BÖLÜM 54

659 68 23
                                    

"Tek yapman gereken, zihnini boşaltıp yapmak istediğin işlemi beyninden geçirmek Maya. Gerisini beyninin o muhteşem ve sınırsız gücü halledecek. Ne kadar kolay olduğuna sen de şaşıracaksın."

Shila'nın sesiydi bu. Birazdan deneyeceğim gezegenler arası transfer işlemi nedeniyle ne kadar tedirgin olduğumu hissetmiş olmalıydı. Sesiyle aynı anda bulundukları kumanda merkezinin görüntüsü de belirmişti. Burası daha önce de görmüş olduğum yerdi. Yine yalnız değildi, yanında Iope ve Liona da vardı. Ben bu evrenler arası yolculuk işlemini nasıl yapacağımı ve başarılı olup olamayacağımı kara kara düşünürken, onlar çoktan hedeflerine ulaşmışlardı bile.

"Sen öyle söyleyince kulağa çok normal bir prosedür gibi geliyor. Ama sonuçta ilk defa yapacağım bir şey bu. Matt endişesinde çok da haksız sayılmaz yani. Ya ona yaptığım şaka gerçek olursa, yani transfer hedefini tutturamazsam ve arkadaşlarımı evrenin bilinmeyen noktalarına gönderirsem... Ya bir zamanların ışınlanma filmlerinde de izlediğimiz gibi yolculuk sırasında beden yapıları bozulursa, Zamoran'a jölemsi bir formda ulaşırlarsa..."

Shila bu söylediklerime hafifçe gülümseyerek karşılık verdi:

"Maya kısa süre sonra bu korkularının ne kadar yersiz olduğunu göreceksin ve inan bana ileride bu söylediklerini tıpkı benim şu anda yaptığım gibi tebessümle hatırlayacaksın. Çünkü beyin ile ilgili çok önemli bir ayrıntıyı atlıyorsun ve o nedenle şu anda endişeleniyorsun. Sana şöyle açıklamaya çalışayım: Örneğin sen şimdi arkadaşlarını, ve tabii kendini de, çok uzak bir yerlere transfer edeceksin öyle değil mi?"

Shila neredeyse cümlesini bile tamamlamadan cevap verdim:

"Tabii ki, sence de öyle değil mi? Başka bir evrenden bahsediyoruz burada, başka bir güneş sisteminden...Sonuçta yan odaya geçmiyoruz."

"Peki yan odaya transfer etmen gerekseydi, yani kendini ve arkadaşlarını, yine bu kadar endişeli olur muydun?"

"Olmazdım tabii ki, arada dağlar kadar fark var." diye cevapladım onu. Hatta kullandığım deyimi güncellesem daha da iyi bir cevap olabilirdi, mırıldanarak "Pardon, dağlar değil de galaksiler, evrenler, uzay boşlukları, gezegenler vs."

Shila yine hafifçe gülümseyerek devam etti:

"İşte senin en büyük hatan tam da burada. Maya, beyin için yapılacak eylemlerin büyüklük veya küçüklük olarak bir sınırlaması yoktur. O sınırlamayı sen kendin getiriyorsun. Şunu söylemeye çalışıyorum; yerdeki küçük bir taş ile büyük bir fili havaya kaldırmak arasında beyin açısından hiçbir fark yoktur. Beyin gücümüzle cisimleri hareket ettirebildiğimizi biliyorsun, sen sadece bir şeyi kaldırmak için ya da hareket ettirmek için beynine talimat vereceksin o kadar. Bu şeyin taş ya da fil olmasının beyin için hiç önemi yoktur. Onun için önemli tek şey komutun yerine getirilmesidir."

"Haklısın galiba." dedim Shila'yı onaylayarak. Tam da söylediği gibi mesafe, boyut gibi faktörlere çok takılıyordum galiba. Sonuçta güçlerimin büyüklüğünü biliyordum ve bunların tamamını uygulayabilecek yetkinliğe ulaşmıştım. Öyleyse daha fazla oyalanmanın bir anlamı yoktu. Son kez teyit almak için bizimkilere döndüm, daha doğrusu özellikle Charles'ın hazır olduğundan emin olmak gerekiyordu. Göz göze geldik. Oldukça endişeli görünse de bir o kadar kendinden emin görünüyordu. Doğal olarak çok uzun bir cümle kurmama gerek kalmadı.

"Charles?.." dedim sadece ve bu yeterli olmuştu. Ne demek istediğimi ve son kontrollerimi yaptığımı anlamıştı hemen. Onun cümlesi daha da kısa oldu, yani tek bir kelime bile etmedi. Meşhur laptop çantasını çoktan eline almıştı bile. Cevap yerine hafifçe yukarı kaldırarak gözleriyle çantasını işaret etti. Teknik anlamda her şeyi toparlamıştı. Ayrıca ikinci bir çantası daha vardı ve onu sırtına almıştı. Diğerleri gibi o da kendine göre bir iki kıyafet, çamaşır, kişisel bakım malzemeleri gibi klasik şeyler bulunan küçük bir çanta hazırlamıştı. Herkes idare edebileceği kadar asgari şeyleri almıştı, bu konuda herhangi bir konuşma yapmamıştık ama sonuçta olması gereken buydu, sonuçta turistik geziye çıkmıyorduk. Bir tek Matt'in çantası diğerlerininkine göre biraz daha büyüktü. Takılmasam olmayacaktı, kızıyormuş gibi yaparak:

KADER YAZICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin