Bölüm Müziği: Olafur Arnalds - Doria
Bundan birkaç yıl önce, bir akşam yemeğimize Ogün de eşlik etmişti. Çünkü annem sürekli görüştüğüm gizemli arkadaşımı fazlaca merak etmişti. Biz yemeğimizi yerken, annem daha çok kaldırdığı gözleriyle Ogün'ü izliyordu. Ogün ise üzerindeki bakışları hissetmiş gibi onunla her göz göze geldiğinde gülümsüyor ve kasılan parmaklarını gevşetmeye çalışıyordu. Uzanıp elini tuttum. Önce tutuşan ellerimize baktı. Ardından gözlerini kaldırıp bana bakmıştı. Bakışlarımla ve tuttuğum elini masanın altında hafifçe sıkarak onu sakinleştirmeye çalıştım.
"Siz ne zamandan beri sevgilisiniz?"
Ogün, annemin bu sorundan sonra çiğnediği lokmayı yutkunamamış gibi öksürmeye başlamıştı. Ben panikle Ogün'e bir bardak su doldurup uzatırken, o daha çok garip bakışları eşliğinde anneme bakıyordu. Elimdeki bardağı alıp birkaç yudum su içti. Öksürdüğü için gözünden süzülen bir gözyaşının izini silmeye yeltenmiştim. Fakat o zaman buna engel olmak ister gibi geriye doğru çekildi. Bakışlarım anneme döndü, çünkü hâlâ bizi izlediği için Ogün kasılmaya başlamıştı.
"B-Bunu nerden çıkardınız, Gülseren Hanım? Biz sadece arkadaşız."
"Ah tabii," derken bile annemin yüzündeki gülümsemesi Ogün'ün daha çok kızarmasına sebep oluyordu. "Mısra da öyle demişti, ama yakınlığınız bir an bende acaba sorusu uyandırdı."
Ogün bakışlarını bana çevirdiğinde kafasını da "Neler oluyor?" der gibi sallamıştı. Omuzlarımı kaldırdım. Bunu görünce sıkıntılı nefesini dışarıya salmıştı. Sanırım ne yapması gerektiğini pek bilmiyordu. Benim gibi panik yapmıştı. Ve bunun sebebi annemdi!
Bakışlarımı anneme çevirdim. O ise masaya yasladığı eliyle yüzünü bizden gizleyerek gülümsüyordu. Bunu fark edince kaşlarım daha çok çatılmıştı. Ellerimi kaldırıp, "Anne onu utandırıyorsun," diye kızgınlığımı belli ettim. "Sana arkadaş olduğumuzu söylemiştim!"
"Biliyorum," dedi o da el konuşmasıyla. "Ama bu kadar kızarması normal değil."
"O normal erkekler gibi değil. Arkadaş çevresi yok."
Annem gülümsemesini genişletti. "Fark ettim ve bu onu daha sevimli yapıyor."
Annemle ben el konuşmamızla tartışırken, Ogün bir annemi bir de beni hafif tedirgin gözlerle izlemişti. Daha sonra, "Şey, ben önemli bir konu varsa gidebilirim," dedi.
"Hayır," dedi annem kafasını sağa sola sallayarak. "Kahve mi yoksa çay mı içersin diye sordum."
"Fark etmez." Ogün bir yandan da hâlâ hafif al al olan yanaklarıyla gülümsemişti. "Zahmet etmeseniz de olur."
"Olur mu hiç..." Annem sandalyesinden kalkarken yeniden tebessüm etmişti Ogün'e. "Siz koltuklara geçin, ben kahveyi yapıp geliyorum."
Annem mutfağa geçince Ogün bana, "Bunları kaldırmamız gerekmiyor mu?" diye sormuştu. Kafamı sağa sola sallayıp Ogün'ü kolundan tuttum ve ayağa kaldırdım. "Ama yediğini bırakmak ayıp bir şey..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12 GECE | OGÜN ENES
Romance🌙 WATTYS 2018 | KALP KIRANLAR KAZANANI 🌙 12 GECE | OGÜN ENES O, umursamaz adamdı. Korkmazdı. Üzülmezdi. Kırılmazdı... O, geçmişini tozlu raflara kaldırmış bir yazardı. Körelen kurşun kaleminden sızdı kan damlaları. Aşkına bir ömür, geceye bin ahv...