Elimdeki diplomaya ve etrafıma kaçıncı olduğunu bilmediğim kez tekrar baktım. Gerçekten mezun oluyorduk. Su'ya bir bakış attığımda Özge'ye el salladığını gördüm. Geçen zaman içinde neredeyse ona taşınmıştım, ailem de ona iyice alışmıştı. Hatta şöyle bir olay yaşanmıştı; babam tavlada kimseye yenilmeyen biriydi, cidden hayatım boyunca kimseye yenildiğini görmemiştim. O gün Su bize akşam yemeğine gelmişti, yemekten sonra çaylarımızı içerken babam ona oynamayı teklif etmişti, Su da kabul etmişti. Ben babamın yeneceğinden emin halde onları izlerken Su'nun yenmesiyle çay soluk boruma kaçmıştı, annem şok içinde babama bakarken, Özge tırnaklarını yiyordu. Babam kısa bir süre ifadesiz bir yüzle Su'ya bakmış, ardından kocaman gülümseyerek "Helal olsun evlat." demiş ve Su'nun saçlarını karıştırmıştı.
Su gülümseyerek kafasını eğerken gözlerindeki yaşları sadece ben görmüştüm.
Annemle ve Özge'yle zaten tanışıyorlardı ve ikisi de Su'yu çok seviyordu. Hatta Özge sürekli çocuğu biraz salmamı söylüyordu ama yapışık ikiz gibi gezmemiz -ya da gezmemememiz çünkü evden dışarı çıkmıyorduk doğru düzgün- benim suçum değildi.
Ve işte şimdi buradaydık.
Sınıfı 2. olarak bitirmiştim, 1. olan bir kızdı ve hiç sinirlenmemiştim 2. olduğuma. Kız gerçekten çok çalışkandı, hak ederek 1. olmuştu. Özellikle bu ülkede olmak üzere kadınlar ayaklarının üstünde durabilen bireyler olmalıydılar, olabilenleri görmek güzeldi.
Yanımıza gelen annem önce benim sonra Su'nun yanaklarından öpüp "Yeni çocuk yapmak lazım, ikisini de mezun ettim yakında biri gavur topraklarına gidecek, diğeri... Aslında Özge başımıza kalacak, tamam gerek yok yapmaya o evde çürür, alanı olmaz." diyerek geri çekildi.
Özge ona gözlerini devirirken ikimize de sarılıp bir şey demeden geri çekildi. Durgundu bu aralar, mezuniyete falan uğraşırken konuşma fırsatımız olmamıştı.
Ayrıca annem borsayı nedenini bilmediğim bir şekilde takip ediyordu, bankadaki paramı dolar düşükken dönüştürmüştük ve o halde çekmiştim parayı. Şimdiyi bekleseydim kesin bitirdim. Ayrıca yurt dışındaki şirketlere cvmizi yollamıştık Su'yla, mail bekliyorduk. Gelince oraya uçacak mülakatlara girecektik. Ve sonrası hayallerimize göre şekillenecekti.
Babam gelip ellerini ikimizinde omzuna koydu. Gülümseyerek bize bakarken "İkinizde çok güzel yerlere geleceksiniz biliyorum, ikinizde de gurur duyuyorum." diyip kendine doğru çekti. Kısa bir sarılıştan sonra onlar ebeveynlerin beklediği kısma geçerken Su akan gözyaşlarını siliyordu.
Ellerinden tutup onu durdurdum. Kimseyi önemsemeden gözlerinin üstüne birer öpücük kondurdum. Ardından alnımı alnına yaslayıp "Ağlama, bugün güzel bir gün. Bugünden sonra hayatımız değişecek ve güzelleşecek. Ne olursa olsun seni bırakmayacağım, ailem seninde ailen olacak." dedim kısık sesle.
"Benim ailem sensin ki."
Gözlerimi açıp duygu dolu gözlerine bakarken gülümsedim hafifçe. Alnına son bir öpücük kondurup geri çekildim. Gülümseyerek birbirimize bakarken "Onlar... Cidden onlar... Kampüste gördüğümde inanmamıştım ama yan yanayken nasılda puzzle parçaları gibi birleşip bir bütün oluşturuyorlar. Allah'ım sen bu tatlılığa karşı güçlü durmam için güç ver yarabbim."
Gelen sesle kafalarımız aynı anda sesin kaynağına çevrildi. Bir grup genç olduğu belli kız bize bakarak konuşuyorlardı ve onları duymamızdan hiç çekinmiyorlardı belli ki. İçlerinden biri kafamızı çevirdiğimiz sırada "Ya şunların uyumuna bakın, nasılda senkronize olmuşlar. Shipper kalbim iyi hissetmiyor." diyerek ellerini kalbinin üstünde birleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çamur | Texting ¦ Boy×Boy
Short Story05...: Babana eşcinsel olduğunu söyledim. Toprak: ne *BoyxBoy'dur* (Yani eşcinsel konuludur.) [Yani eğer bundan rahatsız oluyorsanız, okumayınız.] {Çokça küfür barındırır.}