İçimde fırtınalar kopuyor. Ne varsa alıp götürüyor. Yıldızlar ümidini yitirmiş bir şekilde gökyüzüne çıkmıyor. Bembeyaz bulutların içine kara bulutlar saklanmış. Bütün kötülüklerini gizlemiş.
Kimsenin ayak basmadığı bir sokak gibiyim. Kimsenin umrunda değilim. O sokak bir gün dünyanın en kıymetli sokağı olacaktır belki de... Herkes için vazgeçilmez olacaktır. Ama o hala kimsenin ayak basmadığı sokak olarak kalacaktır.Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey kapkara bulutlu bir gökyüzü... Yağmur yağıyordu. Annemin bizi bıraktığı gün de yağmur yağıyormuştu. O yüzden yağmuru sevmezdim. Pencerenin kenarına gidip perdeyi kapattım.
Üstümü giyinip aşağı indim. Aras mutfakta yoktu. Masaya oturup beklemeye başladım. Kendisi gelmeden kokusu gelmişti. Mutfağı onun kokusu kapladı ve koca heybetiyle masaya oturdu. "Günaydın" dedi. Bende karşılık verdim. Yemeye başladık. Daha doğrusu Aras başladı. Canım birşey istemiyordu.
Aras'ın bakışlarını hissetmemle başımı kaldırdım. Gözleriyle tabağımdakileri işaret etti. "Canım istemiyor" dedim. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Sert şekilde bakmaya başlayınca hemen tabağımdakileri yemeye başladım.
Ben yemeye başlayınca tebessüm etmeye başladı. Sinirlenmiştim. Tebessümü sırıtmaya döndü. Başımı birden kaldırarak "Ne gülüyorsun?" diye sordum. O ise cevap vermeyerek gülmeye devam etti.
İçimden sabır dilemeye başladım. Hala gülüyordu ya gel de delirme işte. Hayır komik birşey olsa anlardım ama ortada komik birşey yok. Ayağa kalkıp gidecekken Aras kolumdan tuttu. Gözlerine baktım,takılı kaldım o gözlerde. O gözlerde beni çeken birşey vardı. Şuan zaman durmuş gibiydi. Ne o gözlerini benden ayırıyor , ne de ben ondan...
Kendime gelince geri çekildim. Hızlı adımlarla salona geçtim. Kalbim çok hızlı atıyordu. Oturup başımı arkaya yasladım ve gözlerimi kapattım. Gözümün önüne o gözler geldi. Derin derin nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Neden böyle olmuştum ki?
Aras salona geldiğinde evden çıktık. Başımı cama yasladım. Ona bakarsam utanacağımı biliyordum. Okula gelince arabadan inip önden yürümeye başladım. Tabi büyük adımlarıyla hemen yetişti bana.
Dersler bittikten sonra sınıftan çıktık. Aşağı inerken telefonuma mesaj geldi. Gizli numaradan. Kim olabilirdi ki? Mesajı okuduğumda kanım donmuştu. 'Bu sefer dikkatli olmalısın o metal parçası seni korkutmadıysa başka şeyler korkutur.' yazıyordu. Olduğum yerde durdum. Adım atamıyordum. Aras yürümediğimi farketmiş olacak ki dönüp baktı. Yanıma gelmeye başladı. "Alya hadi neyi bekliyorsun?" dedi.
Telefonu Aras'a uzattım. Okuduktan sonra kaşları çatıldı. Bir küfür savurdu. "Merak etme ben yanında olduğum sürece kimse bir şey yapamaz." dedi. Biliyordum bunu ama peki yanımda olmadığı zaman kim koruyacaktı beni. Ne kadar süre kalacaktı benimle. O da gidecekti. Ama gitmesini istemiyordum. Çok alıştım ona.
Kolunu omzuma atıp kendine çekince ne yapacağımı şaşırdım. Elimi koyacak yer aradım. Aras'ın gülme sesini duyunca ona doğru baktım. "Sakin ol" dedi. Yutkunarak bakışlarımı kaçırdım. Sanki bundan zevk alıyor gibi daha çok gülmeye başladı.
Arabaya bindiğimizde eve gitmediğimizi anladım. Sormadım. Beni nasıl utandıracağını biliyordu. Gözlerimi kapattım. Arabanın hareketi beni mayıştırmıştı.
Gözlerimi açtığımda arabadaydım. Yan koltuk boştu. Dışarı bakınca uçurum gibi bir yerde olduğumuzu anladım. Aras da dışarıdaydı. Arabadan inip yanına gittim. Hava kararmıştı. Aras bana bakıp gülerek "Günaydın uykucu" dedi. Bu lafı beni de güldürmüştü. Mutluydum. Keşke hep mutlu kalabilseydim.
Gökyüzüne baktım. Sanki elimizi uzatsak yıldızlara değecekti. Çok harika bir yerdi. Yıldızlar parıl parıldı. Serin rüzgar esince üşüdüğümü hissettim. Rüzgarı bile huzur veriyordu. Aras arabaya doğru gitti. Elinde iki battaniyeyle geri döndü. Birini yere açtı. Her hareketini izliyordum. Başıyla bana işaret etti. Yanına gidince yere uzandı.
Benim gelmeyeceğimi anlayınca gülüp "Alya yatsana hadi" dedi. Hızlıca başımı salladım ve utana sıkıla yanına uzandım. Sadece nefes alışlarımız ve rüzgarın sesi duyuluyordu. Gözlerimi kapattım ve bu anın keyfini çıkardım. Aras'ın yanında kendimi hiç olmadığım kadar güvende hissediyordum. Belki hata ediyordum bilmiyorum. Daha önce güvenecek kimsem olmadığı için doğru mu yapıyordum , hata mı yapıyordum bilmiyordum. Ama içimden bir ses doğru yaptığımı söylüyordu.
Yattığım yerden Aras'a doğru döndüm. Hâlâ gözlerim kapalıydı. Açtığımda Aras bana bakıyordu. Vücudunu bana doğru yaklaştırdı. Ben ne yapacağını anlamaya çalışırken beni birden çekerek göğsüne yatırdı. Kolunu da omzuma attı. Gözlerine baktım. O gözler bana bakarken hiçbir şey düşünemiyordum.
Burnunu saçlarıma doğru götürdü. Kalbim yerinde tepiniyordu. Bu hisler bana çok yabancıydı. Yıldızlar ve İstanbul bu anımıza şahit olmuştu. Zaman durmuştu. Rüzgar estikçe Aras'ın kokusu burnuma doluyordu. Derin nefes alarak kokusunu içime çektim.
Uykum gelmişti. Gözlerim yarı baygın haldeyken silah sesiyle irkildim. Aras hemen ayağa kalkmıştı. "Aras noluyor?" diye sordum. "Bir şey yok güzelim hadi sen arabaya geç" dedi. "Sen?" diye sordum. "Geliyorum hadi bin" dedi. Ona zorluk çıkartmamak için arabaya binip beklemeye başladım.
Korkudan titriyordum. Aras arabaya binince hemen kollarımı boynuna doladım. Onun da ellerini belimde hissedince daha sıkı sarıldım. "Çok korkuyorum" dedim. "Tamam sakin ol. Kim yaptıysa cezasını çekecek" dedi. Kim bize böyle birşey yapmak istesin ki? Beni kaçırmaya çalışan adamlar. Aras'a dönerek "O adamlar" dedim ve devam ettim. "Beni kaçırmaya çalışanlar" dedim. Aras'ın direksiyonu tutan eli kasıldı. Eve geldiğimizde arabadan indik. Kapıyı açıp içeri geçtik. Salona geçip oturunca Aras da yanıma oturdu.
Ona bakarak "Aras sen bulaşma bu işe ben çalışıp veririm istedikleri parayı" dedim. Aras bana sinirle dönerek "Sen kız halinle nasıl çalışmayı düşünüyorsun? Dışarıdaki itler bırakır mı seni?" sesi gittikçe yükseliyordu. "Yeter" diye bağırdım. "Ne varmış çalışmamda. Hep kızları ezin zaten. Biz kimiz ki? Ayrıca o adamlar benim peşimde senin değil" Dedim ve odaya çıktım.
Yatağa yattığımda aşağıdaki kapının çarpılma sesini duydum. Pencereden aşağı bakınca arabaya binip gittiğini gördüm. Tekrar yatağa yattım. Gözlerim dolmuştu. Bana böyle davranmaya hakkı yoktu. Herkes beni ezsin ya ne güzel. Kimim ki ben? Daha birkaç saat önce nasıldık şimdi nasılız. Gözyaşlarım içinde huzursuz bir uykuya daldım.
Yorum ve vote unutmayalım 💕💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Kiraz 🍒
RomanceAlya ; Babası tarafından sevilmeyen , her gün dayak yiyen , hiçbir şeye umudu kalmayan bir kız... Acılar içinde yoğurulmuş küçücük bedeni bunları yaşamaya mahkûm kalmıştı... Her hikaye bir şansı hak eder... Sen de bu hikayeye bir şans verir misin?