BİR ÇİFT EL

2.3K 71 5
                                    

Gözlerimi sonsuz bir kahveye daldırmışım gibi hissediyorum, gözlerine bakınca. Oysa ki benim ellerimde, ne çok sebep var senden nefret etmek için. Oysa ki ne güzel yakışırdı senin ellerine ellerim..

- " Biz, yani. Sen ve ben. Artık hep beraberiz."

Sözleri hem yarabandı, hem de kabuğumu yırtan bir tırnak gibi saplanıyor göğsüme. Hem yarabandım, hem yaram. Bir insanın hayatımda bu şekilde yer almasına, yıllarca düşünsem inanamazdım. Belki de güzel şeyler olacaktı, belki de güzel şeyler oluyordu. Ama içimde hep bir nokta inanmamamı istiyorken, ben yenik düşmüştüm. Belki de O'na..

- " Evet." dedim. Mutlu değilim, ama mutsuz da değil. Ben sadece inanmak isteyen bir kızım. Kendimden başkasına, ben gibi, benim gibi ben'i üzmeyeceğine inandığım birini istiyorum. Yine de kendimle çelişmekten başka bir şey yapamıyorum ki. Hata bende mi şimdi? İnanmak isteyip te inanmamak için direnen de benim, kaçan da ben. Mutlu olabilirim belki de, keşke içimdeki canavarı yenebilsem.

- " Seni anlıyorum." dedi, kafamdaki tüm düşünceleri kovdum bu sırada.

- " Teşekkür ederim."

- " Hayır, gerçekten anlıyorum. Korktuğun çok şey var, haklısın. Ama Nur, ben "ama.." diye başlayarak kurduğum her cümleyi nerdeyse ayrılık için kurdum. Benim tüm "Ama" larım ve " yine de.." lerim hep sende takılı kaldı. Yani, ben inanıyorum. Seni de buna inandırıcam. Söz veriyorum."

- " Bazen o "Ama.." lar farklı şeyleri de açıklamaz mı? Ama seni seviyorum. Ama benden daha iyilerine layıksın. Gibi. Peki benim içimdeki savaştan bir haberin var mı? Nerdeyse tek bir saniyem yok, sana bakınca hep o geceyi hatırlıyorum. Sana baktığımda her zaman kötü olan ne varsa onları görüyorum. Bu, nasıl olur? Ben bu düşüncelerle seni nasıl sevebilirim?"

- " Her şey o kadar basit ki. Ben de sana bunları yaşattığım için kendimi affetmiyorum. Affedemiyorum. Ben bile kendime inanmıyorum. Yanımda olmana ihtiyacım var. Seni görmeye, yanında olmaya, seninle konuşmaya ve gülmeye ihtiyacım var. Ben bir canavar değilim. Kötü bir adam da değilim. Ben.. Yapayalnız biriyim. Sana ihtiyacım var işte. Gözlerinde kendimi görüyorum. Sen de biliyosun, itiraf etmek istemiyosun sadece."

- " Yine de tüm bu gerçekler tek yanlışı kabul ettirmiyo bana. Ben gerçekten yaramaz, huysuz bi kız çocuğuyum Koray. Ben hala bacağı kırılan bebeğine ağlayan bir kız çocuğu gibiyim. Ben kirli değilim. Ben hala bembeyazım, saf, temiz. "

Gözlerimdeki yaşa hakim olamadım. Ama susmak ta istemiyodum. Yüzleşmek, belki de rahatlatacaktı beni.

- " Ben temizim Koray. Ben hala annemin, babamın kızıyım. Şu evin kapısından beyaz bir gelinlikle çıkmayı hayal edecek kadar temizim işte. Ben yitirmedim güzel şeyleri. Üzülmüyorum da. Sen düşün! Üzerime uzanan pis elleri alt ettim ben. Sana yenildim."

- " Nur.."

- " Nur.. Biraz ışık. Biraz umut demek. Gözünde hala masum bir kız mıyım Koray?"

-" Seni bu dünyada lekeleyebilecek hiçbir şey yok. Ben bile.."

...

Belki gözlerimden yaşlar akıyo olabilir. Belki ailem artık yok, belki benim için tek güzel şey yoktu. Ama Koray, karşımdaydı. Yanımdaydı. Benimleydi. Bir yolun başında, ellerimi tutmuştu, anlamıştı beni. Direnmelerime rağmen inandırmaya başlamıştı kendine. Sadece hayatımda var olması bile onu bilmeme bir sebepti. Onu unutamazdım. Esmer tenini, daimi kirli sakallarını, o yüz hattını, geniş göğsünü, ellerini. Sesini. Sesini hiç unutamazdım. Milyonlarca insan dinlesem, yine de o gece bana o şiiri söylerken duyduğum ses tonunu kimseye değişemezdim. İçimde birden iliklerime varana kadar hissettiğim bir korku duydum. Peki, ya Koray'ı da kaybedersem? Birden, öylece. Babamı, annemi, teyzemi kaybettiğim gibi. O da yitip giderse? Hayır! Şuan neden ağlıyorum? Hala karşımda sapasağlam gözlerimin içine bakarken, ben öylece karşısında bu düşüncelerle nasıl ağlayabiliyorum?

SUS VE ÖP!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin