4. Bölüm

1.4K 87 0
                                    

Bahar'dan anlatım

Bizi soğuk bir depoya kapatmışlardı. Ağladığım için yüzümde soğukluk vardı. Üşüyordum, usulca bir köşeye oturup elimi ısıtmaya çalıştım. Yavuz üzerindeki montunu çıkartıp bana verdi sonra yanıma oturup bana sarıldı.
"Sen üşümüyor musun?"
"Hayır"

Karşılık vermeden kafamı göğsüne tekrar koydum. Buraya gelirken uyuduğumuz için uykum pek yoktu. Yavuz'un verdiği kocuğu biraz daha tepeme çektim. Sonra burnuma çok güzel bir koku sızdı. İlk önce çaktırmadan etrafı kokladım ama bu Yavuzdu hemen fark etti.
"Neyi kokluyorsun sen öyle?"
"Burnuma güzel bir koku geldi de"

İlk önce yüzünü buruşturdu sonra sırıttı
"Niye güldün?"
"Bende senden geliyor zannettim"
"Dayak mı istiyor senin canın?" dedim gülerek.

Sonra ayağa kalktım dolanmaya başladım. Göz ucuylada olsa Yavuz'un bana derinden baktığını gördüm. İçerisi de baya soğumaya başlamıştı yavuzun yanına yaklaşıp çömeldim

"Bak Yavuz bizim burdan çıkmamız gerekiyor yoksa donarak ölücez"

Yavuz arkamdaki pencereye takılıp kalmıştı. Hemen yerinden fırlayarak elimden tutup çekiştirdi.
"Napıyorsun sen?"
"Çıkalım buradan demedin mi? Çıkıyoruz işte"

Daha fazla bişey demeden ne derse onu yaptım pencereyi açtı belimden kavradı kaldırdı pencereden beni çıkardı sonra tahmin ettiğim şeyi yaptı pencereyi kapatıp burdan gitmemi söyledi. Pencereyi yumrukladım ama beni dinlemedi bile bende onun inadına
"Sen bilirsin sarı komutan yüzleşmeye gidiyorum onlarla görürsün"

Çömeldiğim yerden kalktım ve ön tarafa doğru ilerledim ön tarafta 2 kişi vardı daha önce tekvandoya gitmiştim aslında az çok biliyorum dövüşmeyi hemen yab tarafta silahlarla dolu kutu gördüm hemen bitane kaptım cesarete gelip karşılarına çıktım bir tanesinin boynundan tutup kendime çektim diğerini silahla vurdum. O sırada 2 kişi daha geldi rehin aldığım adamı kendimi savunmak için kullandım adama sıkıyorlardı deli gibi tekrar ayaklanıp birisini indirdim sonra bir baktım diğeri de yerde yatıyor arkamı döndüğümde yavuz da çıkmıştı.
"Seni deli kız baş belası napıyorsun sen kendini mi öldürüceksin?"
"Bana bak sarı komutan benim içim dışım asla bir değil birine çatarsan eğer diğeri de sana çatar unutma bunu"

Yavuz kısa bir tebessüm ettikten sonra elimden tutup ormana doğru ilerledi. Akşam olmak üzereydi ama sanki burayı avcunun içi gibi biliyor gibi ilerliyordu. Uzun süre koştuğumuz için yorulmuştum nefes nefeseydim.
"Yavuz lütfen biraz duralım yoruldum"
"Olmaz duramayız çoktan peşimize düşmüşlerdir hadi"
"Olmuyor çok yoruldum"

Bana hayret edici bir bakış attıktan sonra kucağına aldı ve tekrar yürümeye başladı.

"Napıyorsun?"
"Yoruldum demedin mi? Duramayız Bahar bende kucağıma aldım seni"
"Zaten o kadar da ağır değilimdir"
"Öküz kucaklasam daha hafif gelirdi"

Elimin tersiyle göğsüne bir tane patlattım.

"Sabahtan beri ilerliyoruz da hala biryere varamadık baksana akşam da oldu"

"Bak anayol araba geçiyordur buluruz birilerini"

Gerçekten de anayol vardı  biraz ilerimiz de sonunda anayola çıktık uzun bir süre sonra bir şahin bize doğru yaklaştı içinde şiddetli şarkılar çalıyordu ve bu şarkılar baya garipti.

Şahin usulca yaklaştı 5 kişilerdi sürücü koltuğunun yanında oturan beni baştan aşağıya süzdü ardından bir ıslık patlattı Yavuz'un öfkeli gözlerini hissedebiliyordum.

"Gençler bize yardım eder misiniz?"
"Biz şu bayana yardım edelim öncelikle bayan ateşinizi söndürelim mi?"

Ben utancımdan yerin dibine girmek üzereydim ama Yavuz benim önüme geçti gençlere ters ters bakıyordu

"Yavuz tamam sakin ol sizde basın gidin"
"Sende gelmek ister misin?" dedi genç çocuk
"Tabiki hayır defolun gidin burdan"

Artık bende sinirlenmiştim havada kararmıştı ve soğuktu danayamayıp;
"Bana bakın lan cehennemin dibine gidiyoruz götürmek ister misiniz?"

Tepki vermeden gaza basıp gittiler Yavuz'a bakmadan bi ağacın dibine oturdum. Kollarımı göğsümde birleştirdim, Yavuz da benim yanıma oturdu. Beni kendi göğsüne yasladı. Derin bir uykuya daldık

.

YABANCI [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin