Berk'le konuştuktan sonra sinema işini Özge'ye de söylemiş, onay almıştım. Vermese de gidecektim ancak o sadece Çamur için değil, Su içinde fırça atmıştı. Çok ayıp ettiğimi falan söylemişti. Sözlerini çok dinlediğim söylenemezdi ancak haksız sayılmazdı. Ayıp olmuştu baya.
Esneyip yerimde doğruldum. Güzel uyku çekmiştim. Gözlerimi ovuştururken yerimde doğrulup amaçsızca etrafa bakındım. Ardından oyalanmayı bırakıp yataktan kalktım ve duşa girdim. Çıktığımda hızlıca üstümü giyindim. Berk sonradan saat 5'e bilet aldığını söylemişti, ki şu an saat 4'tü. Nasıl bu kadar uyuduğumu sorarsanız Özge'yle sabahlamış -kesinlikle zorlamadım, ben öyle şeyler yapar mıyım?- ve sabah 8'de yatmıştık. Daha uyanık dururdum -ve durdururdum ama kesinlikle zorla değil- ama acımıştım -hayır tabii ki gözlerim ağrımamıştı, ya da başım, ya da ikisi-.
Hani olur ya, parfümünüzü sıkarsınız ama sıkmamış gibi hissedip bir daha sıkarsınız. İşte aynen onu yaşamıştım. Yüzümü buruşturup ofladım. Fazlaydı bu kadarı benim için ancak üstümü değiştirmeye üşenmem daha ağır basmıştı.
Dışarıda lazım olabilecekleri elime alıp odamdan çıktım. Portmantodan ceketimi aldım, üstüme giyinip elimdeki eşyaları ceplerime koydum. Ardından ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Gideceğimiz AVM bize yakın sayılırdı ancak aç olduğumdan erken çıkmıştım. Onlar gelene kadar bir şeyler yerdim, böylece vaktim boşa gitmemiş olurdu.
Motoruma atlayıp boynumu kütlettim. Ardından çalıştırıp AVM'ye sürmeye başladım. 10 dakikada, hep yeşil ışıklara denk gelmem ve yolların çok dolu olmaması sayesinde varmıştım. Park ettikten sonra hızla yürüyen merdivenlerden geçip girişe vardım. Oradan da seri bir şekilde geçtikten sonra yemek katına çıktım. Aslında yemek bölümüyle ve sinema girişi -böylece sinemalar da- aynı kattaydı. Bu yüzden onlarla direk bu katta buluşacaktık. Onlar için aşağı inemezdim, ne gerek vardı yani değil mi?
Kata ulaştığımda fast food işletmelerine göz gezdirmeye başladım. Berk her sinema çıkışında acıkırdı, bu yüzden çok yemeyecektim. Birlikte yine yerdik ne de olsa. Kısa süreceğinden hamburgerde karar kıldım. Menülerden birini kasiyere söyledim. Hazır olunca tepsiyi eline alıp yer bakındım. Çok bakınmama gerek kalmamıştı Allah'tan. Boş bulduğum yere hızla oturup hambugere tabiri caizse gömüldüm. Bu kadar acıktığımın farkında değildim. Daha ben ne olduğunu anlamadan hamburger ve onunla birlikte patates ve kola bitmişti. Tam böyle geğirip arkama yaslanmıştım ki telefonumun Berk'in araması yüzünden titremeye başladığını gördüm. Aramanın bitmesine kadar bekleyip bittiği anda mesaj attım.
Toprak: noldu
Berk: Niye açmıyorsun telefonunu amk
Toprak: keyfimin kahyasının torununun sevgilisinin kedisi miyavladı kötü şans olur diye açmadım yavrum
Toprak: bir sorunun varsa şikayet bölümüme yönlendireyim seni
Berk: Yönlendir bi bakayım yavrum
Toprak: buyrun ben şahsımın şikayet departmanı yöneticisiyim -Toprak'ın götü
Berk: SENİN ANANI SİKEYİMEŞDŞELÖXÖSLLFÖEÖÖDLWÖDÖS
Toprak: ana baba katma ağzına sıçarım
Berk: Zuhal annemi değil canım
Berk: o cici
Berk: Neyse ya of
Berk: Geldik diyecektim
Berk: Konu nerden nereye geldi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çamur | Texting ¦ Boy×Boy
Short Story05...: Babana eşcinsel olduğunu söyledim. Toprak: ne *BoyxBoy'dur* (Yani eşcinsel konuludur.) [Yani eğer bundan rahatsız oluyorsanız, okumayınız.] {Çokça küfür barındırır.}