yeterdi belki de? Koray'ın fotoğrafını çektim, bi çeşit intikam alma yöntemim gibi. Nota ekledim. Telefonu kapatarak tekrar yanına koydum. Geri çekilirken gözlerini açtı.

- " Günaydın. Sabah kuşu."

- " Günaydın. Rahat uyudum, erkenden uyandım işte"

- " Rahattı yani. Tabi ki. Ben varım." dedi sırıttı.

O sırıtınca ben sinirleniyorum. Bilmiyorum, hiç hoşuma gitmiyo şu sırıtmalar.

- " Hayır. Burası çok güzel ya hani. Ondan."

- " Tabii. Ama benim hala uykum var. Biraz daha uyusak?"

- " Bensiz de uyuyabilirsin. Bende uyku kaçtı gitti."

Gülümsedi.

- " Tamam o zaman." dedi fısıldayarak, yüzüstü döndü.

Ben kalktım, yandaki şemsiyesi açıp yatağın başına koydum gölge yapması için. Koray hemen uyumuştu. Kaç gündür uyumamıştı, ses yapmadan çıktım. Merdivenlerden indim, mutfağa geçtim. Kahvaltı hazırlamaya başladım ; peynirler, zeytinler, salata.. Ufak bi tabaga da kızarttığım tostları keserek koydum. Çay içmek istemiyodum, hayret. Koray da sevmiyodu. Meyvesuyu buldum, hepsini masaya götürdüm. Pencereleri teker teker açtım içerisi havalansın diye. Deniz kokusu yayıldı her yere, mis gibi. Masayı donatınca aklıma kaç gündür içmediğim şu sigara geldi. Nasıl da beynimi kapladı bian bu istek, hem de aç karnına, bilmiyorum. Televizyonun yanına bi paket duruyodu, aldım. Salondaki balkona çıktım, kapıyı kapattım. Gözlerimi kaplayan deniz manzarasının önünde sigarayı içtim. Tek kötü alışkanlığımı. Yapabileceğim bir şey yok. Alışınca bırakamıyosun.

SUS VE ÖP!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin