Annemin bizi o halde basmasıyla Su dışarı ışınlanmıştı neredeyse. Öyle bir kızarıp rapçilere fark atacak hızla "İyi akşamlar herkese, kendinize iyi bakın, dikkat edin, hoşçakalın, görüşürüz." demişti ki dediklerini anlamam için birkaç kere zihnimde başa sarıp dinlemem gerekmişti. Ve Flash'ı kıskandıracak bir hızla çıkmıştı binadan. Binadan diyorum çünkü ben üst kapıyı kapatırken aşağı kapının sesini duymuştum. Kızarık hali gülümsetirken çok tatlı olduğunu düşünmeden edemedim.
Gitmesinden 5 dakika sonra Berk'i kenara çekip plan için birkaç bilgi istedim. Başta mırın kırın etse de ona neden istediğimi söyleyeceğimin sözünü verdiğimde kabul etti. Ardından istediğim bilgiyi verdiğinde ona iddayı anlattım. Ellerini yanaklarımın üstüne koyup dudaklarım ortada büzüşecek şekilde baskı uyguladı. Ardından bir bebekle konuşur gibi "Oy oy oy, çen büyüdün de üstte olmak için benden taktik mi alıyoysun?" dediğinde şaşırmamam gerekirdi ancak şaşırmıştım. Ben Su ile ilgili bu kadar ince düşündüğüm için dalga geçer sanıyordum. Kendisine pay çıkarmasına göz devirip ellerini ittirdim. Ardından suratına güçlü bir yumruk attım.
Geri geri giderken "Lan noluyor amına koyayım?" diye sızlandı.
"Bak bu acıyı unutma Berk. Eğer Su planımı öğrenirse bu acının kaldıramayacağın kadarını yaşatırım sana. Anlaşıldı?"
"Lan ben ne zaman söyledim birine sırrını?"
"Lise ikide camı kırmıştım hani okulda. Gidip sen söylemiştin amına koyayım. Sonra anneme küçüklükten kalan sırrımı söylemiştin lise dörtte. Kaç yıl önceki şey yüzünden bir ton azar yemiştim, bir de üstüne ceza vermişti annem. Lan... Kopya çektiğimi de söylemiştin. Berk senin ben amk ya. O kadar şeyden sonra hala ne zaman söyledim diyorsun."
"O yüzden mi gay olduğunu sakladın benden?"
Dediği şeyle yutkunup yavaşça başımı aşağı yukarı salladım. Bunlar aklıma gelen ilk örneklerdi. Ve bunlar sadece benimkilerdi. Kimlerinkini kimlere söylemişti Allah bilir.
"Özür dilerim."
Sesiyle kafamı kaldırıp yüzüne baktım. İçtenlikle bana bakıyordu. Biraz bakıştıktan sonra gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı.
"Cidden özür dilerim Toprak. Güvenini zaman içinde sarsıp en önemli şeylerden birini söyleyememene sebep olduğum için, güvenini kırdığım için. Kalp kırılsa da, bir şekilde devam ediyor sevmeye. Ama güven öyle değil. Bir kere kırıldı mı, geri tamiri mümkün olmuyor. Ve o yırtığın yerine parça dikmekte işe yaramıyor genellikle. Güven dikiş tutmaz çünkü."
"Özür sevmiyorum biliyorsun."
"Bende yılan sevmiyorum ama senle konuşuyorum koçum, naber?"
Gözlerimi yalandan büyükçe açarken "Bah hele bah, tavırlara bah, laflara bah. Alırsam ayağımın altına görürsün o zaman dünya kaç bucak." dedim alayla.
"Alsana."
"Kaşınıyorsun ha sen."
"Kaşınıyorsam kaşısana."
"Yo, git o işe yarayan aletlerden al. Uşağın mıyım ben senin aq?"
"Olmalısın. Yüce Berk'le konuşuyorsun sonuçta."
"Havalara bak, görende first lady sanır."
Cevap vermek yerine gözleri alt bedenime kayıp biraz oralarda oyalanınca kaşlarımı çatıp "Nereye bakıyorsun lan sen?" diye sordum.
"Ya nasıl sığacak acaba?"
"Nereye ney sığacak?"
"Hiç ya, ben gideyim artık buz gibi oldu içerisi. Bende soğuk sevmem bilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çamur | Texting ¦ Boy×Boy
Short Story05...: Babana eşcinsel olduğunu söyledim. Toprak: ne *BoyxBoy'dur* (Yani eşcinsel konuludur.) [Yani eğer bundan rahatsız oluyorsanız, okumayınız.] {Çokça küfür barındırır.}