Mağaranın içerisindeki yılanlar, sanki birbirleriyle anlaşmışçasına ortada bir koridor oluşturacak şekilde iki yanda gruplaşmaya başladılar. Bu ayrılma işlemi tamamlandığında ve ortada açıkça bir geçit oluştuğunda, koridorun son noktası artık bizdik. Kıpırdanmalar tamamlandığında mağaradaki sessizlik tekrar bozuldu ve bu kez duvarlarda tempolu ve çok daha coşkulu bir ses yankılanmaya başladı:
"Shila!.. Shila!.. Shila!.."
İnanılmaz derecede tüyler ürpertici bir ritüeldi ve oluşturulan koridorun ortasından bize doğru yavaş yavaş yaklaşan bir şeyin varlığını hissetmeye başlamıştım. Hatta bu şeyi görebiliyordum! Devasa bir yılan bize doğru ağır ağır yaklaşıyordu!
Aynı anda mağaradaki tempolu ses de şiddetini iyice artırmıştı:
"Shila!.. Shila!.. Shila!..
Rüyayı gören kişi olarak, dört yaşındaki ben ve babasına göre çok daha fazla heyecanlıydım. Çünkü muhtemelen evrendeki en büyük yılan şu an karşımızdaydı!
Şiddetini iyice artıran mistik tempo eşliğinde enteresan bir cesurluk örneğiyle - ki bunu daha önce de bahsettiğim gibi fobilerimin yeterince gelişmemiş olmasına bağlıyorum - devasa yılana doğru bakmaya çalışıyordum. Fakat bu babamı görmeye çalışmaktan çok daha zordu ve bu kez boynumu çok daha dar bir açıya göre ayarlamam gerekiyordu. Çünkü yılan babamdan bile daha uzun boyluydu. Derisi siyaha yakın koyu gri rengindeydi ve hareket ettikçe pullarının rengi siyahla koyu gri arasında gidip geliyordu. Kafası, normal yılan kafasından daha farklıydı ve ejder türünün daha mitolojik bir formuydu. İri ve etkileyici kafasında yer alan ve pırıl pırıl parlayan bir çift yeşil göz, cazibesiyle neredeyse sivri dişlerinin ve çatal şeklindeki dilinin vahşiliğini unutturuyordu. Üstelik o gözlerle şu anda tam olarak bana bakıyordu.
Babam benim kadar meraklı olmasa gerek, bakışlarını gözlerinin tam hizasındaki mağara duvarlarına odaklamıştı. Daha doğrusu sanki yılana bakmaya çekiniyor gibiydi. Aynı anda sesler tekrar kesildi. Hatta ortam o kadar sessizleşti ki neredeyse kendi kalbimin atışını duyabiliyorum.
Yılan yavaşça boynunu eğerek kafasını benimle aynı hizaya getirdi ve doğrudan gözlerimin içine bakmaya başladı. Işık saçan yemyeşil gözlerinin içinde kendi yansımamı görebiliyordum. Bir süre öylece birbirimizin gözlerine baktık. O kadar etkili bakışları vardı ki dört yıllık sınırlı yaşam tecrübeme rağmen evrende bundan daha güzel bir şey olamayacağını bile düşünmeye başlamıştım.
Bu arada yılan, başını yavaş hareketlerle oynatmaya ve yüzümün sağ ve sol yanında dolaştırmaya başladı. Nefes alıp verişini duyabiliyordum. Hatta küçük dokunuşlarını dahi hissediyordum. Sanki beni kokluyor gibiydi. Birdenbire ani bir şekilde hareket etti ve aynı anda boynumun yanında küçük bir sızı hissettim. Refleks gereği sanki konan bir sivrisineği kovar gibi elimi o noktaya attım ama beni ısıran sivrisinek değildi. Küçük Maya fark etmemişti ama o noktada, tam da şah damarımın üzerinde iki küçük kızarık noktacık oluşmuştu ve o noktacıklardan birer damla kan sızıyordu.
Yılan beni ısırmıştı! Sonra da umursamaz bir şekilde eski yüksek pozisyonuna geri dönmüştü.
Kafamı diğer yana çevirdim ve babamın da bu olayı görüp görmediğini anlamak için yüzüne doğru baktım. Tebessüm ederek başını hafifçe salladı. Isırılmamdan hiç de rahatsız olmuş gibi görünmüyordu. Hatta mağaraya girdiği ana göre daha da mutluydu. Sonra yılana doğru döndü ve bu kez daha farklı bir şekilde, sanki ona saygısını ifade edermişçesine başını hafifçe salladı. Sonra elimi yine kocaman avucunun içine alarak mağaraya girdiğimiz noktaya doğru yöneldi. Mağara kapısına yaklaşırken merakımı yenemeyerek kafamı arkaya çevirdim ve gizemli yılanın olduğu noktaya doğru kısa bir bakış attım. O ve diğer yılanlar çoktan gitmişti. Ve ben, babam ve boynumdaki hafif sızıyla baş başa kalmıştım.
Mağaranın kapısından dışarıya adımımızı atar atmaz sahne tekrar değişti. Bu kez başka bir kapının önündeydim. Ama bu kapı tanıdıktı, Richard'ların evinin kapısıydı ve içerideydim. Dışarıda ise birisi avazı çıktığı kadar bağırıyordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER YAZICI
Science Fiction"Coldor ırkı, beyin güçlerini kullanarak karşısındakinin algısını kısa veya uzun süreliğine değiştirebilir Maya. İstediğimiz canlıya -tabi normal seviyede bir beyni olan- kurguladığımız herhangi bir hayatı yaşatabiliriz. Yaşanılan ya da yaşanılacak...