İyi okumalar dilerim... ♡
☰🌪️
Yağız ile nefes nefese kaldığımız için sadece Uzay'ın yüzüne bakıyorduk. Henüz konuşacak durumda değildik. Sırtımı duvara yaslayıp duvarda sürtünerek aşağı doğru kayıp dizlerimin üstüne çöktüm. Uzay hala bize dik dik bakıyordu.
En sonunda Yağız elini kaldırarak konuşmaya çalıştı. Bir eliyle de hala kalbine doğru bastırıyordu.
''Ateş beni sıkıştırdı, o sırada da Miray geldi ve olaya dahil oldu'' kaşlarımı çatarak Yağız'a baktım.
''Ateş mi? Bana adının Bora olduğunu söyledi'' kalp atışım hala eski düzenine girmemişti. Nefes nefese konuşuyordum. Aynı zamanda kuruyan boğazımdan dolayı yutkunma zorunluluğu hissediyordum.
''Sen nereden tanıyorsun onu?'' Uzay bana doğru döndü. Elimi havada boş ver der gibi salladım. ''Çok saçma bir şekilde bugün tanıştım ve bana adının Bora olduğunu söyledi''
''O kendi ismini karşısındakine göre belirler'' dediğinde şaşırarak Uzay'a baktım. Dediğini tekrar düşünürken kaşlarım 'nasıl yani?' dercesine çatıldı.
''Belli bir adı yok mu?'' Yağız kafasını olumsuz anlamda salladı.
''Bir insan adını niye karşısındakine göre belirler ki?'' bu soruyu hem kendime hem de onlara sormuştum. Değişik bir durumdu. Hem bu sürekli isim seçmesi anlamına gelmez miydi? Çok yorucu olmalıydı. Üstelik bu isimleri nasıl aklında tutacaktı? Çok saçmaydı.
''İnsanlarla bir amacı olmadığı sürece muhatap olmaz. Bu yüzden o an amacı neyse ona göre isimlendirir kendini'' Uzay konuşurken ellerini cebine sokup bakışlarını başka yere yöneltmişti.
''Bizi yakıp kül etmek istiyor mesela'' dedi Yağız yere oturarak
''Ne! Niye bunu yapmak istiyor'' telaşla sorumu sorduğumda Uzay bakışlarını Yağız'ın üstün de gezdirince Yağız sustu ardından elini havada sallayarak ''Aman canım sana da şaka yapılmaya gelmiyor'' dedi ve zorla kıkırdadı. Kafamı şuan başka bir şey meşgul ettiği için Yağız'ın dediklerine çok takılmadım.
Derin bir nefes bıraktım. Acaba bana niye kendini Bora olarak tanıtmıştı? Bora'nın anlamının ne olduğuna bakmak için telefonumu elime aldım.
Bora: Genellikle arkasından yağmur getiren ya da yağmurla birlikte gelen sert ve çabuk geçen fırtına, sağanakla karışık sert fırtına.
Anlamını okumamla geriye doğru irkildim. Zaten hayatıma tıpkı fırtına gibi girmişti. Rüzgârlar estirip yok olmuştu. Gözlerimi kapatıp kafamı arkamdaki duvara yasladım. Kesinlikle bana dediği isimle eşleşiyordu.
''Bora kelimesinin anlamına bakacak kadar bilgisiz misin?'' Uzay'ın sesi oldukça alaycı çıkmıştı. Gözlerimi açtığımda telefonuma doğru eğilmiş, gülüyordu. Ayağımla bacağına tekme atarak telefonumu göğsüme doğru çektim.
''Ukalalık yapma!''
''Bende tam bilmiyorum, ne demek?'' Uzay, Yağız'a bakarak iç geçirip kafasını olumsuz bir şekilde salladı. Uzay'a göz devirip telefonumun ekranını açarak Yağız'a bora kelimesinin anlamını gösterdim.
''Bu biraz korkutucu'' Yağız'ın verdiği tepki beni biraz daha tedirgin etti.
''Sana ne dedi?'' Soru soran Uzay'a doğru baktım. Elimi boynuma götürüp mırın kırın ederek konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCU 🌪️
FantasySessizlik esir almıştı koca bir şehri. Her taraf karanlığa bürünürken, sessizlik hâkimiyetini daha çok artırıyordu. Her canlı korku dolu bir şekilde köşeye sinmiş, ne olacağını bekliyordu. Kuşlar uçma özgürlüklerini, kedi köpekler dolaşma özgürlükle...