⌘ BÖLÜM 12 I

526 162 167
                                    

İyi okumalar dilerim... ♡

☰🌪️

Aradan 1 saat geçmişti. Polisler evime girmişlerdi ve hiçbir şey bulamamışlardı. Sigortanın atmış olduğunu söyleyerek bide sigortayı eski haline getirmişlerdi. Durumu aileme haber vermek için aradıklarında ikisine de ulaşamamışlardı. Ulaşamamaları çok normaldi. İkisi de çok yoğun çalıştığı için ben bile zor ulaşıyordum.

Alnım kanadığı için polisler geldiklerinde bir de ambulans çağırmışlardı. Ekipler alnıma pansuman yaparak 2 dikiş attılar sonra da üstünü gazlı bez gibi bir şeyle kapatıp 5 gün sonra hastaneye gelmemi söylediler. Ambulans gittikten sonra polisler de ortada hiçbir sıkıntının olmadığını ama gene de en ufak şeyde 155'i aramamı söyleyerek gittiler.

Ortalıkta hala ceketim yoktu. Evin içinde ceketimi görememiştim. Bu durumu onlarla paylaşmadım çünkü paylaşsam bile anlatacaklarımı mantıklı bulmayacaklardı. Polisler gittiğinde alt katta salonun ışıklarını açarak oturdum. Dış kapıyı da açık bırakmıştım. Şuan ailemin evde olmasını o kadar çok isterdim ki...

Evde tek başıma kalabilir miyim bilmiyorum. Sanırım bugün bu evde tek başıma uyumam imkânsızdı. Ellerimi saçlarıma daldırdım. Bakışlarımı yere doğru indi. Sanırım Derin'i arayıp ona durumu anlatsam iyi olacaktı. Bu gece de onlarda kalırdım. Cebimden telefonumu çıkardım ve Derin'i aradım. Bir yandan da parmağımın kenarındaki eti ısırıyordum.

Derin ilk arayışımı cevaplamadı. Tekrar aradım, sonra tekrar aradım ve tekrar... Derin aramalarıma cevap vermedi. Sıkıntı içinde ellerimle yüzümü kapattım. Bugün bu evde tek başıma kalamazdım bir şeyler bulmam lazımdı.

Burnuma kan kokusu gelmesiyle tişörtümde, yüzümde ve boynumun bazı yerlerinde hala kan olduğunu hatırladım. Dikişime su getirmeden duşa girmek zorundaydım ama duşa giremezdim. Evde tek başıma olduğum aklıma geldikçe içimdeki korku daha da büyüyordu. Oturup ağlamak istedim. Sabaha kadar hüngür hüngür ağlamak istiyordum.

Belki bunu şimdi yapmanın tam zamanı... Dizlerimi göğsüme çekip alnıma dikkat ederek kafamı dizlerime yasladım. Gözyaşlarım tamda bu anı beklercesine gözlerime hücum etti. İstemsiz olarak büzülen dudağımın ardından ağlamaya başladım. İlk kez bu kadar yalnız hissettim. Kimsem yokmuş gibi çaresizdim. Gidecek hiçbir yerim, yanıma gelecek hiç kimse yoktu. Bu düşünceler zihnimde süzüldükçe ağlama şiddettim artıyordu. Ağlamanın etkisiyle alnım gerildiğinden dikişlerimde sızı hissettim ama çok da umursamadan ağlamaya devam ettim.

Yüzümdeki kan izleri gözyaşlarımla beraber akıp gidiyordu. Keşke kalbim de bu kadar kolay temizlense ama orada büyük bir öfke vardı. Hem kendime hem de aileme olan öfkem vardı. Aileme beni tek bıraktıkları için öfkeliyken kendime ise bununla başa çıkamayıp korktuğum için öfkeliydim. Çocukluğumdan beri çoğu şeyi kendi başıma yapmaya öğrenmiştim. Ailem de bu yüzden bana güveniyorlardı. Kızlarının nasıl olsa başının çaresine bakacağını düşünüyorlardı. Kafamı dizlerimden kaldırdım. Bir yandan da ağlamaya devam ettim. Elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken ''Bu sefer başımın çaresine bakamadım annem... Kızın bu sefer güçlü olamadı baba... Bu sefer çok '' ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtı ''çaresizim, hem de çok çaresiz'' ağzımdan bir tane daha hıçkırık kaçtı ''tek başıma kalmaktan korkuyorum, lütfen gelin'' ağlamam iyice şiddetlenmişti. Bir yandan söylenip bir yandan da bağıra bağıra ağlıyordum. Beni duymayacaklarını bilsem de, gelmeyeceklerini bilsem de çaresizce beni duyup gelmelerini diliyordum. Bir süre ağlamaya devam ettim ama bu sefer daha sessizdi...

''Miray'' ismimi duymamla çığlığı basarak olduğum yerde sıçradım. Kalp ritmim anında hızlanırken tüylerim diken diken olmuştu. Korku ve dehşet içinde kapıya baktığımda Uzay'ı gördüm.

KORUYUCU 🌪️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin