İyi okumalar dilerim... ♡☰🌪️
''Miray çenen kanıyor'' Delfi bir tane pamuğa tentürdiyot damlatıp çenemin kenarındaki çiziğin üstüne bastırdı.
''Küçük bir çizik sadece sorun yok'' bir yandan da bir sorunun olmadığını belli etmek için tebessüm ettim. Venüs'ün bana zarar vereceği oldukça belliydi çünkü onun tenine zarar vermiştim. Herkes tarafından güzelliği ile övülen bir insan için oldukça kötü bir durum olmalıydı. Bir an yüzüne hasar verseydim ne olurdu, diye düşündüm. Sonra direk bu düşünceyi aklımdan sildim çünkü kesin beni öldürürdü. Gerçi şimdi de ne yapacağını bilemezdim. Bana doğru yaklaştığında bedenindeki tüm nefreti hissetmiştim. Hatta bedenim hafif elektriklenir gibi olmuştu. Tüylerim ürpermişti. Sanırım farkında olmadan Venüs'ten korkmuştum.
Delfi yüzüme küçük bir bant yapıştırdı. Ardından Uzay artık yola çıkmamız gerektiğini söyledi. Bir saat içinde yola koyulmuştuk. Doruk arabayı sürüyordu yanındaki koltuğa ise Uzay oturmuştu. Deniz, Yağız ve ben ise arkaya oturmuştuk. Biraz sığmakta zorlansak da çok da rahatsız edici bir durum yoktu. Sadece Yağız ortada sürekli kıpırdanıp duruyordu.
''Yalnız öğrenci sayısı çok fazla artmamış mı? Bizim dönemimizde yarısı kadar bile değildik.'' Yağız'ın sorusu ile dikkatimi pencereden ayırdım ve ona baktım.
''Evet, haklısın'' dedi Deniz
''Eğitimlerinin bizimle boy ölçüşemeyeceği kesin ama'' ardından Doruk güldü ve kafasını bir iki saniyeliğine Uzay'a çevirdi. ''Aramızda en şanslı olan Uzay'dı. Demi Uzay?'' Uzay, Doruk'un sorusuna hiç cevap vermeden kafasını çevirdi.
''Niye ki?'' dedim olduğum yerde biraz daha öne çıkarak
''Uzay gücünü kullanmadığı için eğitimlere de gelmiyordu.'' Konu gene Uzay ve gücüne gelmişti. Gücünü niye kullanmadığını çok merak ediyordum. Bu soruyu sormak istiyordum ama şuan böyle bir şey sorarsam Uzay'ın beni arabadan aşağı atma ihtimali çok yüksekti. Hatta beni alır direk yaratığa teslim ederdi. Hem yaratık rahatlardı hem de Uzay... Bu riski alamadım ve sessiz kalmaya devam ettim.
''Oradaki herkesin gücü var mı?'' diye sordum en sonunda, Yağız kafasını olumlu bir şekilde sallayarak cevap verdi. İçimden 'acaba benim gücüm olsa ne olurdu diye geçirdim?' fakat sonra hemen bu düşünceyi sildim çünkü zihnimde Venüs'ün bileğine yaptığım yara canlandı.
''Sanırım olsa olsa korkunç yara yapıcı olurdu gücüm'' diye mırıldandım.
''Efendim?'' Yağız sanırım mırıldanmamı duymuştu.
''Aa şey, yok bir şey'' dedim tebessüm ederek ardından Yağız kafasını tekrar ön tarafa doğru çevirdi.
Pencereden dışarıyı izlerken aklım gene o gün olanlara takılmıştı. Onu nasıl yapabilmiştim, aklım hala almıyordu. Yoksa gerçekten gücüm mü vardı? Bu ihtimal çok düşüktü çünkü böyle bir gücü olanların en geç ergenlik döneminde çıktığı demişlerdi. O zaman nasıl? Nasıl? Nasıl?
''Bu arada kedicik, başına gelen her şeyi Derin'den saklamak zorundasın''
''Ama o benim en yakın arkadaşım!'' bir anda yükselmiştim. Ondan bir şey saklayamazdım. İçim içimi kemirirdi ki benim tek sırdaşım da Derin idi.
''Bunu hem onun iyiliği için hem de kendi iyiliğin için yapmalısın'' Uzay'ın sesi çok net ve sakindi.
''Hangi iyilik için?'' hala biraz yüksek ve aksi bir sesle konuşuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCU 🌪️
FantasySessizlik esir almıştı koca bir şehri. Her taraf karanlığa bürünürken, sessizlik hâkimiyetini daha çok artırıyordu. Her canlı korku dolu bir şekilde köşeye sinmiş, ne olacağını bekliyordu. Kuşlar uçma özgürlüklerini, kedi köpekler dolaşma özgürlükle...