27. Bölüm

562 46 0
                                    

Tahir'den Anlatım

Evin arka kapısından girdiğimizde, karşımıza çıkan iki korumayı indirdik. Geriye kalanları etsikiz hale getirmek için iki gruba ayrıldık.

Yavuz,abim ve ben bir grup olmuştuk. Kapıya varmak üzereydik. Karşımıza tek koruma bile çıkmamıştı. Sanırım dua etmeliydim.

Kapının olduğu yere yaklaştığımızda ön taraftaki yaklaşık 10 tane korumayı gördük. 2 tanesinin yere düştüğünü gördüğümde.

Bunu yapanların ateş ve feyzullah olduğunu anlamıştım. 2 tane korumanın yere düşmesiyle diğerleri saklanıp etrafına bakmaya başladılar.

"Tahir geriye kalanları biz hallederiz sen içeri gir!" dedi Yavuz

Ben kafamı sallayıp yavaşça sıyrıldım yanlarından kapının önüne geldiğimde, oraya saklanan koruma önüme atladı!

Elindeki silahı alıp karnına tekme vurdum. Koruma yerde kıvranırken ensesine dirseğimi vurup bayılttım!

Sonra koşarak içeriye daldım. Kapı kapalı olduğundan omzumla hızla koşarak kapıyı kırdım! İçeri doğru sarsılarak girdiğimde "Yiğit!" diye bağırdım!

Bir yandan bağırıyor, bir yandan da odalara bakıyordum. Ev iki katlı olduğundan ilk at katlara baktım. Daha sonra üst kata çıkmak için merdivene yöneldim..

Yukarı çıktığımda, odaları teker teker aradım. Ama yine yoktu! Endişeyle aşağa inmek için merdivene koştum.

Merdivenden inerken karşıdan Vedat ve yiğit ile gelen Yavuz'u ve diğerlerini gördüm.

Olduğum yerde donakaldım. Gözyaşlarıma hakim olamayıp ağlayama başladım. Yiğit "Tahir abi!" diye kollarıma koşarken bende ona doğru yavaş adımlarla yürüyordum.

Az sonra kollarımla Yiğit'in bedeninin buluştuğunu hissettim. Yiğit'e kocaman sarılıp kokusunu içime çektim.

Diğerleri bizi izlerken onlarında gözlerinin dolup taştığını görebiliyordum. Yiğit bedenimden uzaklastığında, gözlerim ister istemez sinsi sinsi bakan Vedat'a kaydı.

Yavaş adımlarla yanına giderken o hala duruşunu bozmamıştı. Az sonra yanına vardığımda yumruk yaptığım elimle yanağına vurdum.

Vedat yerde yanağını tutarak inlediğinde ayağımla karnına tekme atmaya başladım.

Ben hayatta kimseye şiddet göstermeyen bir insandım ama o bunu çoktan hak etmişti.

"Tahir tamam sakin ol Yiğit var!" dedi Yavuz kolumdan tutup beni sakinleştirmeye çalışarak

Ben daha fazla devam etmeden Yiğit'in kolundan tutup, arabaya doğru yürüdüm. Sinirden köpürüyordum, babası falan demiyecek geberticektim orada Vedat'ı!

Arabanın yanına geldiğimizde uzaktan kumanda ile arabayı açan Yavuz'u gördüm. Arabanın kapısını açıp Yiğit'i koltuğa oturttum ve bende yanına geçtim.

Yavuz ve Fethi Vedat'ı arkaya yerleştirip geldiler. Yavuz gaza basıp arabanın balatalarını ötürdü. Yiğit'in hoşuna gitmiş olmalı ki kolumun altına kıkırdıyordu!

Az sonra eve geldiğimizde Yiğit arabadan inip kapının önünde ağlayarak bekleyen Nefes'e doğru koştu.

"Yavuz ben bu iti polise verip geleyrum! " dedim

O da uzatmadan kafa sallayıp eve doğru yürüdü.

Bahar'dan Anlatım

Koşarak Nefes'e doğru gelen Yiğit'i görünce göz yaşlarıma hakim olamadım. Gözyaşlarım gözlerimi terk ederken hala onların bu güzel kavuşmasını izliyordum!

"Anne!" diye Nefes'in boynuna sarıldı Yiğit!

Birbirlerine sıkı sıkı sarılıp, birbirlerinin kokularını içlerine çektiler. Nefes Yiğit'e kavuştuğu için öyle mutluydu ki havalara uçabilirdi!

Ben onları izlerken koluma uygulanan basınç ile gözlerim koluma gitti. Yavuz'un kolumdan tutup sırıtan suratına gözlerim dikkat kesilmişti!

"Ne o duygusala mı bağladın?"

Elimle göğsüne yavaşça vurdum, elimin tersiyle suratımdan çeneme doğru yol izleyen gözyaşlarımı sildim ve Yavuz'un dediğine güldüm!

"Sana bir can borcu var biliyorsun dimi?"

"Hayır yok! Tahir kurtardı Yiğit'i eğer varsa Tahir'e olmalı" dedi sırıtarak

"Ama sende gidip yardım ettin?"

"Olabilir"

Tek kelime etmeden kafamı göğsüne yaslayıp güldüm.

"Ne zaman dönüyoruz?" dedim

"Akşam yola çıkarız"

Bende olumlu bir şekilde kafamı salladım.

Uzun bir yolculuktan sonra herkesi evine dağıttık, Yavuz beni eve bırakmak için arabayı benim evime sürdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Uzun bir yolculuktan sonra herkesi evine dağıttık, Yavuz beni eve bırakmak için arabayı benim evime sürdü.

Az sonra evimin önüne geldiğimizde arkadan montumu ve Asiye'nin bize hediye ettiği mavi yazmayı elime aldım!

Yavuz'u eve davet etmeli miydim? Gelmeyeceğini düşünüp yukarı gelmesi için onu davet ettim

"Bugün sana ne demiştim?"

"Ne demiştin?"

Ne demişti? Hatırlamıyordum, yorgun ve bitkindim aklım almıyordu.

"Bugün Trabzon'da giydiğin sarı kazak,mavi yazma ve bordo rujun?"

"Ee nolmuş?"

Anlammazlıktan gelmeye çalışıyordum. Ama beceremiyordum.

"Bahar aklını alırım bidaha o bordo ruju sürmeyeceksin!" dedi yüzünü yüzüme yaklaştırarak

Aramızda milim vardı yüzümüz birbirine çok yakındı. Nefes alamıyordum onun yüzünden. Nefesimi tutarak dediklerini anlamaya çalıştım!

"Sürersem?"

Inatlaşıyordum, kaybedeceğimi biliyordum çünkü Yavuz benden daha inatçı sayılırdı!

"Sürersen düşünürüz" dedi sırıtarak

"Yavuz senin işin gücün yok mu git evine uyu!" dedim onu kendimden uzaklaştırarak

Elimle kapının kolunu açıp çıkacakken, elini uzatıp kapıyı kapattı, ne yapmaya çalışıyordu?

"Napıyorsun Yavuz?"

"Yarın görüşemeyebiliriz" dedi

Sonra yavaşça dudaklarımaya yaklaşıp kapıyı açtı. Sonra yola bakarak sırıtmaya başladı. Sinirle arabayı terk ettim.

YABANCI [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin