Şu an nerde miydik? Bizim evin salonunda. Birinci çoğul şahıs ekini kullanma nedenim neredeyse herkesin burada olmasıydı. Ben tekli koltuklardan birinde annem ve ablam ikili, Çağla, Su ve Berk üçlü koltukta oturuyorlardı. Bi tek babam eksikti o da adamın gerçekten 05...'ün Su olduğunu bilmediğinden emin olduğumdan. Gerçi Hüseyin, Yılmaz ve Kerem üçlüsü de yoktu ancak onların bu işle ilgili bilgileri olmadığı konusunda Su ve Berk yemin etmişler. Derin bir nefes alıp gözlerimi üzerlerinde gezdirip konuşmaya başladım.
"Eveet, başlayalım bakalım şöyle sıradan. Anne?"
"Efendim oğluşum?"
"Ne zamandır biliyorsun?"
"Valla işte Su oğlum ne zaman söylediyse, o zamandan beri."
Elimle yüzümü sıvazlayıp sabır dilendim.
"Anne ben ciddiyim."
"Bende ciddiyim oğlum."
Oflayıp ablama döndüm.
"Abla."
"Efendim benim canım, neredeyse benden bile mükemmel kardeşim?"
"Sen ne zamandan beri biliyorsun?"
"12. sınıfın 2. döneminden beri."
"Yuh, başından beri biliyormuşsun ulan."
"Yok, Su sana birinci dönem aşık olmuş."
"Ayrıntıları benden iyi biliyor hey Allah'ım."
"Umrunda mı sanki?"
Su'nun alaycı sesine kaşlarımı çatarken "Sen konuşmaya hakkın olduğunu mu sanıyorsun?" dedim öfkeyle.
"Hah, ne? O ne demek ya? Sen mi karar vereceksin benim hakkım olup olmadığına? Hem asıl sen niye bize suçluymuşuz gibi davranıyorsun? Sanki tüm suç bizde."
"Arkamdan iş çevirdiniz amına koyayım, ne demek sanki tüm suç bizde?"
"Kullandığın kelimelere dikkat et bu bir. Arkandan iş çeviren benim. Babana, annene, Özge'ye ben söyledim bu da iki."
"O sinema günü kim yazdı?"
"Özge ben gibi konuşma istedi, nasıl davranıyor bir de ilk elden göreyim dedi. Bende hayır demedim."
"Lan kaç yıldır biliyorlarmış, hiçbir şey söylememişler. O ne olacak?"
"Ben istedim söylememelerini. Ben şu an bana o kadar kötü davrandıktan sonra nasıl böyle haklı gibi konuşabiliyorsun onu merak ediyorum. Sırf adımı söylemiyorum diye hak etmemiştim o muameleyi."
"Huyumu bilmiyorsun sanki."
"Hakkında her şeyi biliyorum ben evet ama bu seni haklı yapmaz beyinsiz yarim."
"Hakkaten sen onları nerden biliyorsun ya?"
"Zuhal annem küçükken yazdığın günlüğü verdi."
Anneme dönüp gözlerimi kısarak bakmaya başladım. Bakışlarımı fark edince kaşlarını çatıp "Öyle bakma bana, alırım ayağımın altına." dedi. Bakışlarım düzeltirken öpücük attım munzurca. Onunda yüz ifadesi yumuşadı ve kıkırdadı.
Gözlerim Su'ya kayınca bana küçük ama tatlı bir gülümseme baktığını gördüm. Sırıtıp "Sen bana kızgın değil miydin ya az önce?" diye alay ettim.
İfadesi değişmezken "Bu hallerin fazla tatlı, benim suçum değil. Hem hala kızgın ve kırgınım. Sadece biraz sonraya erteliyorum." dedi ve omuz silkti. Elimi enseme atıp ovaladım. Utanmış olabilirdim biraz. Ama biraz. Çok az. Az yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çamur | Texting ¦ Boy×Boy
Short Story05...: Babana eşcinsel olduğunu söyledim. Toprak: ne *BoyxBoy'dur* (Yani eşcinsel konuludur.) [Yani eğer bundan rahatsız oluyorsanız, okumayınız.] {Çokça küfür barındırır.}