BİLE BİLE LADES

2K 63 3
                                    

- " Benimle evlenir misin? "
...
Hayat bir insanla gerçekten kıyasıya dalga geçebiliyordu. Öyle işte.

- " Koray?"

- " Ne kadar günüm kaldıysa, hepsi seninle geçsin istiyorum."

- " Ben.."

- " Bunu şuan beklemediğini biliyorum.. Şaşırdığını da. Bana "Evet" de, dünyanın en mutlu Koray'ı yap beni.."

Ve bi müddet suskunluk..

Denizin ne mavisi mavi, ne de karanlığı karanlıktı. Dünyadaki tüm renklere kör olmuş kadar garip hissediyordum kendimi. Yağmurlu havaya babetlerimle kapılmış gibi, çantamın bir kolu sökülmüş gibi, en sevdiğim bluzum lekelenmiş gibi.. Hissettim. O kadar derin bir his.

Nedeni neydi? Yanında saçma derecede güvende hissettiğim, hem korktuğum hem de sarıldığım bir adam her zaman yanımda olmak için bir teklif sunmuştu gül dolu elleriyle.. Kırmızı, o taze yeşil yaprak kokusu, ve işte çizgilerine kadar ezberlediğim avuç içleriyle uzanmıştı tekrar bana. Peki ben? Hazır mıydım buna?

- " Anlıyorum." dedi, gözlerini yere dikmiş bir halde. " Haklısın. Yine de ben, istemediğim bir cevabı almaya hazır değildim işte."

- " Sadece biz farklı yaşadık ne varsa. O yüzden normal olan her şey bizim için uzak ihtimal Koray."

- " Eskiye dönmeyelim. Tekrar kırmayalım birbirimizi."

- " Bunu ben de istemiyorum. "
....

Benim ve senin ne varsa, ikiz ruhumuzda ne varsa her biri hafif parıltılı taşla, kompozisyona giriyor. Kahrın, bulunmaz ve yaratılamaz güzelliğin, dost ve kahraman ve çırılçıplak samimiliğin, büyüklüğün, namluların yivlerinde fışkıran güller, birer nilüfer dizisi olmuş prangalar. Spartaküs'ün bukağısı, kol bağları. Kısır kadının anne oluşu ve çok uzaki kimselersiz bir yıldızda inleyen bir stradivarius. Dünya çarşılarının en küçük meyhanesi. Ve biz, milyarlarca, aşkın, yalanın, alçaklığın, kahramanlığın; kapıları, kapakları, kuş uçurmaz uzaklıkları ve ayrılıklarıyla, kahrolası yasaklarıyla, bu acayip kaos karanlığında, biz ikimiz! İki müthiş hasret, iki parça canız işte...

"Tam boş yanı bu diyorum celladın
Tam bıçağım cehennem gibi güzelken.
Aklıma düşüyorsun. "

////

Yalnızlık.. Acı. Korkunç. Ve dipsiz bir kuyu gibiydi. Çırpındıkça ana merkezine doğru inişler yaşıyordu insan. Bir kere tutuldu mu, bir daha kurtulamıyordu.. Ya da alışıyordu. Alışıyordu işte. Sonra yalnızlığını kimseye değişmek istemiyordu. İstemiyordum.. Bu böyle sürebilir mi? Kaç yıl geçse, 1-5-10 ? Kaç yıl yalnızlığımla devam edebilirim? Kaç yıl daha, kendi iç savaşımı yenebilirim..

- " Koray.." dedim, içimdeki bir parça umutla,

- " Efendim? "

- " Üzüldün mü? "

- " Belli olmuyor mu ordan? Baya da uzak duruyosun bana." dedi, karşısındaydım oysa. Uzaktı işte.

Doğrularak yanına geçtim, gözleri üzerimdeydi, çekmedi de hiç. Tekneden yansıyan ışığın gözlerinin içinde parladığını farketmemek elde değildi. Çok güzeldi işte. Beni şurda öldürse, gıkımı çıkaramazdım. Beni bırakmasındı yeter ki. Hoşgeldin. Vicdan sesim, hoşgeldin sen de.

- " Üzgünüm." dedi, nefesini alnımda hissedeceğim kadar derin bir nefes salarken ciğerlerinden. " Üzgünüm, belki en başından farklı olsaydı.."

SUS VE ÖP!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin