Normal şartlarda olsa, Ultor bu sorunun cevabını laubali bir şekilde ve Forneus'u olabildiğince sinir edecek cümleler kurarak verirdi. Neyse ki benim kontrolüm altındaydı ve düzgün bir şekilde anlatmaya başladı. Yoksa Forneus'u dizginlemem zor olacaktı.
"Onların melez bir yapısı vardı biliyorsun. Yani biyolojik olarak hem Zamor hem de Neva unsurları taşıyorlardı. DNA, hücre ve kan yapıları bu iki ırkın bileşiminden oluşmuştu. Biz burada, onların bedenlerini Zamor etkilerinden tamamen arındırıyoruz. Şu ana kadar genetik ve hücre yapılarını tamamen Neva ırkının standartlarına getirdik. Şimdi de kanlarının dönüşüm işlemini yapıyoruz. Bunu şu yatağın yanındaki şaffaf hortumların girip çıktığı cihaz yapıyor. Vücutlarındaki normalde turkuaz renginde olan melez kanı alıyoruz, içindeki Zamor karekterini oluşturan elementlerden arındırıp tekrar vücutlarına geri gönderiyoruz. Nevaların orijinal kan rengi diğer hortumda gördüğün gibi parlak mavidir".
"Siz gerizekalı mısınız, neden Neva'ya dönüştürüyorsunuz onları? Madem böyle bir yöntem geliştirdiniz, neden Zamor'a dönüştürmüyorsunuz? Zamoran için iyi bir kazanım olmaz mıydı, sonuçta dördü de oldukça zeki, eğitimli, baskın karekterli ve savaşçı ruhlu yapıya sahipler."
Alaycı ve aşağılayıcı tarzda konuşmak Ultor'un karekterine ne kadar işlediyse artık, onu dizginlemekte ara ara zorlanıyordum. Bıraksam Forneus'la dalga geçip onu sinir etmek için eline geçen her türlü fırsatı değerlendirecekti. Neyse ki dürtüleri hafif bir gülümsemeyle sınırlı kaldı ve anlatmaya devam etti:
"Seni anlıyorum, böyle bir durum karşısında başka türlü düşünebilmek gerçekten çok keskin ve kıvrak bir zeka ister. Doğrusunu istersen ilk anda ben de senin gibi değerlendirmiştim, yani bu konuda kendime pay çıkartmayayım. Sonuçta Mordad'ın hakkını Mordad'a vermek lazım."
Forneus sinirlenmeye başlamıştı: "Ultor saçma sapan benzetmelerini kendine sakla ve bir an önce sadede gel. Çünkü sıkılmaya başladım."
Ultor bu uyarı üzerine anlatmaya devam etti:
"Biliyorsun, babamın uzun zamandır istediği bir şey vardı, o da Bioneva'yı ele geçirmek... Ama bunu bir türlü başaramıyorduk. Defalarca denedik ama hiçbir şekilde Bioneva topraklarına giremiyorduk. Büyük savaş gemilerimizi gönderdik olmadı, sonra küçük casus mekiklerle denedik yine olmadı. Daha hava sahalarına girer girmez hepsini kaybettik. Gemi ve bütün personel anında imha edildi. Asıl trajik olan, bunlar olurken Nevalar parmaklarını bile oynatmadılar, çünkü bütün bu savunmayı tabiat onlar adına yapıyordu.
Sonralarda tabiatın bu gücünü bir şekilde izole etmenin yolunu bulduk, ki bunu sen de biliyorsun Dünya'da kullanmıştık. Bitkilerin yaşadığı atmosferden daha ağır bir gazdı bulduğumuz, kullanıldığı alanda bitki, toprak, su vs. gibi tabiat unsurlarının üzerini kaplayıp etkisiz hale getiriyordu. Ama Bioneva gezegenine giremediğimiz için bu malzemeyi uygulayamıyorduk."
"Savaş gemileriyle giderseniz giremezsiniz tabii. Neticede oraya ne için gittiğiniz gayet belli."
"Diğer türlüsünü de denedik, yani tehdit olarak algılanmasın diye birkaç kez iyi eğitimli ajanlarımızı da silahsız olarak gönderdik. Ama hiç birisi gezegene ayak basmayı dahi başaramadı."
"Neden?" diye sordu Forneus merakla. "Böyle niye olmadı?"
"Neden olacak, çünkü Nevalar çok üstün özellikleri olan ve izole yaşamayı seven bir ırk. Gerçek Neva olmayan hiçbir ırkın gezegene ayak basmasına izin vermiyorlar. Böylelikle hem Bioneva'yı dış tehditlerden koruyorlar, hem de üstün ırk profillerinin bozulmasını önlüyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER YAZICI
Science Fiction"Coldor ırkı, beyin güçlerini kullanarak karşısındakinin algısını kısa veya uzun süreliğine değiştirebilir Maya. İstediğimiz canlıya -tabi normal seviyede bir beyni olan- kurguladığımız herhangi bir hayatı yaşatabiliriz. Yaşanılan ya da yaşanılacak...