BÖLÜM 7

3.6K 348 23
                                    

Olabildiğince sessiz olmaya çalışarak yavaşça mutfağa doğru ilerledim. Sert bir kahve içmem gerekiyordu. Çünkü bu gece yaşadıklarımı yüksek dozda kafein desteği olmadan hazmetmem mümkün değildi. Kahvemi içerken de sakin kafayla tekrar bir durum değerlendirmesi yapmayı planlıyordum.

Gerçekten de şu kahve denilen şey inanılmaz bir buluştu. Çünkü makineden yayılmaya başlayan nefis kahve kokusuyla birlikte düşüncelerim de hareketlenmeye başlamıştı. Bu ivmeyi iyi değerlendirmeliydim. Hemen durum analizine başladım: Öncelikle, yudumladığım şu kahve dahil yaşadıklarım kesinlikle bir rüya değildi. Yani "birazdan uyanacağım ve her şey normale dönecek" seçeneğim yoktu. Odama resmen gecenin bir yarısı yabancı ve esrarengiz bir adam girmişti. Hırsız ya da sapık olma durumunu şimdilik rafa kaldırmıştım. Kafadan kontak olma ihtimali halen masa üzerinde olmakla beraber, anlattıkları, davranışları ve üzerindeki teçhizatlar dikkate alınırsa uzaylı olma ihtimali daha ağır basıyordu. Gerçi doğrudan "ben başka bir dünyadan geliyorum" dememişti ama en azından ima etmişti. Zaten bütün bunları bir dünyalının bu derece kusursuz bir şekilde kurgulaması imkansızdı. Hadi diyelim ki çok yetenekli bir dünyalıydı bu yabancı, niye beni ve benim odamı seçmişti? Bilim kurgu film mi çekiyorduk? Ya da bütün bunlar bir kamera şakası mıydı?

İkinci fincanla beraber, olayı başka boyutlardan ele almaya başladım ve aslında bu bölüm daha da ilginçti: Esrarengiz yabancı çok farklıydı. Oda içinde koşuştururken, zaman zaman yakınlaştığımız, aramızdaki mesafenin neredeyse sıfırlandığı anlar olmuştu ve nefesini yüzümde hissetmiştim. O anlarda hep gözlerini kaçırmadan gözlerimin içine bakmıştı. Kokusu, çam özlerinin yoğun olduğu pahalı erkek parfümleri gibiydi ve baş döndürücü bir haz veriyordu. Kendimi bir an bıraksam, onun dudaklarında son bulacak bir yolculuğa çıkacağımdan emindim.

İşte tam da bu aşamada kahve yetersiz kalmaya başlamıştı. Uzman desteği almam gerekiyordu. Şansa bakın ki, bu konudaki en uzmanlaşmış kişilerden biri de benim en yakın arkadaşım Rachel'di. Aslında esrarengiz yabancıyı onunla karşılaştırmak kediyle fareyi yan yana getirmek kadar tehlikeliydi ama bu riski göze alacaktım.

Rachel'in diğer bir özelliği de zamanı dolu dolu yaşamasıydı. Onun için er ya da geç, gece ya da gündüz gibi kategoriler yoktu. Ne zaman arasanız ulaşabilirdiniz. Yine öyle oldu ve gecenin üçüne rağmen telefonun hoparlörü onun her zamanki heyecanlı sesiyle çınladı ve daha ben söze başlamadan anlatmaya başladı:

"Maya, biliyorum bana kızacaksın ama bugün o arkadaşlık sitesindeki çocukla temas kurdum. Ya ne yapayım o kadar yakışıklı ki kendime hakim olamadım."

"Rachel.." diyerek araya girmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Rachel heyecanlı bir olayı anlatırken çok hızlı konuşurdu ve karşısındakine asla konuşma fırsatı vermezdi. Özellikle de konu yakışıklı erkekler olduğunda. Nefes almadan devam ediyordu:

"Bak bence senin dediğin gibi sapık değil o. Tamam videoyu üzerinde sadece iç çamaşırı varken çekmiş ama bu onun kesinlikle sapık olduğu anlamına gelmez ki. Çok ön yargılı davranmamak lazım. Hava ne kadar sıcak görmüyor musun? Biz de zaman zaman iç çamaşırlarıyla dolaşmıyor muyuz evde?"

Konuşma kuralları gereği soru cümlesi tamamlanınca karşıdaki insanın cevap verebilmesi için anlatıma kısa bir ara vermek gerekiyordu. Bu ara Rachel için bir saniye bile değildi ama araya giriş yapabilmem için bana yeterdi:

"Rachel şu anda yatak odamda müthiş yakışıklı bir çocuk var!"

Oh be! Sonunda söyleyebilmiştim. Şimdi sadece bekleyip ve Rachel'in reaksiyon süresini test etmek gerekiyordu.

Bir saniye sonra konuşmasına geri döndü:

"Ayrıca nasıl kaslı görmedin mi. Yıllarca çalışmıştır o kasları öyle şişirmek için. Sergilemeyip de ne yapsın dimi ama?"

Rachel konuşmasını sürdürürken ben de içimden saymaya başladım: Bir, iki, üç...

" Neyse işte ısrarlı davetine evet dedim sonunda. Öyle serseri falan da değil yani. Sadece birkaç yaş büyük bizden o kadar. E tabi onun verdiği bir rahatlık var doğal olarak. Zaten görünüşünden de anlaşılıyor yaş olarak daha büyük olduğu. Yüksek okula gidiyormuş."

Dört, beş, altı...

"Çok sevimli ama görsen, hem de nasıl düşünceli. Bana üzerindekilerle terlemiyor musun..." Rachel birden duraksamıştı.

Yedi, sekiz ve dokuz..

"Maya?.. Sen biraz önce yatak odanda çok yakışıklı bir çocuğun olduğunu söylemiş olabilir misin acaba?

"Evet tam dokuz saniye önce. İstersen bu süreyi kaydet bir yerlere. Tepki gösterme süren git gide daha iyiye gidiyor bence. Bu arada, yalnızken ya da biz bize iken ara sıra evde iç çamaşırı ile dolaştığımız oluyor ama şu senin çocuk gibi o halde video çekip internete koymuyoruz canım. Tekrar söylüyorum, sapığın biri o."

KADER YAZICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin